Workforce translate Turkish
203 parallel translation
The whole of Poland is on the move to be resettled on a racial basis - those of German origin to Germany, the Poles themselves to designated areas, a workforce without rights in their own country.
Polonya'da, ırkî ayrıma dayalı bir yeniden iskan politikası başladı. Almanlar Almanya'ya Lehler ise, kendi ülkelerinde kişisel haklardan mahrum bırakılarak çalıştırılmak üzere, belirlenmiş bölgelere gönderildi.
The workforce staged festivities
Çalışanlar gösteriler sundu.
The question should be put to all the workforce as no one knows the root of the problem better than them
Problemin köklerini onlardan daha iyi bilen olmadığından bu soru çalışanlara sorulmalıdır.
Provided that there's no interference in management decisions from the State orthe workforce.
Hükümet veya işgücünün.. .. yönetim kararlarına müdahale etmemesi sağlanmış.
Be part of the workforce?
Domuzlar iş gücünün bir parçası mı olacakmış?
If the Indians are so terrified, how does Trumbo keep his workforce?
Eğer Kızılderililer bu kadar korkuyorsa, Trumbo kendi iş gücünü nasıl tutabiliyor?
Due to its location, it was decided that robots would comprise the main workforce.
Projenin konumundan dolayı, işgücünün robotlardan oluşturulmasına karar verilmişti.
53 percent of the American workforce is female, three generations of women that turned 1,000 years of tradition on its ear.
Amerika'daki işgücünün % 53'ünü kadınlar oluşturuyor. Bin yıllık geleneği kadınlar üç nesilde alt üst etti.
Mmm, but with more women joining the workforce, those are hard to find.
Ama iş gucune katılan kadınların artmasıyla öylelerini bulmak da zorlaştı.
No, first generation, cheap stuff, human workforce is a security problem.
Sayılır. İlk nesil, ucuz malzemelerden yapıldı. İnsan işgücü bulmak biraz zor oluyor.
We do not have any plan to cut our workforce by 80,000.
80.000 kişiyi işten çıkarmayı planlamıyoruz.
Wether you're returning to the workforce... Or just starying out...
Dönüşümünüz için yola çıkmaya destek mi lazım?
You know, fired, management wanted to curtail redundancies in the human resources area, so many people are no longer viable members of the workforce.
Biliyorsunuz, kovulmayı yönetimin insan kaynakları bölümünden... işten çıkarma yapması ve bir çok insanın artık iş gücü kaynağının bir parçası olmayışı.
We have so many homemakers reentering the workforce.
Bu yüzden evimizi yapacağız gücümüzü kazanacağız.
Begoña said that I'm still on time to test to enter the workforce.
Begona oyun seçmelerine hâlâ katılabileceğimi söylüyor.
And I'm not reentering the workforce, George.
Ve ayrıca tekrar işgücüne katılmıyorum George.
We're their workforce.
Biz, onlar için işgücüyüz.
What sense does it make to kill your own workforce?
İnsan kendi işgücünü neden öldürsün ki?
To go to all this trouble of assembling a workforce only to...
Bu kadar insanı bir araya toplamakla uğraşıp, sonra da...
They're going to discharge 8 % of the workforce here!
İşgücünü % 8 azalatacaklar burada!
A wide army of kazakhs workers are working with much enthousiasm and show the way for an efficient workforce, and ambitious projects.
Kazak işçilerin büyük bir kısmı coşkuyla çalışıyor ve etkili bir iş gücüyle iddialı projelerin, adeta tarifini veriyorlar.
although the GrimIey miners, and their wives, seem very determined... to fight on and keep their pit open... a redundancy offer to the workforce is believed to be imminent.
Grimley madencileri ve eşlerinin madenleri için mücadele... etmeye kararlı görünmelerine karşın çalışanlara işten çıkarma kararının çıkmasının yakın olduğu söyleniyor.
They're part of an agrarian workforce.
Zirai işgücünün bir parçası onlar.
His new, all-adult workforce now makes a decent wage, enjoys full medical benefits and in-house child care.
Onun yeni yetişkin işçilerine adil ve düzenli ödeme yapılıyor, hastalık sigortaları var, çocukları dahi işe getiriyorlar.
Which means Ferenginar will be expanding its workforce and its consumer base at the same time.
Böylece, Ferenginar'da aynı anda hem işgücü, hem de müşteri tabanı genişleyecek.
Anyway, as you may have heard... [SNEEZES ]... especially you... [ CHUCKLES]... 40 percent of our workforce has dropped dead from some sort of mysterious illness.
Her neyse, büyük ihtimalle duymuşsunuzdur özellikle sen çalışanlarımızın % 40'ı gizemli bir hastalık yüzünden öldü.
Prisoner number 27609... you are authorized to return to the workforce.
27609 numaralı mahkum, işe dönmenize izin verildi.
Oil kilns will reduce the workforce.
Bunları yıkacağız. Kömürden vazgeçeceğiz, işlerin rahatlayacak.
"And if the employer can be part of the overall solution... then we will not feel the despairing that accompanies... many women's experience in the workforce."
İşveren genel çözümün bir parçası olabileceklerse o halde kadınların iş ortamında hissettikleri çaresizlik hissi belki yerini daha olumlu duygulara bırakacaktır.
They tried to bring women into the workforce.
Kadınları işgücüne katmaya çalıştılar.
It leaves our captive workforce, what remains of it...
Mahkumlardan oluşan iş gücümüzü ve geriye kalanı...
He said we're not viable. Er, with a small workforce we can't attract the work and...
Kendi ayaklarımız üzerinde duramıyormuşuz.
You'll find we like to keep our workforce happy.
Çalışma Alanımızı mutlu tutmaktan hoşlandığımızı göreceksin.
We have a diverse workforce.
Farklı işgücüne sahibiz.
Diving into the workforce.
İş dünyasına dalmak.
I am gonna drop this weight and rejoin the workforce.
Kilo vereceğim ve istihdam gücüne katkıda bulunacağım.
The river's annual flood, covering the land in fertile silt, made Egypt's farmlands uniquely rich - one of the first countries in history where the workforce didn't have to spend all its time growing food,
Her yıl taşan Nil onu çevreleyen toprakları verimli kılıyordu. Mısır'ın ekili alanları özellikle zengindi. Belki de tarihte, bütün zamanını yiyecek üreterek geçirmek zorunda olmadan yaşayan tek ülkeydi.
Gerget Khufu, "the settlement of Khufu", was the compound for the King's permanent workforce.
Khufu'nun tebaası, Khufu'nun hizmetkarları. Bu alan kralın kalıcı iş gücü için kurulmuş bir kamptı.
Khufu had established ranches all over Egypt to breed animals for his workforce.
Khufu, Mısır'ın çevresinde çiftlikler kurarak işgücünü besleyecek hayvanlar yetiştirilmesi sağlamıştı.
The British firm Vickers, with a workforce of 78.000, turned out guns, aeroplanes, battleships and record profits.
İngiliz Vickers firması, 78.000 çalışanı ile silah, savaş gemisi, savaş uçağı üretti ve kar rekorları kırdı.
And before long, 25 % of the workforce was unemployed.
Kısa bir sürede çalışanların yüzde 25i işlerini kaybetti.
I think the entire American workforce would like to hear his answer.
Sanırım bütün Amerikan iş kuvvetleri bu sorunun cevabını duymayı isteyeceklerdir.
I would've preferred having you join your crew members as new additions to my workforce, but you turned out to be more trouble than you're worth.
Tayfalarınızla birlikte işgücüme katılmış olmanızı tercih ederdim ama değerinden çok daha fazla sorun çıkardın.
I just lost my entire workforce.
Edwin Slippery. Evet.
They're totally dependent on us for food, fuel... and they've agreed to organise the workforce for the water detail on the moon.
Tamamen bize bağlılar, yiyecek yakıt ve aydaki su tahsilatı için iş gücünü organize etmeyi kabul ettiler.
So, here you are making money hand over fist... and you're too damn greedy to take care of your workforce.
Yani sen burada çabucak para kazanırken elemanlarına bakamayacak kadar cimrimisin?
All great civilizations have had some things in common... advanced technology, large populations, and a well-organized workforce.
Tüm büyük medeniyetlerin ortak bazı noktaları var... gelişmiş teknoloji, büyük nüfus ve iyi düzenlenmiş iş gücü.
Do we still have a workforce?
Halen iş gücümüz var mı?
I found Rose, when we were interviewing her, to be very sweet and the consummate team player, so I think she'll fit in really well with our workforce here.
Rose ile görüşmemiz sırasında onun çok hoş biri ve iyi bir takım oyuncusu olduğunu anladım. Buradaki iş gücüne çok iyi uyum sağlayacağını düşünüyorum.
When VanAldin Oil moved to buy him out, he agreed on the strict understanding that they would retain the entire workforce.
Van Aldin Petrol, gelip şirketini satın almak istediğinde ondan tüm işgücünü koruyacağı sözünü aldıktan sonra kabul etti.
Deep inside Santa's fabled workshop... discontent had begun to spread... among the androgynous elfin workforce.
Noel Baba'nın masalsı atölyesinin içlerinde... erdişi elf işçileri arasında hoşnutsuzluk başlamıştı.