English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wracked

Wracked translate Turkish

78 parallel translation
I'm wracked with jealousy.
Kıskançlıktan çatladım.
When inside you're wracked by doubt.
Ama içindeki şüphe seni kemiriyor.
But wracked all over by guilt...
Ama pişmanlık içindeydik.
I'm suddenly wracked with guilt just talking to you.
Burada seninle konuşurken bile kendimi suçlu gibi hissediyorum.
Afterwards, wracked by remorse, he wandered crying and desperate in the graveyard, where he met the Greek translator.
Sonra vicdan azabıyla kahrolup ağlayarak, umutsuzca mezarlıkta dolaşmaya başladı. Orada Yunanca çevirmenine rastladı.
I'm assailed by doubt and wracked by fear.
Şüphe ve korkuyla yıkıldım.
"Assailed by doubts, wracked by fear."
"Şüphe akın etti, korku dağıttı beni."
Assailed by doubts, wracked by fear.
Şüphe akın etti, korku dağıttı beni.
Mom is wracked with guilt because her marriage is failing.
Annem suçluluk duyuyor çünkü evliliği bitiyor.
- You're wracked with guilt.
- Suçluluk duyuyorsun.
- I'm wracked with guilt.
- Suçluluk duyuyorum.
You are wracked with guilt.
Suçluluk duyuyorsun.
He was so wracked with grief that he drew his dagger and cut his own heart out.
Kederinden harap olmuş. Hançerini almış ve kendi boğazını kesmiş.
The Alpha Quadrant seems wracked with chaos.
Alfa Çeyreği kaos nedeniyle enkaza dönmüş gibi görünüyor.
When I was younger, I was healthier but I was wracked with insecurity, you know?
Bilmiyorum. Gençken daha sağlıklıydım.. .. ama güvensizlik yüzünden çok çektim.
"WRACKED BY MY OWN GUILT, " I COULD NOT STAY.
Kendimi suçlu hissettiğim için orada kalamazdım.
Reborn on Earth... drawn to the alley by an unknown force... his necroplasmic body wracked by pain... his memories fragmented.
Dünyaya gelmiş bilinmeyen bir güçle buraya kadar sürüklenmişti. Ne kadar acı çektiği zavallı suratından belli oluyordu.
They're probably wracked with grief, and it'll spur them on to...
Muhtemelen vurdukları için çok üzülmüşlerdir. Ve bu üzüntü onları teşvik..
WHAT, AM I SUPPOSED TO BE WRACKED BY GUILT?
Ne, suçluluk duygusudan yıkılmam mı lazım?
His body was wracked with pain.
Bedeni acıdan harap olmuştu.
In the late 1930s of the last century, Spain was wracked by civil war.
1930ların sonundason yüz yılda, İspanya bir iç savaşa sürüklendi.
He was wracked with confusion.
Kafası iyice karışmıştı.
WRACKED WITH GUILT
Suçluluktan bitap düşmüş.
The mother of a girl killed by a drunk driver is wracked with fantasies of retaliation.
Sarhoş bir şoförün öldürdüğü kızın annesi intikam hayallerinin enkazında kalıyor.
And I was so wracked with guilt about it that I felt like I had to tell her.
O kızı seviyordum ve o olay her şeyi mahvetti.
When I was younger, I was healthier but I was wracked with insecurity, you know?
Gençken daha sağlıklıydım.. .. ama güvensizlik yüzünden çok çektim.
Now you're wracked with guilt and not sure whether a confession will make things better or worse. Yes, exactly.
- Şimdi de suçluluk duygularıyla kıvranıyor ve itirafın işleri daha mı iyi yoksa daha mı kötü hale getireceğini kestiremiyorsun, değil mi?
You're wracked with regret just because some old fuck-boy classmate graduated college?
Pişmanlıkla kahrolmanın nedeni gerizekalı eski sınıf arkadaşının üniversiteden mezun olması mı?
Nikolai's wracked up on the rocks above the falls. He's in bad shape.
Nicolai yukarı da kayalara çarptı, kötü durumda.
I've wracked my brain trying to understand what happened.
Ben ne olduğunu anlamaya beynim çalışıyor gömülmüştü var.
I.. kind of wracked into another car.
Ben... Bir kaza daha yaptım.
And then I would sit there wracked with guilt because he works all day, too.
Ben de o bütün gün çalışıyor diye burada eziyet çekerim.
Hang on a second. So you were having sex dreams while I'm sitting here, wracked with guilt?
Bekle bir saniye, ben burada suçlulukla otururken sen seks rüyaları mı görüyordun?
Paul killed himself'cause he was wracked with guilt about doing both of us behind the other one's back.
Paul ikimizi de aldattığı için vicdan azabından intihar etti.
But you get around your weird, judgey friends for one day and you're wracked with uncertainty. Toxic gas level uncertainty.
çok mutluyduk, ama acayip arkadaşlarının etrafımızda olduğu ilk anda aniden, şüpheci, zehirli gaz seviyesinden kuşkulanan biri oldun.
Must have been so wracked with guilt over stabbing Nunez, he decided to off himself.
Nunezi bıçaklamanın vicdan azabına dayanamamış ve intihar etmeye karar vermiş olmalı.
" Be near me when the sensuous frame is wracked with pangs that conquer trust
" Yanımda ol, güveni tadan bedenim, tarifsiz ızdırapla karaya vurduğunda.
And ever since I have been wracked with guilt.
O zamandan beri vicdan azabı çekiyorum.
Paul, in two weeks, you've lost your father... you're wracked with guilt because you feel you neglected him... and now this.
Paul, iki hafta içinde babanı kaybettin onu ihmal ettiğinden dolayı kendini suçlamaktan yıkılmıştın ve şimdi de bu.
'My body wracked...'... with sad memories...'... in tears.
Naniwa sahilinde bir gemiye bindim. Naniwa sahilinde bir gemiye bindim. Acı anılarım gözyaşlarıma karıştı bedenim yere yıkıldı.
Behind these freshly painted walls, you will find parents wracked with guilt, wives tired of struggling, lovers who have been lied to.
Yeni boyanmış o duvarlar ardında suçlulukla kahrolan ebeveynleri mücadele etmekten yorgun düşmüş eşleri yalan söylenmiş olan aşıkları görürsünüz.
Spend the rest of your life wracked with guilt.
Hayatının geri kalanını suçluluk duygusuyla geçir.
* Half-Wracked prejudice leap forth *
* Lanetlenmiş önyargılar öne çıkar *
They arrive, their poor little bodies wracked by the best designer drugs trust funds can buy.
Buraya zavallı vücutları güven fonlarının alabileceği en iyi uyuşturucularla mahvolmuş halde geliyorlar. Yüreğiniz cız eder.
Who chained themselves to subways for the endless ride from Battery to holy Bronx on benzedrine until the noise of wheels and children brought them down shuddering mouth-wracked and battered bleak of brain all drained of brilliance in the drear light of Zoo,
Battery'den Bronx'a sonsuz bir gidişi için... kendilerini yer altınada zincirleyenler... benzedrine boğulmuş halde rayların ve çocuk seslerinin gürültüsü arasında... titreyerek hayvanat bahçesinin iç karartıcı,... boğazları paramparça ve kasvetli beyinleri örselenmiş
How thou hast met us here who three hours since were wracked upon this shore where I have lost my dear son Ferdinand
Sen bizi burada nasıl buldun? Gemimiz battı. Bu adaya çıkalı da daha üç saat oldu.
He must've been wracked with guilt.
Suçluluktan harap olmuş olmalı.
Emerged from a body wracked with fear and anguish
Korku ve ıstıraptan harabeye dönmüş bir bedenden meydana gelmiş,
I see a woman, uh, wracked with fear, whose husband has abandoned her. - Where?
Kocası onu terk etmiş ve deli gibi korkan bir kadın görüyorum.
Look, what if he leaves... and then I chicken out again, and you don't get any and I'm wracked with guilt?
Ve ben suçluluktan mahvolurum.
He pissed off Whistler one night, wracked Johnny's nose.
Bir gece Whistler'ı fena kızdırdı,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]