English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wriggling

Wriggling translate Turkish

100 parallel translation
No wriggling organisms were present at this point.
Bu noktada hiç kıpırdayıp duran organizma yok.
We Are Not Wriggling Through A Heating System.
Bir ısıtma sisteminden sürünerek geçemeyiz.
You're wriggling.
Kıpraşıyorsun.
Imagine holding that wriggling life and letting it nuzzle and nibble at the breast.
O kıpır kıpır canı kollarımda tutmayı ve onun göğsüne sokulup, emzirdiğini düşlüyor.
See his nose wriggling'?
Burun kıvırmasını gördün mü?
Yes. he wouldn't keep still. Wriggling about, howling its head off.
Yerinde durmuyordu, kıvranıp deli gibi uluyordu.
The wriggling sperm are released and swim in the film of water that covers the plant.
Hareketli spermler serbest kalır ve bitkiyi çevreleyen ince su tabakasında yüzer.
- I'm wriggling.
- Kıvrılıyorum.
- Keep wriggling.
- Devam et.
- Are you wriggling?
- Kıvrılıyor musun?
- Uh-huh. I'm wriggling.
- Evet, kıvrılıyorum.
- That's good wriggling.
- Ne güzel kıvrılıyorsun.
It's nice wriggling.
İyi kıvrılıyorsun.
Keep wriggling.
Devam et.
Come on, keep wriggling.
Hadi, kıvrılmaya devam et.
Keep wriggling, darling. Don't...
devam et, hayatım.
Or, you'll think of it as a finger in a bag of flour wriggling around.
Ya da un torbasının parmak şeklinde kıvrılmış hali dersin.
These freshly caught spirits are wriggling around and around in my belly!
Ne yapacağım lan ben onu!
- It's wriggling about. - Don't be ridiculous.
- Ağzından çıkmaya çalışıyor
It's wriggling all over the place.
Deminden beri ağzının içinde çırpınıyor
Are you trying to tell me a fully sedated, fully restrained patient... somehow slipped out that vent, replaced the grill behind him... and is wriggling his way through the ventilation system?
Tamamen bağlanmış, tamamen uyuşturulmuş bir hastanın... şu hava menfezinden çıkıp ızgarayı yerine taktığını... ve havalandırma sisteminin içinde sürünerek kaçtığını mı söylüyorsun?
A weird sensation, eh? A rat wriggling in your tummy?
Midende bir farenin çırpınması garip bir his olmalı.
How can I do it if you keep wriggling about?
Kıpırdayıp durursan nasıl yaparım?
And don't move. No wriggling.
Hareket etme.Kımıldama.
Wriggling, prowling, crawling, cavorting, doing it over and over and over and over until someone's gonna sit down on their tuffet and make this birthing stop!
Kıvranıyor, çoğalıyor, dolaşıyor, sürünüyor, soytarıIık ediyor, oynaşıyorlar. Biri tepelerine binip soylarını kurutana dek sürecek!
I'm just fucking wriggling, really.
Sadece güreşiyorum zaten.
No use wriggling.
Uğraşmak boşuna.
She's wriggling about a bit... is it a good or is she trying to dry her neck?
Boynunu ellemesi iyiye işaret mi yoksa boynunu mu kuruluyor?
Your net suits will let you experience Fry's worm-infested bowels as if you were actually wriggling through them.
Bağlantı kıyafetleriniz, Fry'ın kurtlarca istila edilmiş bağırsaklarından geçerken gerçekten ordaymışsınız hissi verecek.
Give it to us raw and wriggling.
Onu bize çiğ ver ve kıpır kıpır.
Quit wriggling'!
Gevelemeyi kes!
It was wriggling on the floor, making noise.
Yere yığılır, tuhaf sesler çıkarırdı.
Quit your wriggling!
Kıpırdamayı kes!
Your skinny butt " s always wriggling.
O sıska kıçın her zaman sıyırmayı bilir.
Has it started wriggling in your belly?
- Bırakın uzanayım. - Ufaklık oynamaya başladı mı?
Stop wriggling, Lettice!
- Kımıldayıp durma, Lettice!
That's how I got the job. Wriggling my nose.
İşi bu şekilde aldım zaten.
If I hold it up against the light, I can see the young worm inside wriggling.
Işığa doğru tuttuğumda, içinde oynaşan yavru solucanı görebiliyorum.
That came in handy, as you can imagine... when they were wriggling and trying to get away.
Kaçıp kurtulmaya çalışırlarken işe yaradı, takdir edersin ki.
He can be the worm wriggling on the hook for that son-of-a-bitch critter chasing us.
Peşimizdeki orospu çocuğu için oltada yem olabilir.
look into the mouth of a person, and you'll find lies wriggling there like maggots waiting to grow wings.
Bir insanın ağzının içine bakarsan, yalanlarını bulacaksın, Aynı kanatlarının çıkmasını bekleyen küçük kurtçuklar gibi.
Things have been a little weird lately- - don't even think of wriggling out of this, Lynette.
Evet, bazı şeyler biraz tuhaflaştı... Bundan kurtulacağını aklına bile getirme Lynette.
Live eels wriggling around inside your belly, exploring your organs, like internal black wangers.
Canlı yılan balıkları midenden aşağıya doğru iç organlarını keşfe çıkıyor, İç organı haydudu gibiler.
Look into the mouth of a person and you'll find lies wriggling there like maggots waiting to grow wings.
Bir insanın ağzının içine bakarsan, yalanlarını bulacaksın, aynı kanatlarının çıkmasını bekleyen küçük kurtçuklar gibi.
Uh... wriggling, faceless blob creatures crawling inside human flesh?
Kıvranan, yüzü olmayan insan etinde yaşayan küçük yaratıklardan, evet.
At first sight, it looks disappointing Tiny fishes, lots of shrimps, and some wriggling ( e, Å ¤ ¶ ¯ ) bugs
İlk bakışta hayal kırıklığına uğramış gibi küçük balıklar, bir sürü karides ve solucan var.
You have to stop wriggling around.
Kımıldanmaya bir son vermelisin.
I've severe stomach ache, intestines are wriggling inside, I may not survive without a surgery, dude.
Evet çok şiddetli bir sancı var karnımda, Belki ameliyat olmassan yaşayamam, ahbab.
Wriggling, and foaming and tonguing.
Çünkü ölü. Kıvranıp, ağzı köpürerek ölmüş.
15 years in this hell hole, like worms wriggling deep in the earth.
Bu cehennemde 15 yıl toprağın altında sürünen solucanlar gibi.
How'd you like it If I did girls all day? - Wriggling around?
Bütün gün hatunlarla oynaşsam senin hoşuna gider miydi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]