Yields translate Turkish
165 parallel translation
Scientists now see how as the plates of the Earth move, creating the land on which we live, our planet also yields up its wealth.
Bilim insanları artık, nasıl Dünya'nın levhaları hareket ettikçe üzerinde yaşadığımız karaların oluştuğunu ve gezegenimizin zenginliklerine kavuştuğunu anlayabiliyorlar.
Occupies the mind, keeps you away from bad company, and yields a small but steady income.
Zihni meşgul eder, insanı kötü arkadaşlardan uzak tutar ve küçük ama düzenli bir gelir sağlar.
Three parts of him is ours already, and the man entire upon the next encounter yields him ours.
Ruhunun dörtte üçü bizimle şimdiden, bir daha görüştük mü bizdendir artık.
It is not Pharaoh who yields to the slave, but his counselors.
Kölelere boyun eğen Firavun değil onun danışmanları.
Poor yields.
Kötü kayıtlar...
A proper yakuza bows his head and politely yields the way to the common folk.
Doğru dürüst bir gangster başını eğer ve sıradan halka kibarca uyum sağlar.
I tell you the kingdom of God will be taken away from you and given to a people which yields the revenues that belong to it.
Bu nedenle size derim ki, Tanrı'nın hükümranlığı sizden alınacak ve ona yaraşan ürünleri yetiştiren bir halka verilecek.
The apathy that had crippled her in hospital yields to long walks fishing trips, cooking, letter writing and other diversions,
Uzun yürüyüşler, balık tutma, yemek pişirme ve diğer dikkat dağıtacak şeylerle onu paralize eden apati kaybolmaya yüz tutar.
So I to her, and so she yields to me for I am rough and woo not like a babe.
Ben böyle davranırsam boyun eğecek ; Çünkü ben zorlu biriyim, kur yapmam.
I don't think you have the kind of scheme that yields the size of profit Mr Bridger is accustomed to.
Bay Bridger'ın alışık olduğu kar oranını verecek bir planın olduğunu sanmıyorum.
The animal stops, yields with a strange ease, as though it consented, now that it has seen everything and knows this is its fate, and theres nothing it can do.
Hayvan durur, başını aşağı eğer. Sanki razı olur. Artık her şeyi görür ve anlar.
It yields to the drover, who pulls it on.
Onu çeken çobana başını eğer.
It's firm yet it yields to the bite.
Sıkı ama ısırmaya boyun eğiyor.
- "Patience yields many good things." - That's right.
"Sabır, pek çok güzel sonuç doğurur"
Sing to the farmers'rising yields
Ürün yetiştiren çiftçilere şarkı söyleyin.
'A nation that yields to tyrants, loses more than just body and good.
" Tiranlara karşı koymayan bir ulus bedeninden ve ruhundan fazlasını kaybeder.
One seed yields an ear with 400 to 450 kernels.
Bir buğdayın 400 ila 450 tane çekirdeği olur.
Last time when I went home, the 99 year old Granny next door said... as an acre of sorghum only yields 9 pleats of grains, 9 out of 10 bastards will turn out bad.
Eve en son gidişimde, 99 yaşındaki komşu nine, darı tarlasının her 10 ürününün ve her 10 piçinin 9'u kötü olur demişti.
The effort yields its own rewards.
Gösterdiğimiz çabanın da kendine özgü bir ödülü var.
... to appreciate sweet tenderness, passionate love, it's the moment when the heart yields to reason which forces a declaration.
Tatlı huyluluğu, tutkulu aşkı takdir etmek için, açıklamaya zorlayan bir sebebe yenildiği zaman kalp, işte o andır. Ateşli aşk.
Reconfigure photon torpedo warhead yields.
Foton torpido savaş başlıklarını tekrar ayarlayın.
This method yields on average a quarter more - than when a full portion is ordered.
Bu yöntemle tam bir porsiyondan ortalama çeyrek porsiyon daha fazla geliyor.
Load torpedo bays, set warhead yields to level 16.
Torpidoları yükleyin. Başlıkların gücünü seviye 16'ya çıkarın.
You know what? This mattress yields.
Biliyor musun, bu yatak çok esnek.
For once sold, it yields no more income.
Bir kez satıIdı mı artık para getirmez.
In broad strokes, in general principle... our estate yields on the average two percent.
Kaba bir hesapla, çiftliğimizin ortalama geliri yüzde iki civarındadır.
Haida women do the choosing, and the sun will set on top of my head... before Lily yields.
Haida kadınları seçimi yapar. Lily teslim olana kadar güneş tepemi yakacak.
If the experiment yields meaningful results.
Eğer deney anlamlı sonuçlara ulaşıyorsa.
I'm growing Bajoran katterpods to see which hybrid yields the biggest root.
Benim Bajoran katter tohum büyümesini hangi melez - en büyük kökü verir - onu gözlemliyorum.
Maybe it's because this land yields so many different kinds of life.
Belki de, bunun nedeni, burasının, çok fazla hayat içermesidir.
Uh, well, the yields have been a little low lately.
Ah, peki ala, son zamanlarda, ürünlerin miktarı biraz düştü.
Yields, get lost.
Yıkıl karşımdan.
That's what six years of tap lessons yields.
Altı yıllık dans dersinin meyvesi.
Young man yields to the lure of a bright and shiny car.
Gizem çözüldü. Genç bir adam parlak bir arabanın cazibesine kapılıyor.
Bigger livestock, better crop yields.
Daha geniş sürü, daha iyi mahsul.
It's a second harvest and yields a cheaper wine called wine of the pickings.
Bu ikinci hasat ve ucuz şaraplık üzümler çıkıyor. Buna toplayıcıların şarabı deniyor.
I'm being burned by the flame it yields
I'm being burned by the flame it yields
Actually, I find that face-to-face yields better results.
Aslında, yüz yüze konuşmadan daha iyi sonuçlar çıkar.
The value of these convertible securities is a function of its yield in comparison with the yields of other securities...
Bu esnek sigorta sisteminin en önemli noktası a ) diğer şirketlere göre düşük olan prim ödemeleri... - Öldür beni.
- as Thomas to temptation yields.
thomas için... - hayır. ... günah baştan çıkarıcıydı.
But many of our field offices have reported disappointing yields.
Ama saha ofislerimizin çoğunun rakamları, hayal kırıklığı yaratıyor.
I expect you to pay me back in full... just as soon as that... silly ass radio show of yours... yields any kind of reasonable income.
O aptal radyo programın... mantıklı bir gelir... sağlamaya başlar başlamaz... bana olan borcunu ödemeni bekliyorum.
In my experience, darkness often yields the brightest light.
Benim deneyimlerime göre, Karanlık yerini en parlak ışığa bırakır.
People began to select those plants that gave good yields, and so plants also changed, just as animals have done.
İnsanlar iyi hasat veren bitkileri seçmeye başladı ve bu yüzden hayvanlar gibi, bitkiler de değişmeye başladı.
Talking yields more information than I imagined.
Konuşarak, tahmin ettiğimden daha çok bilgi alıyorum.
Alfonsín won't go along, and yields to financial power.
Alfonsín aynı fikirde değildi ve finansal erke teslim oldu.
I assume you were watching the attack, calculating the blast yields.
Patlamanın verimliliğini hesaplıyorken saldırıyı izlediğini farzediyorum.
Sleeping with your ex-girlfriend's mom kind of yields that result.
Eski kız arkadaşının annesiyle yatmak böyle sonuçlar yaratabilir.
We can show you ways to increase your crop yields.
Ürününüzün verimini yükseltme yolları gösterebiliriz.
And then sago itself has got limitations. One tree yields only maybe about 70 pounds of sago.
Sagunun da kendine özgü kısıtlamaları var... bir ağaç otuz kilo civarında sagu sağlar.
A 3-square bo plot of land yields 30 doi of barley.
Tarlanın 3 bo karelik kısmı 30 doi arpa veriyor.