You're saying translate Turkish
15,212 parallel translation
Can anyone overhear what you're saying?
Herhangi birisi dediklerini duyabilir mi?
So, you're saying it wasn't the collapse that killed her?
Diyorsun ki onu öldüren şey binanın çökmesi değildi?
You're saying that you've been through a lot.
Çok şey yaşadığını söylüyorsun.
So, you're saying this is, like, a little girl's drink.
Doğru. Yani bunun küçük kız içeceği olduğunu mu söylüyorsun?
If what you're saying is true and there's a limit of one count per case, then I'll be going to prison for 66 years.
Eğer söylediğin doğruysa ve her dava için bir kez limitiyle, .. 66 yıllığına hapse gireceğim.
So you're saying that this has nothing to do with you lashing out at me because of the fight we had before?
Yani senin bana... saldırmanın ettiğimiz.. kavgayla bir alakası yok? Evet, yok.
You're saying you're coming back to me?
Bana geri döneceğini mi söylüyorsun?
They're saying this has to do with that deal I talked to you about seven years ago.
7 yıl önce konuştuğumuz anlaşma hakkında olduğunu söylüyorlar.
You're saying the article that tipped Sheila off was you?
Sheila'nın ihbarına sebep olan makaleyi sen mi yazdırdın yani?
But you're also the reason I'm holding this indictment of our firm in the first place, because what they're saying is true.
Ama bu iddianamenin elimde olmasının da sebebi sensin çünkü söyledikleri şey doğru.
I'm saying that someday you're going to face the character and fitness committee of the Bar, and I seriously doubt they're going to admit somebody who did that.
Bir gün baronun Ahlak ve Etik Komitesi ile yüzleşeceksin ve gerçekten bunu yapan birini kabul edeceklerini sanmıyorum.
Are you saying what I think you're saying?
Düşündüğüm şeyi mi ima ediyorsun?
Are you saying what I think you're saying?
Düşündüğüm şeyi mi söylüyorsun?
So you're saying you made that drive every day?
Yani her gün bu kadar yol gittiğini mi söylüyorsun?
You know, you never asked if what they're saying about me is true.
Benim hakkımda söyledikleri doğru mu diye hiç sormadın.
Donna, you don't know what you're saying.
- Donna, ağzından çıkanı kulakların duymuyor.
This isn't about me not becoming a lawyer or him ruining my life or any of this other bullshit that you're in here saying.
Burada mevzu, benim avukat olup olmamam ya da onun hayatımı mahvetmesi ya da burada söylediğin saçmalıklar değil.
I get where you're coming from and I love you for saying it.
Dediğini anladım ve bunun için seni seviyorum.
So you're saying that our government is protecting the people who took Agent Keen, hiding them from us?
Hükümetimizin Ajan Keen'i kaçıranları koruyup sakladığını mı söylüyorsun?
It isn't like anyone's wearing a badge. I know you know more than you're saying.
Fazlasını bildiğini biliyorum.
How come you're saying you didn't know?
Nasıl "Bilmiyordum" diyebiliyorsun?
I don't understand what you're saying.
Ne dediğini anlamıyorum.
See... see, I've been following what's going on with your son and how they've been trashing him online and all the things they're saying about you.
Bakın... Oğlunuzun hayatını nasıl sürdürdüğünü, onu medyada nasıl tahrip ettiklerini ve hakkınızda söyledikleri tüm şeyleri takip etmekteyim.
Did she tell you that they're getting on her, saying... saying things about her?
Kendisiyle uğraştıklarını size söyledi mi, kendisi hakkında neler... konuştuklarını?
So you're saying that Grant was in your apartment uninvited?
Grant'in, dairene izinsiz girdiğini mi söylüyorsun?
And then you're saying... "eat a dick" over and over again.
Sen de sürekli "yarağımı ye" deyip duruyorsun.
- You're not saying nothing.
- Sustun.
That's not exactly what, uh... But I get what you're saying.
Mesele tam olarak o değil ama demek istediğini anlıyorum.
I can't understand what you're saying.
Ne söylediğinizi anlayamıyorum.
Ah. You're saying you had no knowledge of this photo being taken.
Yani diyorsun ki bu fotoğrafın çekildiğinden haberin yoktu.
When we're all dead, you still gonna be crawling around the garbage, saying mean shit to the other roaches.
Hepimiz öldüğünde sen hala çöplerin üzerinde geziniyor olursun. Diğer böceklere sallarsın yerinden.
So you're saying they're gonna try to launch
Demek istiyorsunuz ki en kısa sürede...
What, so you're saying move quickly?
- Hızlı mı olun diyorsun?
You want us to share the ice after we've paid for it, is that what you're saying?
Parasını ödediğimiz halde pisti sizinle paylaşmamız gerektiğini mi söylüyorsun?
So what you're saying is, is you want to fire somebody at the bottom who bore absolutely no responsibility whatsoever?
Yani özetlersek olanlardan zerre sorumlu olmayan tabandan birini kovmak istiyorsunuz?
So, you're saying you shot Jordan with the gun you were handed?
Yani sana teslim edilen silahla Jordan'a ateş ettiğini mi söylüyorsun?
I can't understand a word you're saying with that thing in your mouth.
Ağzında o şey varken söylediğin hiçbir şeyi anlamıyorum.
'Cause I basically don't believe anything you're saying right now.
- Öyle mi? Çünkü ben söylediğin tek bir şeye bile inanmıyorum.
It benefited both of us. You're taking a shit in my mouth and saying you bought me dinner!
Ağzıma sıçıyorsun, sonra da sana yemek ısmarladım işte diyorsun!
What you're saying... it doesn't make you a sinner.
Söylediklerin seni günahkâr yapmaz.
I think you're not saying what you're gonna do to me because you're not going to do anything.
Bence hiçbir şey yapmayacağın için bana ne yapacağını söylemiyorsun.
So I should put you in charge - - that's what you're saying?
Yani yönetime seni koymalıyım - - bunu mu anlatmaya çalışıyorsun?
Come on, you're just saying that to make me feel better.
Yapma, iyi hissetmem için öyle söylüyorsun.
We can't just... what're you saying?
Biz öylece... ne diyorsun sen?
What're you saying, Doc?
Ne diyorsun doktor?
Look, if you're telling the truth, it proves everything that I was saying about Heavy. Okay?
Bak, eğer doğruyu söylüyorsan, bu Heavy hakkında söylediğim her şeyi doğruluyor.
You're saying...
Diyorsun ki...
You're saying Bobo's hiding revenants in the trailer park?
Bobo'nun karavan parkında hortlakları sakladığını mı söylüyorsun?
- You're saying Bobo's hiding Revenants in the trailer park?
Bobo'nun karavan parkında hortlakları sakladığını mı söylüyorsun?
It's... it's kind of hard to make out what you're saying.
Dudaklarından anlamak zor biraz.
Think about what you're saying.
Söylediklerine bir bak.
you're saying that 19
saying 381
saying good 22
saying what 64
saying that 31
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
saying 381
saying good 22
saying what 64
saying that 31
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so pretty 112
you're sorry 317
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000