You're talking translate Turkish
17,563 parallel translation
You're talking about massive nuclear power.
Devasa bir nükleer güçten söz ediyorsun.
You're grieving and here I am talking about my meeting.
Sen kederlisin bense toplantıdan bahsediyorum.
You're talking to him.
- Şu an onunla konuşuyorsunuz.
You're talking to the master now.
İşin ustasıyla konuşuyorsun.
Yesterday, were talking about how people die in this line of work and you're not responsible, even though you can't help but feel a part of it.
Dün insanların bu işte nasıl öldüğünden ve sorumlunun, ne kadar o şekilde hissetsen de sen olmadığından bahsediyorduk.
- You have no idea what you're talking about here.
- Burada ne konuştuğuna dair hiçbir fikrin yok.
We're talking about you, Brian.
- Biz senden konuşuyoruz Brian.
I don't know what you're talking about.
Ne dediğini bilmiyorum.
I don't know what the hell you're talking about.
Dediğinden hiçbir şey anlamıyorum.
I don't know what you're talking about, man.
- Ne dediğini bilmiyorum dostum.
You're not really talking to me.
Sen gerçekte konuşmuyorsun.
- Do you know who you're talking to?
- Kiminle konuştuğunun farkındam ısın?
- You're talking to Winnie the Bish!
- Winnie the Bish ile konuşuyorsun!
- ♪ I'm in trouble ♪ ♪'Cause you're a rambler and a gambler ♪ ♪ And a sweet-talking ladies'man ♪
# Çünkü ettin allem ettin kallem Sözlerinle gönlümü çaldın #
Oh, now you're talking.
Şimdi yola geldin.
If you tell social services about me, we're talking about adoption.
Sosyal Hizmetlere benim hakkımda konuşursan, evlatlık vermeden bahsediyor oluruz.
Okay, I don't know any of the people you're talking about.
Bahsettiğin kişileri tanımıyorum.
Hey, Ashley, you're probably confused that this isn't Kristy's voice talking to you right now, but the reason I'm calling you with her phone is
Hey, Ashley, muhtemelen Kristy nin sesini... duymadığın için şaşırmışsındır, ama onun telefonundan seni aramamın sebebi,
Hey, Ashley, you're probably confused that this isn't Kristy's voice talking to you right now, but the reasons I'm calling you with her phone is
Hey, Ashley, muhtemelen Kristy nin sesini duymadığın için muhtemelen Kristy nin sesini duymadığın için şaşırmışsındır, ama onun telefonundan seni aramamın sebebi,
You don't know what you're talking about.
Neden bahsettiğinin farkında değilsin.
I don't know what you're talking about.
Neden bahsettiğini bilmiyorum.
You're standing here talking to a ghost.
Şu anda bir hayaletle konuşuyorsun.
Do you have any idea who you're talking to? Or who's the guy who died?
Kiminle konuştuğunuzla ya da ölenin kim olduğuyla ilgili bir fikriniz var mı?
I didn't want to say this in front of her, you know, but I'm glad we're talking.
Yanındayken bir şey söylemek istemedim ama konuştuğumuza sevindim.
You're talking about locking the door and calling the police.
Kapıyı kilitleyip polis çağırmaktan söz ediyorsunuz.
I don't know what you're talking about.
Neden bahsediyorsun?
I have no idea what the fuck you're talking about.
Neden bahsettiğini bilmiyorum.
Now say it like you're talking to a dying soldier who was with you all the way from D-Day, and you gotta take his Saint Christopher medal back to his mother.
Şimdi de D-Day'den beri seninle beraber olan ölmekte olan bir askerle konuşuyormuşsun ve onun St. Christopher madalyonunu annesine götürmek zorudaymışsın gibi söyle. Beni oraya götür.
I leave for one second, and you're talking like a Mumbai riverboat pilot.
Seni bir saniyeliğine bırakıyorum ve Mumbai'li tekne kaptanları gibi konuşuyorsun.
I also taught you if you're gonna take a swing at someone, you better knock them out, and if we pull the shit that you're talking about and get caught, all that happens is I get thrown off this case, and it's game over.
Eğer birine yumruk atacaksan yıkmalısın diyen de bendim, eğer bahsettiğin bu yola girersek ve yakalanırsak olacak tek şey benim davadan atılmam ve oyunun bitmesi.
I don't know what you're talking about.
- Neden bahsettiğini bilmiyorum.
I have no idea what you're talking about.
- Neden bahsettiğini bilmiyorum.
I don't know what you're talking about.
- Neyden bahsettiğinizi bilmiyorum.
You know exactly what we're talking about.
- Bahsettiğimiz şeyi gayet iyi biliyorsun.
I have no idea what you're talking about.
Ne söylediğin hakkında hiçbir fikrim yok.
I'm talking about you graduating, and then you're gonna stand before the Character and Fitness Committee of the Bar.
Sonra ise Baro'nun Şahsiyet ve Uygunluk Komitesi'nin önüne çıkacaksın.
What you're talking about isn't a job.
Bahsettiğin şey bir iş değil.
I-I-I don't know what you're talking about.
- Neden bahsettiğini bilmiyorum.
I have no idea what you're talking about.
- Neyden bahsettiğini bilmiyorum.
This is my life you're talking about.
Konuştuğun benim hayatım.
She keeps talking about you and talking about Dad... how we're gonna go away and things are gonna be better.
Sürekli senin hakkında ve babam hakkında konuşuyor uzaklara gidersek herşeyin daha iyi olacağını söylüyor.
I have no fucking idea what you're talking about.
Dediğinden bir bok anlamadım.
Eye contact is key, however, so you're gonna wanna look up intermittently, and look like you're talking from the heart.
Ama göz teması önemli, ara sıra başını kaldırıp bak ve içten konuşuyormuş gibi görün.
that's understandable... Except we're talking about you here.
Senden bahsediyor olmasak normal bir şey olabilirdi bu.
Ah, I have no idea what you're talking about.
Ah, ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum bile.
That's why you keep calling me because you want somebody to make you feel like you're still worth talking to.
Bu yüzden beni arıyorsun, çünkü biriyle konuşmak istiyorsun. Hala konuşmaya değer biriymişsin gibi hissetmek için.
You're talking about dismantling every electrical appliance, lifting up the ceiling tiles, and getting into the HVAC system.
Bütün elektrikli aygıtları sökmekten bahsediyorsun. Tavan fayanslarını çıkarmaktan, havalandırma sistemine girmekten.
Now you're talking.
Al işte.
- I mean, I'm half-Catholic myself, but what you're talking about is a kinda miracle.
- Yani, ben de yarı katoliğim ama bahsettiğin şey bir çeşit mucize.
You know we're talking now, right?
Şimdi konuşuyoruz, değil mi?
If they killed Nermin because she was talking to you, you do realize you're the next target.
Nermin'i seninle konuştuğu için öldürdülerse bir sonraki hedefin sen olduğunu fark etmişsindir.
you're talking nonsense 44
you're talking about 29
you're talking to me 33
you're talking crazy 18
talking 358
talking to yourself 25
talking about me 21
talking about 61
talking about it 21
talking to you 40
you're talking about 29
you're talking to me 33
you're talking crazy 18
talking 358
talking to yourself 25
talking about me 21
talking about 61
talking about it 21
talking to you 40
talking to me 44
talking to him 21
talking of which 33
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
talking to him 21
talking of which 33
you're cute 195
you're welcome 5601
you're awesome 166
you're right 14205
you're so stupid 85
you're not my type 58
you're sorry 317
you're so pretty 112
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35
you're so handsome 35
you're so sweet 212
you're so cute 124
you're so welcome 43
you're 4202
you're doing great 645
you're fired 1000
you're so mean 39
you're so cool 35