English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You're welcome to it

You're welcome to it translate Turkish

220 parallel translation
And you're welcome to it.
Güle güle harcayın.
- No, sir, you're welcome to it.
- Hayır efendim, rica ederim.
You're welcome to it, and anything else I have.
Al, birşey değil, neye ihtiyacın varsa al.
Oh, you're welcome to it as far as ever it were mine.
Afiyet olsun, hiç önemi yok.
I happen to have a little free time right now, and you're welcome to all of it, Veta.
Şu an müsaitim, sana vakit ayırabilirim Veta.
It isn't the ideal spot for convalescing, but you're welcome to it, if you can put up with being Mrs. Calvero.
İyileşmek için ideal bir yer değil. Ama misafirim olmanızdan zevk alırım. Eğer Bayan Calvero olmaya alışabilirseniz.
You're welcome to it.
Tabi ki.
Take that, and you're welcome to it.
Onu da al, sana hayırlı olsun.
- Thanks, Lights. You're welcome to it.
Köprüye hoş geldin.
If you want any, you're welcome to it.
Eğer istersen söyle.
You're welcome to it... sir.
İstediğiniz kadar için... efendim.
You're welcome to that too, sir. If it's in the line of duty.
Eğer düşmanı yeneceksek onu da yapabilirsiniz, efendim.
Not a bit of it. You're welcome to.
Sorun değil, ayrıca hoşgeldiniz.
You're welcome to it, old timer.
Buyur al İhtiyar.
If you can find it, you're welcome to it.
Bulabilirsen, senin olsun.
If you want to sit in here with a tarp over your head, you're welcome to it.
Üstünüzde muşamba ile oturacaksanız bizce sorun yok.
I mean, you're perfectly welcome to come in. It's just that you probably wouldn't walk out again.
Demek istediğim, rahatlıkla içeri girebilirsiniz, sadece muhtemelen tekrar dışarı çıkamayacak durumda kalacaksınız.
You're welcome to it.
Buyur.
It's a small place, but you're welcome to stay as long as ya like.
{ \ b1 \ fs28 \ fnCooper Black } Biraz sıkışacağız ama kendi evin gibi farz et.
You're welcome. It's so good to be communicating again. Golly!
Bir şey değil, tekrar iletişime girmek güzeldi.
But if you don't think you can make it through our Twelve Jingangs Formation, you're welcome to quit.
Ama 12-Yenilmezler Bariyerini... kırmak hiç de kolay değildir, isterseniz çekilebilirsiniz
- I'm afraid it's locked, sir but you're welcome to wait in the den.
- Korkarım kilitli efendim. Ama mahzende bekleyebilirsiniz.
It's just, uh, sandwiches and milk, but you're more than welcome to share it.
Sandviç ve süt var sadece.
There's a spare room upstairs, and you're more than welcome to it.
Yukarıda boş bir oda var, orada memnuniyetle kalabilirsiniz.
They said if you're really worried about it... you're welcome to get involved.
Gerçekten bu konuda bu kadar endişeliysen katılmamda hiçbir engel olmadığını söylediler.
YOU'RE WELCOME TO IT, IF YOU WANT.
İstersen içebilirsin.
Someday we'll get good luggage, but right now, it will have to do. And you're more than welcome to it.
Elbet bir gün, iyi bavulumuz olacak ama şu anda bununla idare etmelisiniz.
If you want to go off and change the world, you're welcome to it.
Çıkıp da dünyayı değiştirmek istiyorsan buyur yap.
Now, you're welcome to join me, Or... you can stay here and try to figure it out.
Şimdi, isterseniz, bana katılabilirsiniz, ya da burada kalıp, çözmeğe çalışırsınız.
You're welcome to it.
- Boktan bir saat. Alabilirsin.
- You're welcome. All right, off you go to spend it on penny whistles and moonpies.
- bir şey değil tamam, paranla gidip düdük ya da ay çöreği almakta özgürsün
The Professor ain't here to make it official, but take it from me you're always welcome.
Profesör resmi daveti yapmak için burada değil ama benim davetlimsin. İstediğin zaman gelebilirsin.
If you want to pick it up, you're welcome to it.
Eğer almak istersen kabul ederim.
If you'd like, you're welcome to listen to it with me.
Eğer istersen birlikte dinleyebiliriz.
It means you're welcome to sit.
Demek oluyor ki oturabilirsin.
If you want to check it out, you're welcome to come by.
Eğer bir bakmak isterseniz, başımızın üzerinde yeriniz var.
If it will keep him from chasing my cats, you're welcome to my kitchen.
Eğer onu kedilerimi kovalamaktan uzak tutacaksa, mutfağıma buyurun.
You're welcome to half of it.
Yarısını alabilirsin.
We're glad to have you here, and welcome to our- - you know, we- - yearly, we redecorate to restore it to the original 1835 condition.
Burada olmanızdan mutluyuz ve hoşgel- - Yılda bir 1835`in koşullarına uygun olarak dekorasyonunu yapıyoruz.
You're welcome to it.
Hiçbir şey değil.
I didn't have much to do with it, but you're welcome.
Benim pek bir yardımım olmadı, ama yine de bir şey değil.
- You know what? You're welcome to borrow that if you want to watch it at your house.
- Biliyor musunuz eğer onu ödünç alıp evde seyretmek istiyorsanız, bu hiç sorun değil.
Actually, that makes me out to be a bit of a liar, cos let's face it, pal, you're about as welcome as a dose of the clap.
Açıkçası bu beni bir yalancı yaptı, neden biliyor musun? çünkü bir düzine alkışla gelmedin.
There is not a lot, but you're welcome to share it.
Fazla birşey yok, fakat memnuniyetle paylaşırız.
You're welcome to review my findings, but let me stress it would be unwise to delay this too long.
Fark ettiğimden daha geniş ölçüde bir durum. Ne kadar geniş ölçüde? Teorik olarak, komple metabolizma çöküşüne neden olabilir.
But if you don't like it, you're welcome to set it on fire and throw it off the balcony.
Eğer beğenmediysen, onu ateşe verip, balkondan aşağı atabilirsin.
You're welcome to it.
Siz de bu soruşturmaya hoş geldiniz.
- You're welcome to it.
- Rica ederim ne demek.
It won't be very interesting, but you're welcome to come up.
İlginç sayılmaz ama, istersen yukarı gelebilirsin.
You're welcome to use it.
Kullanabilirsin.
You're welcome to it.
Pek zımpara yapmam. İstersen alabilirsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]