English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You've seen them

You've seen them translate Turkish

461 parallel translation
You've probably seen plenty of them.
Muhtemelen birkaç kez görmüşsündür.
- See one island, you've seen them all.
- Bir ada gör, hepsini görmüş olursun.
I've seen them, sir, thanks to you and your friends.
Sayenizde onları gördüm.
I've seen them get in a rut like you before, but they come back.
Daha önce senin gibi gidenleri gördüm ama döndüler.
Now that you've seen them, we'll let them have a look at you.
Sen onları gördün, şimdi de onlar seni görsün.
You should've seen them cops pass me on the stairs.
Polisler merdivende yanımdan geçti.
I ain't seen nothin'like you since the last time I was drunk... and them green snakes and pink buffalos...
En son sarhoş olduğumda gördüğüm yeşil yılan ve... pembe sığırları saymazsak senin kadar acayibini görmedim.
You've seen them before.
Onları daha önce de gördün.
- You mean you've seen them before?
- Yani daha önce onları gördün mü?
I've seen one. lf you've seen one, you've seen them all.
Birini gördüm. Bir tanesini görünce hepsini görmüş oluyorsun.
Some people you don't forget, even if you've only seen them once.
Bazı insanları unutamazsın, sadece bir kez bile görsen.
You've seen them a thousand times.
Onları binlerce kez görmüşsündür.
You two can tell them back home what we've seen much better than I could.
Siz ikiniz gördüklerimizi benden çok daha iyi anlatabilirsiniz Dünya'da.
Don't suppose you've seen them?
Onları gördüğünüzü sanmıyorum?
The people in this house here, have you seen them? They left.
Bu evde yaşayan kızı ve yanındaki devi gördün mü?
If you've seen one, you've seen them all.
Birini görmüşseniz hepsini görmüşsünüz demektir.
You've seen one, you've seen them all.
Birini görmüşsen, hepsini görmüşsün demektir.
"If you've seen one, you've seen them all."
"Eğer birini görmüşsen, hepsini görmüşsün demektir"
I made a fine swapl You should've seen them horsesl
Çok iyi alış veriş yaptım. Hele atları bir görmeliydin.
I guess you've never seen a bunch of them get together and give a man "The Treatment."
Hepsinin elbirliği içinde bir adama uyguladığı... "Muamele" yi görmedin daha.
They've all been told not to leave until you've seen them, sir.
Siz onları görmeden ayrılmamaları söylendi, efendim.
You've seen them.
Görüyorsun.
But even in them old things. you're about the best-looking gal I've ever seen.
Ama şu eski şeylerin içinde bile, şimdiye kadar gördüğüm en güzel görünümlü kadınsın.
- You've seen them?
- Hiç gördünüz mü?
- How long since you've seen them?
- En son ne zaman gördün? - Hiç görmedim.
I've seen what you can do to a jury. Twist them.
Jüriye ne yaptığını görüyorum şaşırtıp, akıllarını karıştırıyorsun.
I've seen you out with them as you shouldn't.
Olmaman gereken kişilerle beraber olduğunu görmüyorum.
Go there, and tell them what you have seen here.
Oraya git ve onlara burada ne gördüğünü söyle.
You better look at them and then you can tell me whether or not you've seen them before.
Onlara bir göz atsan iyi olacak... Böylece onları daha önce görüp görmediğini söyleyebilirsin bana.
If you've seen one potato, you've seen them all.
Alt tarafı patates değil mi? Hepsi bir.
You've seen them.
Onları gördün.
No matter. When you've seen one Stradivarius, you've seen them all.
Alt tarafı bir Stradivarius.
No, by God, but you've seen them kill... violently and hideously.
Tabi ki hayır, ama öldürürken gördün vahşice ve iğrenç bir şekilde.
I'm sure you've seen them, Commander.
Eminim görmüşsünüzdür Yarbayım.
Go back to America. Tell them what you've seen here.
Amerika'ya dönün ve burada gördüklerinizi anlatın.
So far we've only seen his traces, tracks you might call them.
Şimdiye kadar sadece belirtilerini gördük, bir nevi izlerini.
Trees, lakes, you've seen them before.
Ağaçlar, göller, dağlar, daha önce gördün.
When you've seen one, you've seen them all.
İnan bana, birini gördüğünde, hepsini görmüş olursun.
Well, tell them what you've seen down there.
O zaman aşağıda gördüklerini anlat onlara.
You've seen them sunflowers that grow in the spring?
Baharda yetişen ayçiçeklerini gördün mü?
"When you've seen one, you've seen them all."
"Birini görünce hepsini görmüş olursun." diyen sensin.
- You've seen them.
- Daha önce görmüştünüz.
You've seen them?
Sen onları gördün.
But this time, after I've seen such terrible things. Just this once, you... Please promise to help them.
... ama bu feci şeyleri yaşadıktan sonra tek bir kereye mahsus onlara yardım edeceğine, bana söz ver.
Once you've seen one yeti, you've seen them all.
Bir yeti gören, hepsini görmüş sayılır.
– from what you've seen of them?
Benim işim radyoydu.
You have committed your life, you have made it your life's work to suck in the poorest people in this town and sell them the shoddiest trash I've ever seen for the most blown-up, exorbitant prices
Bütün işin bu şehrin en fakirlerini sömürmek ve onlara albenisi olan çerçöpleri kakalamak.
I seen how you tried to sprinkle this place up with them powders and those fancy French colognes.
Tozlarını ve Fransız parfümlerini buraya nasıl serpiştirmeye çalıştığını gördüm.
You should've seen them robots.
Robotları görmeliydiniz.
I've seen four of them You must be the fifth one
Shih, Hua, Chin, Chi, Chien 4'ünü görmüştüm sen 5 incisi olmalısın
You've seen them, you know?
Görmüşsünüzdür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]