You really mean that translate Turkish
1,000 parallel translation
Do you really mean that, Echo?
Emin misin, Echo?
Did you really mean that, Ann?
Bu söylediğinde ciddi miydin, Ann?
Do you really mean that?
Bunu söylerken ciddi miydin?
You really mean that?
Dediklerinde ciddi misin?
- Do you really mean that?
- Gerçekten öyle mi?
- You really mean that, Norval?
- Bunda ciddi misin Norval?
Do you really mean that, Trudy?
Bunda ciddi misin Trudy?
- You really mean that, Trudy?
- Bunda ciddi misin Trudy?
- I think you really mean that.
- Galiba gerçekten ciddisin.
Do you really mean that?
Ciddi misin?
- Do you really mean that?
- Bunu gerçekten istiyor musun?
If you really mean that give me back my gun.
Buna gerçekten inanıyorsan, silahımı geri ver.
I can't believe you really mean that.
Gerçekten böyle hissettiğine inanmıyorum.
Do you really mean that?
Bunun bir anlamı olacak mı?
- Brad, do you really mean that?
- Brad, bunu demek istediğinden emin misin?
- You really mean that?
- Ciddi misin?
You really mean that, don't you, darling?
- Bu konuda ciddisin, değil mi sevgilim?
You really mean that?
Ciddi misin?
You really mean that?
Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?
You really mean that, Paul.
Bu konuda çok ciddisin Paul.
- Do you really mean that?
- Öyle mi diyorsun?
Do you really mean that?
Gerşekten bu konuda ciddi misin?
If you really mean that, Mr. Nelson, you'll stop seeing Sharon.
Gerçekten böyle düşünüyorsanız, Bay Nelson, Sharon'un peşini bırakırsınız.
If you really mean that I will do anything, even forsake my beloved stage for you
Bunları içten söylüyorsan her şeyi yaparım, hatta çok sevdiğim sahneyi bile bırakırım.
- You really mean that?
- Bu sözünde ciddimisin?
Do you really mean that?
Bunda ciddi misin?
but if you really mean that it is all your fault... then it's up to you to bloody well get us out of here, isn't it?
sorun değil... ama bu sorunun kaynağı sadece sen olacaksın Bu sizin sorununuz olacak, artık bu lanet yerden nasıl kurtulmayı düşünüyorsanız?
What you really mean and you're too kind to say... is that if I stay in my stateroom lie in bed, deny myself everything, even the mildest diversion, I may live to arrive at that charming sanitarium.
Söylemeye çalıştığın ama nezaketinden söyleyemediğin şey eğer kamaramdan çıkmaz yatakta uzanıp en ufak yanıltmacalar da dahil her şeyi inkar edersem sanatoryum da harika bir hayata yelken açabilirim.
Do you mean to say that people really live in this place?
Yani gerçekten insanların burada yaşadığını mı söylüyorsun?
Now that would mean either killing him on the train... or, and this is where it really gets fancy, you kill him somewhere else... and put him on the tracks.
Bu da onu trende öldürdüğü, veya daha fantastik şekilde, başka yerde öldürüp cesedi raya koyduğu anlamına gelir.
You mean to say when we was having our supper there alone and I used to pull down them maps and take the teacher's pointer and pick out the places we'd pretend we was that night, you mean to say we really wasn't there?
Orada, bir başımıza akşam yemeklerimizi yerken ben o haritaları açıp öğretmenin cetveliyle o gece bulunduğumuzu farz ettiğimiz yerleri gösterirken gerçekten oralarda değil miydik yani?
You don't mean to tell me you really believe what that crazy Rebel said?
O çılgın asinin dediklerine inandığını mı söylüyorsun?
Monsieur Barredout, you really don't mean that.
Monsieur Barredout, bunu içtenlikle söylemiyorsunuz.
Oh, now you don't really mean that.
Ah, bunu gerçekten söylemek istemedin.
What I really mean to say is that you've been real decent to me right along, and I want you to know that I've been honest with you.
Demek istediğim şu ki siz bana her zaman iyi davrandınız. Benim de size karşı hep dürüst olduğumu bilmenizi isterim.
You mean it really does that?
Yani gerçekten bunu yaptığını mı söylüyorsun?
Do you really mean to say that nice family surroundings... and advantages could make no difference at all?
Sizce iyi bir ailede yetişmenin faydası olmaz mı diyorsunuz?
You mean you really want that thieving', old, yeller dog?
Gerçekten o sarı, hırsız köpeği istediğini mi söylüyorsun?
You didn't really mean that, did you?
Gerçekten ciddi değildin, değil mi?
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
Marc, would you take a job like that? I mean, really, would you?
Marc, böyle bir işi sen kabul eder miydin?
John, I really think you mean that.
John bu sözleri içten söylediğine inanmak istiyorum.
They all say that. What they really mean is they'll kill themselves if you don't.
Hepsi bunu söyler.Gerçekten söylemek istedikleri dokunmazsam kendilerini öldürecekleridir.
- You don't really mean that.
- Bunda samimi değilsin.
Not that I owe her anything, I mean, if you really get right down to it, but she's a crazy.
Aslında ona hiç bir şey borçlu değilim. Eğer gerçekten bu işe karışmak istiyorsan. Ama o kaçığın teki.
Because, I mean, really, you can't expect a stranger that meets you just for a moment to think any more of you than you think of yourself, after knowing you for so long. Right?
Kendini bu kadar uzun süredir tanıdığın halde, seninle yeni tanışan bir yabancının, senin hakkında daha iyi şeyler düşünmesini bekleyemezsin.
Listen, mam, I wish you'd tell him... he really doesn't think that he's guilty, and he should keep it to himself, you see what I mean?
- Kahvaltı hazır. - Şu adam amma da inatçı.. .. suçlu olduğunu kabul etmiyor.
So that you know that I didn't really mean it then.
Patrick geçen günkü olay için özür dilerim.
You mean that zipper was really stuck, and all she wanted was a sleeping pill?
Yani fermuar sıkıştı ve tek istediği uyku hapıydı öyle mi?
I might convince him that you really didn't mean it.
Onu aslında kendisine gülmediğinize ikna edebilirim
What you really mean is that you're a Red Revolutionary.
Bununla kastettiğiniz aslında kızıl bir devrimci olduğunuz.
you really do 96
you really hurt me 29
you really shouldn't have 29
you really 167
you really think so 206
you really mean it 21
you really want to know 115
you really are 120
you really don't get it 45
you really don't 54
you really hurt me 29
you really shouldn't have 29
you really 167
you really think so 206
you really mean it 21
you really want to know 115
you really are 120
you really don't get it 45
you really don't 54