You understand that translate Turkish
12,416 parallel translation
On some level you understand that you're an evil man.
İçten içe sen de kötü bir adam olduğunu anlıyorsun.
- It was you who made a mistake, you understand that?
- Yanlışı yapan sendin. Anlıyor musun? - Evet.
Do you understand that?
Anlıyor musun?
Do you understand that?
Anlayabiliyor musun?
Do you understand that?
Anladın mı şimdi?
I suspect that he always will be, but I hope you understand that I can't spend the nation's intelligence budget on an operation whose current status appears... to be somewhat catatonic.
Sanırım her zaman böyle olacak. Ancak millî istihbarat bütçesini son durumu oldukça katatonik görünen bir operasyona harcayamayacağımı umarım anlarsın.
It's best you understand that.
Bunu anlaman senin için en iyisi.
I'm trying to make you understand that my wife's out of control!
Karımın kontrolden çıktığını anlamanı sağlamaya çalışıyorum!
You understand that it's in connection with your conviction for murder?
Bunun hüküm giydiğin cinayetle bağlantılı olduğunu anlıyor musun?
It's very important that you understand this.
Bunu anlaman çok önemli.
Okay, we understand that, so why don't you tell us Something we don't know.
Neden bize bilmediğimiz bir şey söylemiyorsun.
You have to understand that this is a city...
Şunu anlamalısınız ki bu şehir...
It's only when you understand the context and their relationship and Mr. Simpson's jealousy that his motive for committing these brutal murders can be understood.
Sadece ikisinin arasındaki ilişkiyi ve Bay Simpson'un böyle korkunç cinayet işleyecek kadar kıskanç olduğunu bilirseniz mantıklı gelebilir.
Do you and each of you understand and agree that you will well and truly try the cause now pending before this court and a true verdict render according only to the evidence presented to you and to the instructions of the court, so help you God?
Hepiniz bu davada samimi ve gerçekçi olacağınıza dava muallakta kaldığında size sunlan kanıtlar ve dava talimatları ışığında doğru kararı vereceğinize Tanrı huzurunda yemin eder misiniz?
Now, I'm sorry that you're disappointed, and I understand...
- Hayal kırıklığına uğradın, anlıyorum...
What you have to understand, my lady, is that- -
Anlamanız gereken şey leydim...
I understand that you have your reasons, but... Isolation during this time has been so hard.
Kendi sebepleriniz var biliyorum ama bu dönemde tecrit epey zor.
Surely, you can understand how important that is, eh?
Bunun ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsin.
You do understand that these keys are part of our broader arrangement?
Bu anahtarlar daha geniş çaplı anlaşmamızın gereği, anlıyorsunuz ya?
You should fucking understand that.
Bunu en iyi sen anlamalısın.
The ones you and I serve? They have to know, they have to see that we're impartial, you understand?
İkimizin de hizmet ettiği insanlar tarafsız olduğumuzdan emin olmalılar.
Do you not understand that these people will kill you?
Bu insanların seni öldürebileceği aklından geçmiyor mu?
But please understand that, if you do, it will literally take me a matter of seconds to send these images to every single person in your address book.
Ama lütfen şunu anla : Eğer böyle bir şey yaparsan bu fotoğrafları rehberindeki herkese tek tek göndermek sadece saniyelerimi alır.
- I really don't understand why you do stuff like that.
Niye öyle şeyler yaptığını gerçekten anlamıyorum.
I bet if I told you I just stole a man's wife and family, you'd understand how to do that, huh?
Eminim ki sana bir adamın karısını ve ailesini çaldığımı söylesem bunun nasıl yapıldığını anlarsın, öyle değil mi?
I don't understand one thing that you just said to us.
Dediklerinden bir kelime anlamadım.
You might not understand what we're doing, but right now that's not my problem, and you know what?
Bizim ne yaptığımızı anlamıyor olabilirsin. Ama artık bu benim davam değil.
Look, I understand that you have a... a great affection for Jimmy. A great many people do, but please open your eyes here!
- Bak, Jimmy'e karşı sevgi duymanı anlıyorum, herkes onu seviyor ama yalvarırım aç gözlerini!
You know that she was tried as a witch by those that dinna understand the difference between black magic and the power of the old ones.
Onun kara büyüyle eski büyülerin gücü arasındaki farkı anlayamayanlar tarafından cadılıkla suçlandığını biliyorsunuz. - Ne gördü?
You know, we're not exactly a mellow bunch. Plus, that's the best way for me to understand the game. Right.
Sakin insanlar değiliz de pek.
But that's what... why you would understand...
Ayrıca en iyi bu şekilde oyunu anlayabilirim. - Ama bunun sayesinde anlayacaktın.
Not that you would understand.
Ama anlamazsın sen.
And you think your name belongs on that list. Yes, i understand.
Adının o listeye ait olduğunu düşünüyorsun Evet anlayabiliyorum.
Something that lives inside you beyond choice made it so, so I know you understand how this lives beyond choice for me, too.
İçindeki bir şey bu seçimin olması sağladı. Bu yüzden bunun da benim için seçim olmadığını anlıyorsun.
I understand that you don't care what reaction your people may have to it, but your people, I'm afraid, are only half the issue.
Halkının buna ne tepki vereceği umurunda değil anlıyorum lakin halkın, korkarım ki sadece sıkıntının yarısı.
I understand from your men that you were defeated in battle.
Adamlarından harpta bozguna uğradığınızı anlayabiliyorum.
I understand that you think that Flint is the answer to all of it.
Flint'in bütün soruların cevabı olduğunu düşündüğünü anlıyorum.
I understand that you've made gains towards a rapport with the captain in recent days, but if he wants to sacrifice himself so that we might go free, I mean, that might be the first selfless thing he's done for our benefit since we've known him.
Son günlerde kaptanla yakınlığından ötürü kazancın olduğunu anlıyorum, ama eğer biz gidelim diye kendini feda etmek istiyorsa... demek istediğim bu onu tanıdğımızdan beri yapacağı ilk bencilce olmayan hareket olur.
I understand the allure of ensuring that no one will ever think you the villain you fear you are.
Hiçkimsenin, o korkuğun cani olduğunu düşünmemesinin cazibesini anlıyorum.
I understand that you do not want anyone to see you this way.
Kimsenin seni bu şekilde görmesini istemediğini anlıyorum.
And as such, I'm hopeful that you'll understand why it is I brought you here today and what it is I'm about to ask of you.
Bu yüzden sizi... buraya neden çağırdığım ve... sizden ne isteyeceğimi anlarsınız umarım.
But over time, I was determined to leave you something behind, to give you the one thing that no one could ever take away... and that would make you strong enough to understand their world, interact with their world... wage war on their world.
Fakat o zamanlar sana arkamda bir şey bırakmaya kararlıydım, sana kimsenin elinden alamayacağı bir şey vermeye kararlıydım... ve bu seni onların dünyasını anlamak onların dünyasıyla alaka kurmak, onların dünyasındaki savaş halini anlamak... için yeterince güçlü yapacaktı.
Still don't understand how you think that's going to help us.
Bunun bize nasıl fayda sağlayacağını düşünüyorsun bilmiyorum.
I hope that when you wake, you will understand why I did what I did, you will see that it was all I could think to do to protect you... the only way I know how.
Umarım gözlerini açtığında yaptığım şeyleri neden yaptığımı anlarsın. Yaptığım şeyleri sadece seni korumak için bildiğim şekilde yaptığımı göreceksin.
The trapped spirits in this place who aren't in perpetual misery understand that if you want to feel the magic of cause and effect, you have to have a purpose.
Burada ebedi ızdırap içinde olmayan ruhlar şunu bilir ; Eğer sebep sonuç ilişkisinin sihrini hissetmek istiyorsan bir amacın olmak zorunda.
I understand that you're her dad, but you gotta think like him.
Anlıyorum onun babasısın, fakat o herif gibi düşünmelisin.
Do you understand what that means?
Ne demek istediğimi anladın mı?
Doctor, I understand that for you he's a patient, someone worthy of understanding, compassion, even.
Doktor, anlıyorum, o sizin için bir hasta anlayışı hatta merhameti hak eden biri.
Do you understand the sentence that could be imposed on you if you are found guilty?
Suçlu bulunursan alacağın cezayı anlıyor musun?
It's because of that professionalism that I think you should understand and appreciate our course of action here.
Bu yüzden sen de bizim aldığımız bu kararı anlayıp... bize hak vermelisin diye düşünüyorum.
Doctor, I understand that for you he's a patient, an abused child, someone who deserves understanding and compassion, even.
Doktor, sizin için onun bir hasta tacize uğrayan bir çocuk anlayış ve hatta merhamet görmeyi hak eden biri olmasını anlıyorum.
you understand 3206
you understand me 597
you understand nothing 32
you understand now 20
you understand what i'm saying 95
you understand what i mean 25
you understand what that means 22
understand that 33
that 10639
that's nice 2129
you understand me 597
you understand nothing 32
you understand now 20
you understand what i'm saying 95
you understand what i mean 25
you understand what that means 22
understand that 33
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's great work 19
that's my sister 96
that's good to know 269
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's great work 19
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20