St translate Turkish
196,447 parallel translation
Я прекрасно просила "столик на одного" в ресторанах.
Restoranlarda "bir tane" demeye alışmıştım.
У 27-летнего парня рука застряла во вращающейся двери.
27 yaşında erkek hasta elini döner kapıya sıkıştırmış.
Я лишь хотела сказать, что не целилась в его голову.
Gelip söylemek istedim. Başına nişan almamıştım.
Или ты про то, что я застряла в универмаге с парнем, что изнасиловал меня?
Yoksa kastettiğin, bana tecavüz eden kişiyle birlikte bu AVM'de sıkıştığım mı? 63 00 : 04 : 34,609 - - 00 : 04 : 37,249 Son parça üzerinde çalışıyorum.
Он пытался забить на порции и есть все, что вздумается.
Erzakları israf etmeye ve istediği her şeyi yemeye çalıştı.
М : Утверждаешь, это Стэн Морино подставил тебя по удар? М :
Yani Stan Moreno'nun seni öldürmeye çalıştığı mı söylüyorsun?
Уходит с завода в 2 часа, и едет в Сейнт Эбигейл.
Çiçekçi dükkânından saat ikide çıkıp barı yakasında çalıştığı St. Abigal kilisesine gidiyor.
М : Я не хочу смущать её.
- Kafasını karıştırmak istemem.
М : Ему удалось вычистить сейф в Сейнт Эбигейл.
Şu ana dek St. Abigail'deki kasayı temizlemeyi başarmıştır.
- Я не пытаюсь запутать тебя еще больше.
- Dinle kafanı daha fazla karıştırmak istemiyorum.
Ну, я уже подвергалась такой опасности.
Daha önce yakalanmıştım. Antikorlarım var.
В прошлый полёт так и было. - Я повторяю :
Son uçuşumda gayet güzel sığmıştı.
- Он... - Мы пытались заслониться от него, но не вышло.
Engellemeye çalıştık ama başaramadık.
Я это записала и прикрепила к его груди, хорошо?
Hepsini yazıp göğsüne yapıştırdım.
Так... они были у неё с момента нашего знакомства?
Yani tanıştığımızdan beri varlar mı?
Я видела, ты работаешь с доктором Вебером.
Bugün Dr. Webber'la birlikte çalıştığını gördüm.
Я была одна шесть лет, пока мы с Деннисом не встретились в сети, и я прекрасно справлялась с одиночеством.
Dennis'den önce altı yıl yalnızdım. İnternette tanıştık. Yalnız olmaya alışmıştım.
Эмоции били через край.
Duyguların tavan yapmıştı.
Я хотела поступить правильно.
Doğru olanı yapmaya çalıştım.
Наше тело создано, чтобы беречь самые уязвимые части.
Vücudumuz, en savunmasız kısımlarımızı koruyacak biçimde yapılmıştır.
Было темно, а я пыталась найти уборную.
Karanlıktı ve banyoyu bulmaya çalıştım.
Он подумает, что улизнула среди ночи.
Gece yarısı sıvıştığımı düşünecektir.
Она не сделала этого с последним парнем.
Son getirdiği erkek için öyle bir şey yapmamıştı.
В смысле, мы просто... Мы не... Мы едва знакомы.
Aslında biz yeni tanıştık ama hemen yakınlaştık.
Я целилась в стену.
Duvara nişan almıştım.
Я разозлилась.
Sadece çok kızmıştım.
И Карев сегодня был её наставником.
Bugün çalıştığı uzman doktor Karev'di.
- Где вы были? Сработали сигнализации на 5 и 6 этажах, около восточного служебного лифта.
Beş ve altıncı katlardaki servis asansörleri yanındaki yangın alarmları çalıştı.
Не могу, моя нога застряла.
Bacağım sıkıştı.
Как-то он бросился в горящий автобус, чтобы спасти детей.
Bir çocuğu kurtarmak için yanan otobüse atlamıştı.
Значит, мы застряли?
Sıkıştık mı?
- Я застрял в церкви.
Kilisede sıkıştım.
Я никогда не была так счастлива.
Hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
Неважно, что там... Оно сводит тебя с ума.
Dışarıdaki her neyse kafanı karıştırıyor.
И я все еще та девочка, и в то же время нет, ведь я встретила тебя.
Ve ben hala o kızım,... ancak aynı zamanda değilim, çünkü seninle tanıştım.
Я думала в этой палате Брайан Хант.
Bryan Hunt'un odası sanmıştım.
Кажется, я здесь застрял.
Sanırım burada sıkıştım.
Знаешь, когда мы встретились...
Biliyorsun, tanıştığımızda...
Когда мы встретились, я была слабой.
Tanıştığımızda, ben zayıftım.
Когда мы встретились, я был нужен тебе.
Tanıştığımızda, bana ihtiyacın vardı.
Я встретила его, и поэтому уехала.
Bryan ile tanıştım,... ve bu yüzden gittim.
Своего имени. Я видел его после того, как ты ушла.
Sen gittikten sonra onunla tanıştım.
Он пытался убить меня.
Beni öldürmeye çalıştı.
О том, что никогда не держал парня за руку.
Ben hiçbir erkeğin elini tutmamıştım.
Чётки вокруг её запястий и щиколоток.
Kolları ve bacakları tespihle bağlanmıştı.
Ж :
Joe kızmıştı.
Приятно познакомиться.
Tanıştığımıza sevindim.
М : Соловей - дает жару?
Evet Nightingale işleri kızıştırıyor değil mi?
Она начала терять красоту, и ты сменил ее на кого-то поярче.
O, parıltısını kaybetmeye başladı ve sen onu biraz parlatmaya çalıştın.
М : И был немного разочарован, что ты забыл о юридической степени, которую я кстати оплатил...
Evet, avukatlık dereceni bir kenara bırakınca hayal kırıklığına uğramıştım.
Два года под прикрытием, думаю, ты справишься.
İki yıl gizli çalıştın, sanırım baş edebilirsin.