Алиби translate Turkish
2,538 parallel translation
Итак, согласно работнику лаборатории, который брал у Хэйли кровь, она буквально "пышила" здоровьем, но насколько мы знаем, алиби Рэя МакКиббена уже проверили.
Haley'nin kanını alan laboratuar teknisyenine göre turp gibi sağlıklıymış. Ama Ray McKibben'in mazeretinin doğru olduğunu biliyoruz.
Я думаю самое время вернуться к твоей первой подозреваемой с неубедительным алиби, к Миссис Гейл.
Bence orijinal şüphelimize odaklanmanın zamanı geldi. Mazeretinin uydurma olduğu belli olan Bayan Gale'e.
А ты подтвердил фальшивое алиби Крамера.
Seni de Kramer için sahte bir mazeret olarak kullandılar.
У них у всех было алиби.
- Hepsinin mazereti var.
У них точно есть алиби, судя по отметкам времени.
Zaman damgasına göre mazeretleri olduğu aşikâr.
- У Кидмана алиби.
- Kidman'ın bir mazereti var.
У Кидмана алиби.
Kidman'ın bir mazereti var.
Я не хочу больше слышать о его алиби.
Artık onun mazeretini duymak istemiyorum.
- Но у него есть алиби.
- Mazereti vardı.
Алиби Сьюзан Лодебак железное.
Susan Lauderbach'ın mazereti geçerli gibi görünüyor.
Прежде всего, у Саполи нет алиби.
Şey, birincisi, Sapoli'nin bir mazereti yok.
У Сэла были финансовые трудности, у него нет алиби и в случае поджога это всегда делает хозяин.
Yangın sırasında başka bir yerde olduğunu kanıtlayamıyor. Kundaklama vakalarında suçlu hep yerin sahibi çıkar. - Sorun nedir, efendim?
Давайте свяжемся с прокуратурой и начнем получать алиби.
Savcılık ofisine dönelim hadi. ve gerekçelerimizi toplayalım.
Как только ты выпрыгнешь за борт, я выпущу Викторию за дверь, чтоб лишить её алиби.
Güverteden atladığında Victoria'nın kapısını açacağım, böylece şahidi olmayacak.
Затем наконец-то, с её средствами, мотивами, следами пороха на её браслете и без алиби, Виктория Грейсон будет арестована за мое убийство.
Sonra sonunda yöntemleri, cinayet sebebi, bileziğindeki barut kalıntıları ve şahidi olmamasıyla birlikte Victoria Grayson cinayetimden ötürü tutuklanacak.
Ваши записи не являются алиби.
Notların bir mazeret değil.
Ее алиби оставляет желать лучшего, разве нет?
Mazereti yemek getirip, bulmak mı yani?
И у нее было алиби на время убийства.
Ve cinayet anı hakkında Onun bir tanığı var.
У меня есть алиби.
Mazeretim var!
У вас есть алиби?
Aksini kanıtlayacak biri var mı?
Нет алиби, зафиксированные факты насилия И его государственный защитник еще совсем юнец.
Şahidi yok, şiddet geçmişi ve avukatı hâlâ altını bağlıyor.
И, когда, его в конце концов схватили, у него было идеальное алиби.
Tam sonunda onu cezalandıracakları zaman, mükkemmel bir mazereti vardı.
Однако у меня прочное алиби, а его нашли на полу рядом с телом Бонни.
Demem o ki, birimizin şüphe götürmez tanığı var. Diğerinin ise Bonnie'nin yanında baygın hâlde bulunması var.
А что у тебя за алиби?
Senin şüphe götürmez tanığın kim?
Но у нее прочное алиби.
Ama tanığı sağlam. Bilemiyorum.
А затем приехал в клуб, обеспечив себе надежное алиби.
09'lular kulübüne gitti. Orada göz önünde olarak tanık edindi.
— Однажды я опроверг алиби, демонстрируя тяжесть сгиба...
- Aynı bu şekilde bir katlamayla bir bahaneyi çürütmüştüm.
И масса времени, чтобы обеспечить себе алиби.
Başka yerde olduğunu kanıtlaman için bolca zamanın olur.
У Дариуса алиби.
Darius'un suç mahallinde olmadığına dair Bir mazereti var.
Алиби Дариуса подтвердилось?
Darius'un söyledikleri doğru mu?
Они не продумали своё алиби.
Bahanelerinin üzerinde pek düşünmemişlerdi.
У него железобетонное алиби.
Çok sağlam bir bahane buldu.
Я бы сказал, что неопровержимое алиби на время, когда как тебя, так и Петтифера ра
Hem Pettifer'ın hem senin olayında sağlam şahidi varsa şovdan biraz fazlasıdır.
Джейкс подвтердил алиби Осси Ллойда.
Jakes Ossie Lloyd'a bir şahit bulmuş. Onu söylemeye gelmiştim.
Отрицает, что был знаком с жертвами, но предоставить убедительного алиби на время их смерти не может.
Kurbanları tanıdığını inkâr ediyor ama şahidi yok.
Алиби Хаггинса подтвердит жена.
Huggin karısını şahit olarak gösterdi.
У него нет алиби на время ее убийства.
- Ya Bayan Shears? - Öldürüldüğü sabah için şahidi yok.
Он знает начальника полиции, большинство судей и он поможет нам усилить алиби.
Emniyet müdürünü, çoğu hakimi tanıyor. Suç anında başka yerde olduğunuz kanıtlarını da güçlendirecek.
— Твоё алиби?
Senin gerekçen nedir?
Твой партнер от тебя уходит, ты нанимаешь киллера, чтобы убить его, когда у тебя будет идеальное алиби.
Ortağın ayrıldı, onu öldürmesi için bir tetikçi kiraladın yardım derneğine katılarak kendine mükemmel bir mazeret yarattın.
Потому что у тебя нет ни алиби, ни свидетеля, доказывающего обратное.
Çünkü suçun işlediğin anda başka bir yerde olduğunu kanıtlayacak bir tanığın yok.
Я проверю ваше алиби.
Mazereti kontrol edeceğim.
Так мать была в Санта-Барбаре, создавая алиби?
Annenin Santa Barbara'da olması yeterli bir mazeret mi?
Прости. Но нам нужно опровергнуть алиби шефа.
Üzgünüm ama aşçının görgü tanığını tutuklamak zorundayız.
Алиби любителя ведер подтвердилось.
Busta'nın bahanesi tutuyor.
И если тебе нужно алиби, Я был на встрече в Торговой палате. Что насчет Дэвида Риджеса?
Eğer tanık gerekiyorsa, Ticaret Odası toplantısındaydım.
Я бы сказал, у Дэвида алиби еще лучше, учитывая то, что он мертв.
Ya David Ridges? E, ölmüş olduğuna göre onun benden çok daha iyi bir tanığı var.
Ты только что обеспечил ему алиби, так что...
Sen de ona tanıklık ettiğine göre...
Нужно поддерживать алиби.
- Yalana bağlı kalmak lazım.
Сперва, мне нужно было алиби.
Öncelikle baska yerde oldugumu kanitlamam gerekiyordu.
- И у тебя не будет алиби.
- Böylece tanığın olmayacaktı.