Вы едите translate Turkish
439 parallel translation
Вы едите в Нью-Йорк с миссис Ван Хоппер или вы едите со мной домой, в Мандели. Вам нужен секретарь или что-то вроде того?
Bayan Van Hopper'la Amerika'ya mı gideceksin yoksa benimle eve, Manderley'e mi geleceksin?
Вы едите в город? Да, я еду в агентство, подыскиваю другую работу.
Yeni iş aramak için Ajans'a gidiyorum!
Откуда вы едите?
Ne taraftan geliyorsunuz?
Или вы едите только кровяную колбасу с опилками и пьете воду из-под крана?
Sadece talaş sosis ve musluk suyu ile besleniyorsunuz.
А вы едите или гуляете, или беседуете?
Ama yiyor, yürüyor ve konuşuyorsun değil mi?
Вы, вы едите, как птица.
Bir.. bir kuş gibi yiyorsun.
- Куда вы едите?
- Nereye gidiyorsun?
Я думаю, не нужно говорить, пока вы едите.
Sanırım sen yemek yerken bunları anlatmak hoş değil.
О, вы едите.
Yemek mi yiyordunuz?
Вы едите его спагетти, я вижу.
Siz de Tommasi makarnalarından yiyorsunuz.
Я думала : вы едите дома.
Evde yiyeceğinizi sanıyordum.
- Да. Когда вы едите ничи, вы пробудете на вкус историю.
Knichi yerken tarihten bir yudum alıyorsun.
Мне говорили, вы едите совсем не то.
Tek yediğiniz bu değilmiş.
Лиз вы едите с ними.
Liz, sen de git.
Куда вы едите?
Nereye gidiyorsun?
Вы едите со мной?
Benimle geliyor musunuz?
Куда вы едите?
Nereye gidiyorsunuz?
- Так вы едите без меня?
- Kebabı bensiz yersiniz ha?
Что вы едите?
Ne yiyorsun?
Почему вы едите людей?
Neden insanları yiyorsunuz?
Хотя я считаю, что вы едите не достаточно.
En çok bunu seviyorsun ama yeterince yemiyorsun.
- Что Вы едите, Гастингс?
Yediğin nedir, Hastings?
Вы ничего не едите.
Yemiyorsunuz.
Что за спешка, судья? Вы никуда не едите.
Durun bakalim!
- Разве Вы не едите с нами?
- Bizimle gelmiyor musunuz?
– Вы же коп, едите с арестом.
Tutuklama yapacak bir polissin.
- Вы обычно едите один?
- Genelde yalnız mı yersiniz?
А Вы когда-нибудь едите стейки и мороженое?
Hiç biftek ya da dondurma yedin mi?
Вы не едите.
- Siz yemiyor musunuz? - Çok az yerim.
А Вы - не едите?
Siz gitmiyor musunuz?
Вы все едите слишком много!
Amma da çok yiyorsunuz!
Терлесс, а вы домой не едите?
Törless, eve gitmiyor musun?
Миссис Бэнкс, вы не едите.
Bayan Banks, yemiyorsunuz.
Вы уже едите?
Yemek başladı mı?
И вы каждый раз так много едите?
Her seferinde bu kadar çok mu yiyorsunuz?
Вы пьёте кровь мою, едите плоть мою вы.
Bu içtiğiniz kanım Bu yediğiniz bedenim
Вы не едите.
Yemek yemiyorsunuz çünkü.
Да, да. Но вы не едите.
- Evet ama şimdi sırası değil, yemeğini ye!
Вы одеваетесь так, как в ящике, едите так, как в ящике, растите детей как в ящике, и даже думаете как этот ящик.
Ekrandakiler gibi giyiniyorsunuz, ekrandakiler ne yerse onu yiyorsunuz çocuklarınızı ona göre yetiştiriyorsunuz, ekrandakiler gibi düşünüyorsunuz.
Вы не едите овощи? Мы предпочитаем мясо.
Biz eti tercih ediyoruz.
Вы едите то же, что и мы.
Biz ne yiyorsak onu yiyorsunuz.
Вы что, едите?
Pislikler!
- Вы едите?
- Yukarı mı çıkıyorsunuz?
- Почему вы не едите?
- Ne o, yemek yemiyor musun?
Но вы мало едите и много работаете, и при этом пьете много вина.
Tavşanlar ve karahindibalar... Bunlar bir işçinin yemeği olamaz. Çok şarap içtiğinizi de unutmamak gerek.
Если вы все еще валяетесь на диване и едите пончики, бросайте это и вставайте!
Eğer oturmuş çorek yiyorsanız onu bırakın ve kalkın.
Думал вы, парни только пончики едите.
Sizin gibi polisler hep bu kremalı pasta yiyorlar.
Вы что, целый день едите рыбу?
Japon işgali boyunca hapse girip çıktım.
- Вы все едите?
Gidiyor musun?
- До куда едешь? - А вы до куда едите?
- Siz nereye?
Но вы же едите рыбу! Коров - нет, а рыбу едите!
Ama danalar gelene kadar balık yiyordun.