English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Д ] / Далекие

Далекие translate Turkish

111 parallel translation
Господин Састен, вы пообещали мне Китай, Индию, далекие острова, удивительные и волшебные растения.
Bana Çin ve Tibet'i vaad etmiştiniz, Bay Sosthène. Ayrıca büyüleyiği güzellikte çiçeklerle dolu olan Sunda Adalarını.
Далекие детали ландшафта, едва различимые на восходе, к ночи он будет уже изучать и анализировать.
Güneş'in doğuşunda zar zor belli olan bir özellik Güneş'in batışıyla koklanıyor ve tadılıyor olabilirdi.
Двухмерные созвездия - всего лишь проекция звёзд, разбросанных в трех измерениях, одни близкие и более тусклые, другие яркие, но далекие.
İki boyutlu takımyıldızları yayılmış yıldızların bize yansıyan görüntüsüdür. Bazıları sönük ve yakında bazısı ise uzak ve parlak.
Аристарх играл со смелой идеей, что звезды - это далекие солнца.
Aristarchus yıldızların birer Güneş olduğu fikrini çok çabuk kavramıştı.
Корабль воображения несет нас в самые далекие края.
Hayali gemimiz bizleri en bakir uçlara götürüyor.
Если красное смещение было вызвано эффектом Доплера, значит, далекие галактики разлетаются от нас.
Eğer bu kırmızılık Doppler etkisinden ise uzak galaksiler bizden ters yöne gidiyor olmalıydı.
Радиотелескопы способны обнаружить далекие квазары за миллиарды световых лет от нас, которые удаляются от нас вместе с пространством.
Radyo teleskopları milyarlarca ışıkyılı uzaklıkta uzayla genişleyen kuasarları saptayabiliyor.
Несет меня лиса в далекие леса.
"Yardım edin... tilki beni ormanın derinliklerine götürüyor."
Если наши далекие потомки решили бы закодировать своё знание о жизни в сообщении из магния
Eğer yakın atalarımız bildikleri yaşamı bir magnezyum, ya da Bor,
События теперь слишком далекие.
Olaylar çok geride kaldı.
И только каждый раз, когда я открою бутылку хорошего Бордо, будут просыпаться далекие, тошнотворные воспоминания о сумасшедшей, которая пыталась меня убить, только потому что я поддался и позволил ей поцеловть меня в щеку.
Tüm bu yaşananlardan geriye kalan ise sadece, her Bordeaux şarabı açışımda hatırlayacağım uzak ve tatsız bir anı olacak. Bir yanlış anlama sonucu beni yanağımdan öpmesine izin verdiğim için beni öldürmeye çalışan bir çetin cevizin anısı.
Все что он делал, он делал на пределе, проверяя на прочность далекие материи, и затем возвращался.
Yani yaptığı şey uç noktalardaki her şeyi deneyip geri dönmekti.
Ты знаешь, как выглядят очень далекие предметы?
Bilirsin bazen birşeyler çok uzakta görünür ya...
" Моя маленькая изгнанная птичка, горюющая на чужбине, далекие земли счастливы твоим присутствием, а я по тебе тоскую.
Minik sürgün kuş... Ve de mutsuz... Yabancı topraklar mutludur varlığından...
Мы читали те же каталоги и представляли. Как спасем девочек из заточения и убежим с ними в далекие страны. Как мы будем обнимать их за хрупкие плечи, и срывать для них кокосы.
Biz de aynı katalogları sipariş ettik ve sayfaları çevirerek kızlarla tozlu geçitlerde dolaştık ara sıra durarak sırt çantalarına yardım edip ellerimizi onların sıcak, nemli omuzlarına koyarak papaya renkli günbatımlarına dalarak gezdik.
Бежишь по коридору, тебя манят вперед далекие голоса.
Çünkü sen koşuyorsun bir geçitte koşuyorsun, uzaktan gelen bir sese doğru çekiliyorsun.
Что за голоса? Ты сказал "тебя манят вперед далекие голоса".
Sesler ne sesi? "Uzaktan gelen bir sese doğru çekiliyorsun" dedin.
Тебя манят вперед далекие голоса. Голоса S1W, взятых в плен их предателем.
Şey, tamam o zaman, uzaktan gelen seslere doğru çekiliyorsun... içlerindeki hain yüzünden S1W'un... hapsedildiği yerden gelen seslere.
Ты бежишь. Бежишь по коридору, тебя манят вперед далекие голоса.
Çünkü koşuyorsun... bir geçitte koşuyorsun, uzaktan gelen bir sese doğru çekiliyorsun.
посадить людей на корабли, честных работяг, пусть плывут в далекие страны и налаживают торговлю, изучают науки, растят новые злаки.
Dürüst ve çalışkan insanlarla. Onları yeni topraklara göndereceğiz. Yeni bilimleri öğrenecekler.
Еще труднее было понять, как поступить с самим Парменионом и его 20 тысячами солдат, охранявшими наши далекие обозы.
Ama Parmenion ve ikmal hattımızı koruyan 20,000 kişilik birliğine ne yapıIması gerektiği, çok daha nazik bir konu idi.
Я привел вас в такие далекие края, о которых мой отец и мечтать не мог!
Kendi babamı da, sizin babalarınızı da arkada bıraktım!
Слишком далекие! Так отправляйтесь домой! А я положусь на варваров, ибо они храбры!
Devam edin, herşeyi sadece cesur oldukları için bu barbarlara bırakın!
В те далекие годы казалось, что Бобби Дэрин и Сандра Ди были самой обсуждаемой парой на планете.
O günlerde Bobby Darin ve Sandra Dee neredeyse... -... dünyanın en çok konuşulan çiftleriydi. - Burnu tıpkı sana benziyor.
Ты не находишь странным, что каждое лето когда ты был ребенком, она брала тебя в путешествие в далекие уголки земного шара?
Sen küçükken her yaz dünyanın dört bucağına gezmeye götürmesini hiç tuhaf bulduğun oldu mu?
- Далекие страны... - Я собираю их лет с семи.
- Altı yaşımdan beri biriktiriyorum.
Сейчас мы можем опережать, но это перекроет все, и у мистера Кента останутся лишь далекие воспоминания о дне выборов
Şimdi önde olabiliriz, ama bu kadar reklam ile Bay Kent seçim günü eski bir hatıra olacak.
Это самые далекие места нашей планеты.
Bu gezegenimizin son sınırı.
Эта будка, которая переносит меня в далекие места.
Bu küçük kulübe, beni çok uzak yerlere götürüyor.
Ну знаешь, НЛО, пришельцы, далекие галактики.
- Bilirsin işte, çok uzaklardaki galaksilerden gelen UFO'lar, uzaylılar gibi.
На обширных просторах межзвездной пустоты далекие звезды держатся вместе, неумолимой хваткой гравитации.
Bir baştan diğer başa yıldızlar arasındaki uzaklık son derece ıssız, uzak yıldızlar arasındaki bu inatçı çekim kuvveti.
Полученное с помощью космического телескопа Хаббл, оно показывает, как широка и глубока Вселенная, и что эти далекие просторы не назовешь пустыми.
Hubble uzay teleskopu kullanılarak yapıldı, bu bize evrenin gerçekte ne kadar uzak ve geniş olduğunu gösterecek ve uzayın bazı yerlerinin ne kadar önemli ama boş olduğunu.
Давным-давно вещество и энергия, которые должны были образовать далекие галактики, были недалеко друг от друга.
Uzun zaman önce, madde ve enerji bütün yabancı galaksileri oluşturacak... Fazla uzak değil.
Так что это хорошая модель для наблюдения Хаббла, что в заданное время более далекие галактики движутся быстрее ближних.
Yani bu, bana göre, güzel bir model Hubble'ın gözlem sonucu için yeterli zamanı verirsen, galaksiler birbirinden daha da fazla uzaklaşır. Yakındaki galaksilerden daha hızlı.
в этой части - "Далекие планеты".
Pluto'yu öldüren adam olayı anlatıyor..
В те далекие времена они были чистыми.
Modern zamanlardan önce, o saydıkların hala bozulmamıştı.
Мы едем в далёкие края, туда, где больше солнца.
Güneye doğru. Belki Yunan Adaları'na.
Давным-давно, ещё до того, как мы поняли, что звёзды - это далёкие солнца, нам казалось, они составляют фигуры в небе.
Çok öncesinde, yıldızların uzak güneşler olduğunu bilmezken, yıldızları bir resimmiş gibi izlerdik.
Звёзды, говорилось в ней, - это солнца, но очень далёкие.
Yıldızların bize çok uzak olan güneşler olduğunu söylüyordu.
Я думаю волки ушли куда-то в дикие и далёкие места, хотя точно не знаю, ведь я повернулся и не смотрел им вслед.
Gittikleri yeri bilmesem de, kurtların uzaklarda vahşi bir yerde yeni bir başlangıç yaptıklarına inanıyordum. Çünkü peşlerini bırakıp, gidişlerini izlememiştim.
"Гол уплыл в далёкие края, Дельфины проиграли Суперкубок".
"Top kalenin uzaklarına gitti. Yunuslar kaybetti."
Далёкие предметы кажутся ближе, а близкие - дальше.
Uzaktakiler büyük, yakındakilerse böyle küçük görünür hepsi bu.
Ибо всё, что мы говорим, есть лишь далёкие воспоминания интуиции.... "
Tek dediğimiz sezgilerin uzak anısı... "
И за ними далёкие зелёные холмы под восходящим солнцем.
Seri söken şafağın altında uzak yeşil bir diyar.
Так и мы поколение за поколением изучали далёкие страны.
Biz de gelen bu ülkeleri araştırıyorduk.
Ты отвозил меня в самые далёкие уголки галактики, показывал сверхновые звёзды, межгалактические сражения, а потом бросил меня на Земле.
Beni Galaksinin en uzak noktalarına götürdün ve bana süpernovaları, galaksiler arası savaşları gösterdin. Sonra da beni Dünya'ya attın.
Для продолжения рода морские птицы по всему миру выбираюттакие же далёкие острова.
Deniz kuşları yavrularını büyütmek için böyle ücra, ıssız adalar arar.
- И куда уезжает? В далекие места.
Türlü türlü yere.
Как все далекие планеты,
Diğer dış gezegenler gibi,
эти далекие миры.
Bu uzak yabancı dünyalara hayat vermemize yardım edebilir.
И она решила попутешествовать, в далёкие - далёкие земли.
Çok uzak diyarlara doğru bir yolculuğa çıkmaya karar vermiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]