Даю translate Turkish

Даю тебе свое слово.

Sana söz verdim.

Голову даю на отсечение, что ты принесешь вермут.

Kesinlikle vermut getireceksin.

Смотри, я прям не знаю, даю сама себе пять, или хлопаю младенца по попе.

Şuna bak kendi kendime mi beşlik çakıyorum yoksa bir bebeğin kıçını mı tokatlıyorum bilmiyorum.

Я всем симпатичным дамочкам даю гуакамоле.

Ben tüm güzel hanımlara bedava guacamole veriyorum.

Даю нам час.

Bize bir saat veriyorum.

— Я даю тебе... — Десять секунд...

- Sana ruhumu veriyorum.

Вот почему я даю это тебе и только тебе.

Bu nedenle bunu sadece ve sadece sana veriyorum.

Даю тебе слово, Ник.

Söz veriyorum Nik.

- Даю подсказку - у меня!

- İşte ipucu, benim.

Я даю тебе зацепки, а ты пишешь статью под моим именем.

Ben sana bilgi veriyorum sen de benim adıma... -... makale yazıyorsun.

Даю вам 20, отсчёт пошёл.

Yirmi dakika veriyorum, süre başladı.

Даю слово, если ты это сделаешь, я больше никогда тебе не позвоню.

Yemin ediyorum, dediğimi yaparsan seni bir daha asla aramayacağım.

Даю тебе свое слово.

Sana söz veriyorum.

Просто не даю ситуации усложняться.

İşlerin karışmasına izin vermem.

Принимая во внимания множественные заявления об ошибках в первоначальном вскрытии, я принимаю ходатайство и даю разрешение на немедленную эксгумацию тела мисс Стенгард.

Orjinal otopside yapılan hatalara ilişkin gelen çeşitli suçlamalardan yola çıkarak, Bayan Stangard'ın cesedinin ivedilikle mezarından çıkartılmasını emrediyorum.

Я даю разрешение на немедленную эксгумацию тела мисс Стэнгард. Новый эксперт проведет полное повторное вскрытие.

Bayan Stangard'ın cesedinin dâhili ve haricî ikinci bir tam otopsi için ivedililikle mezardan çıkartılmasını istiyorum.

Не знаю, в курсе ли ты, но Сильвии даю поручения я, и... И я в четырех комитетах в Айванхо, и в родительской программе в "J"...

Bilmem farkında mısın, bilmiyorum ama Sylvia'yayı idare ediyorum, ve, ah Ivanhoe'de dört komitem var...

Вот поэтому я не даю пациентам свой номер.

İşte bu yüzden hastalarıma telefon numaramı vermiyorum.

Я даю им порядок и процветание, а им нужен лишь хаос.

Onlara düzen ve refah getirdim. Onların ise tek istediği kaos.

Если он снова вляпается, даю слово, я не при чём!

Yemin ederim, bu sefer geride kalırsa bu benim suçum olmayacak!

Я даю тебе шанс, Сэм.

Sana bir şans veriyorum Sam.

Я даю вам разрешение на свой голос, как за ваш.

Oy kullanma hakkımı sana veriyorum.

Я даю тебе слово.

Ve ben sana söz veriyorum.

Даю тебе слово, поняла?

Söz veriyorum, tamam mı?

- Да, я даю, Сэм. Я знаю, что случилось.

Ne olduğunu biliyorum.

Я даю вам... мой номер телефона.

Sana numaramı veriyorum. - Neden?

Ты даешь мне топливо, я даю тебе что-нибудь взамен.

Doldurmama izin ver, ben de seni bilgilendireyim.

Даю слово.

Söz veriyorum.

Даю тебе 10 штук сверху, Док.

Sana ekstradan $ 10 bin veriyorum, Doktor.

Я даю ей золото, чтобы она держала его в бездне, что зовется ртом.

Ona, ağız olarak adlandırdığı manastırda saklaması için altın verdim.

Богомол, которого я тебе даю, был одним из 300 личинок, малышей... такого размера.

Size verdiğim bu peygamber devesi bir zamanlar, şu büyüklükteki üç yüz bebek larvasından birisiydi.

Нет, я даю тебе расчёты, ты же проводишь эксперименты.

Hayır, seni matematiğe aldım, sen deneyler hakkında düşün.

Я даю им выборы.

Onlara seçim veriyorum.

Даю вам слово.

Bu konuda size söz veriyorum.

Я даю тебе шанс изменить что-то, а не написать об этом.

Sadece yazmak yerine, bir şey yapabilme şansı veriyorum sana.

Даю тебе слово.

Söz veriyorum.

Даю вам слово.

Yemin ediyorum.

Если бы Теа встречалась с кем-то, зуб даю, я бы узнал последний.

Thea başka biriyle olsa, bunu öğrenecek son kişi ben olurdum galiba.

Я даю тебе возможность с достоинством принять заслуженную благодарность.

Hak edilmiş bir teşekkürü incelikle kabul etmen için sana bir fırsat veriyorum.

Я обещаю вам, даю слово, вы никогда его больше не увидите.

Ve size gönülden and içiyorum ki bir daha onu görmeyeceksiniz.

Я не даю ему утратить связь с этой частью его личности.

Ona bu yönde yardımcı oluyorum.

- Даю слово.

Söz veriyorum.

Ты закрываешь глаза на это, а я даю тебе 5 штук.

Sen görmezden gelirsin, ben de sana beş bin veririm.

- Ага, даю, даю, это свершилось.

- Evet, geliyorum, Geliyorum, oluyor.

Я даю тебе слово.

Söz veriyorum.

Я не даю обещаний, Джон.

Söz veremem John. Yapmam gereken başka işler var.

И теперь, когда она нарушает их, я даю ей знать.

Şimdi, bu şartları ihlal ettiğinde ona söylüyorum.

Мы будем искать пропавших детей везде, даю слово, но не раньше, чем мы обезопасим наш лагерь.

Kayıp çocukları köşe bucak arayacağız, sözüm söz ama bu kampı sağlama almadan olmaz.

Ты вспоминаешь что-нибудь полезное, и я даю тебе этот конверт в обмен на одну из этих прелестных сумок.

Sen işe yarar bir şeyler hatırlayacaksın ben de sana bu zarfı vereceğim. Bu harika çantalardan birinin karşılığı olarak.

Зуб даю, вы смогли бы это выговорить, если б это была вазэктомия. Тао.

- Eminim vazektomi olsa söyleyebilirdiniz.

Я вам даю слово.

Merak etmeyin.