Прыгаю translate Turkish
169 parallel translation
Ещё немного. Прыгаю.
Biraz daha.
Проблема в том, что после выпуска "Кавалера-дуэлянта" никто не придет посмотреть, как я прыгаю из здания Woolworth в мокрый ковер.
Tek sorun, Düellocu Şövalye'den sonra Woolworth Binasından ıslak bir paçavranın içine atlasam gene de kimse görmeye gelmez
Я не прыгаю, а танцую.
Zıplama olarak adlandırmam, dans ediyordum.
Я связываю её, прыгаю в машину и несусь в Нэи, чтобы предупредить вас с Рэми.
Onu bir güzel bağladım ve olası bir felaketi önlemek için kadının arabasıyla Neuilly'ye hareket ettim.
- Я прыгаю, все.
- Gördüm, tamam, şimdi!
Прыгаю!
Atlıyorum!
Ладно, но знаешь, я плохо прыгаю через заборы, так скажи, где ты живёшь?
Tamam, ama ben çitlerden atlayamam. Nerede yaşıyorsun?
Я прыгаю!
Atlıyorum!
- Я прыгаю!
- Atlıyorum!
Я прыгаю, давай!
Ben atlıyorum!
Прыгаю в "додж" и убираюсь оттуда. Боже мой.
Ve çeker giderim, evet.
Джесс, когда ты в последний раз видела как я прыгаю.
20? En son beni ne zaman atlarken izledin?
- Я прыгаю? - Прыгаешь с самолета?
- Ben de atlıyorum, değil mi?
Ты уж извини, что я не прыгаю от радости.
Neyse, zevkten zıplamadığım için kusura bakma.
Смотри, как я прыгаю.
Benim adım Goril.
- Я не прыгаю в кровать кпервой встречной.
Öyle her kadının yatağına atlamam, bilesin.
Я прыгаю сквозь огонь.
Alevden mi atlayacağım?
Ты прыгаешь, я прыгаю, помнишь?
Atlarsan ben de atlarım, hatırladın mı?
Ты прыгаешь, я прыгаю, так ведь?
Çok aptalsın Rose. Bunu neden yaptın?
Я прыгаю.
- Sen deli misin?
Глаз тигра! Здорово. Я прыгаю.
Farenin gözleri değil, boğanın gözleri değil, kaplanın gözleriydi.
Когда мне грустно, я иногда прыгаю.
Ben de üzgün olduğumda bazen hoplaya zıplaya yürürüm.
Если не я прыгаю, то Вы.
Ben atlamazsam, sen atlarsın.
- И прыгаю. И наклоняюсь.
- Atladım ve eğildim.
И, надеюсь, ты простишь меня за то, что я не прыгаю от радости, увидев, как ты намазал волосы бриолином.
Bu yüzden baş tereyağı yuvarlayıcısı oldun diye sevinçten hoplayıp zıplamadığım için beni affet.
Итак, самолёт получил толчок, и внезапно пилот включает мне зелёный сигнал, и я прыгаю в никуда.
Uçak isabet almaya başladığında ve birdenbire pilot bana yeşil ışığı yaktığında, kapıdan fırladım.
А потом я настигаю его, и прыгаю на него... толкаю его в задницу, и валю на землю.
Yakaladığımda, üstüne atlıyorum. Kıçına bir darbeyle, iki seksen uzanıyor.
Мне часто снится, что я прыгаю в самолет и лечу в Париж.
Bir uçağa atlayıp Paris'e gitme hayalim var.
- Я не прыгаю на капоты.
- Arabanın kaputuna atlamayacağım.
Вот это, Катерина, хотел бы я увидеть в сценарии, который напишут такие же люди, как я. Но все хотят видеть, как я бегаю, прыгаю и стреляю. Неужели им так не хочется снимать, как я поцелую женщину своей же расы, а хочется застрелить меня, если я поцелую белую.
Şimdi, bu, Catherine... sinema sayfaları için bir sorudur... bana çok az benzeyen çocuklar tarafından yazılmıştır... ama koşup zıplamamı ve ateş etmemi istiyorlar... ama kendi rengimden bir kadını öpmem kimsenin umrunda değil... ve beni onların renginden bir kadını öperken görürlerse vururlar.
Вот я прыгаю и лечу.
Şimdi atLıyorum... vE uçuyorum...
Услышь мой лай и вой, я догоняю тебя, прыгаю перед тобой...
Köpek ulumasını duy! senin etrafında sıçrayarak yakalıyorum.
- Я бросаю гранату и прыгаю в зиндан.
Bombayı atıyor ve sonra çukura atlıyorum.
Я прыгаю из одного измерения в другое.
O boyut senin bu boyut benim gezip duruyorum.
- Я буквально прыгаю от радости.
- Mutluluktan zıplıyorum.
Я прыгаю первым и приземляюсь на южной стороне крыши, спускаюсь по канату на 14 этажей и прорезаю здесь оконное стекло.
İlk ben atlayıp damın güney kısmına ineceğim... 14 kat inip şuradaki pencerenin camını keseceğim.
- Я прыгаю!
- Zıplıyorum.
Прыгаю! Прыгаю!
Zıplıyorum.
Тебе хорошо известно, я уже давно не прыгаю на студенток.
Beni rahat bırak. Böyle şeyler uzun zaman önce idi
Ну я прыгаю.
Ben giriyorum.
- Все, тихо! Я прыгаю, ты - за мной, понял?
Peşimden atla, anladın mı?
Я хочу сказать : убери велик и лови меня, я прыгаю.
Hayır, düşüşümü yumuşatmak için üstüne atlamam lazım diyorum.
Я прыгаю!
Atlıyorum.
Я прыгаю. - ( Джош ) Люблю такое. - ( Дениел ) просто, как Джош и в жизни, вообще-то.
Geri kalan ıvır zıvırla.
Не нюхаю цветы, не прыгаю с парашютом или не посещаю Госпожу Спанксалот...
Neden çiçekleri koklamıyorum, ya da Bayan Spanksalot'la flört etmiyorum mu?
Я, правда, прыгаю!
Ben yalancı değilim.
Нет, я прыгаю.
Aslında tüm dünyada müsabakalara girdim.
Пусти меня, я прыгаю.
Lanet olsun! Gidiyorum!
* Я прыгаю за угол, плашмя, как блин *
# # Krep gibi yamyası olup köşeden sıyrılıyorum # #
Завтра я прыгаю с парашютом, Боб!
Sorunuza cevap olarak, Yarın "BASE-jumping" e gidiyorum, Bob.
Я прыгаю.
Onu yakalamalıyım!