English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Т ] / Терпеть

Терпеть translate Turkish

2,972 parallel translation
Долго ты ещё собираешься это терпеть?
Böyle devam etmesine ne kadar izin vereceksin?
Я не мог больше этого терпеть.
Daha fazla dayanamadım.
С чего вдруг я должен терпеть это?
Neden buna katlanmalıyım?
Я больше не могу терпеть.
Artık katlanamıyorum.
Терпеть не могу!
Ondan nefret ediyorum!
Все знают, что ты это терпеть не можешь.
Herkes bu tarz şeylerden nefret ettiğini bilir.
Ты терпеть не можешь это делать на глазах у людей.
Herkesin içinde hızlı dans etmekten nefret edersin.
а боль мне терпеть.
Sizin aranızda kaldım, olan bana oldu. Isırıldım.
До этого момента я готов был терпеть.
Ş ž imdiye kadar içimde tutuyordum.
что я ее терпеть не могу?
O tarz şeyleri sevmediğimi bilmiyor musun?
только я терпеть не могу горькую зубную пасту.
Hey, nane gibi kokan diş macunlarından nefret ederim.
Терпеть не могу такое.
Hep bundan nefret etmişimdir.
Да, да, я могу терпеть побои весь день, приятель.
Evet, bütün gün dövülmeye hazırım koçum.
Возможно, ему приходилось терпеть плохое обращение или насилие.
Muhtemel çarpma veya darbe olabileceğini de söylüyor.
Тогда он начинает исполнять свой маленький танец, и я больше не в силах это терпеть, отгоняю его разбрызгивателями на лужайке!
Ufak ufak dans ederken, artık dayanamadığımdan onu fıskiyeyle devirdim!
нет, ведь вашим пациентам, у которых вы его крадете не приходится терпеть сокрушающую боль.
Sonuçta morfini dayanılmaz acılarıyla baş etmeye çalışan hastalardan çalmıyorsun. Bunları yardımcı olmak için anlatıyorum.
Все духовные подвижники Китая, Индии и Рима могли лишь дрожать и терпеть.
Çin, Hindistan ve Roma'daki tüm büyük manevi hareketler sallanıyor ama dayanmaya çalışıyordu.
Этим утром он назвал меня так, как я терпеть не могу - Джи-Так Но это перерастет в любовь.
Bu sabah beni G-Tuck diye çağırdı ki nefret etsem de sevgi beslemeye çalışacağım.
Да, ты похожа на Дрю Бэрримор в одном из тех фильмов, которые я терпеть не могу.
Nefret ettiğim filmlerdeki Drew Barrymore gibi olmuşsun.
Мой Шон тоже терпеть не может, когда я тискаю его на людях.
Sean nefret ediyor herkesin önünde azıcık ilgi gösterdiğim zaman ona.
И я терпеть не могу такие рубашки.
Ve bunun gibi gömleklerden nefret ederim.
- А я терпеть не могу.
- Ben nefret ederim. - Tamam.
Не знаю, сколько она ещё сможет всё это терпеть, если мы не вылечим эти провалы в памяти.
Bu bilinç kayıplarına bir çare bulamazsak, bunların hepsine dayanmasını daha ne kadar bekleyebilirim, bilmiyorum.
В любом случае... Эм, Господи, терпеть не уходить от ответственности, но, ээ, кое-что происходит на работе.
Böyle kaçmaktan nefret ederim ama işte bşr sorun çıktı.
Тебе недолго осталось это терпеть.
Daha fazla katlanmana gerek kalmayacak.
Я не буду терпеть это.
Buna katlanmayacağım.
Смокинг плохо сидит, и я терпеть не могу бабочку.
Bu smokin üzerime olmayacak ve ben papyondan nefret ederim.
Вот что, Гаюс - Саррум не стал бы терпеть такого ленивого слугу, как Мерлин.
Sana şunu söyleyeyim, Gaius Sarrum, Merlin gibi boş beyinli bir uşağa tahammül etmez.
Ох, это все потому, что Кэм помогает мне с тем полем для бейсбола, а Митчелл терпеть не может, когда он одевается как фермер.
Çünkü Cam beyzbol sahasında bana yardımcı oluyor ve Mitchell, Cam'in çiftçi havasına bürünmesinden nefret ediyor.
мне столько пришлось терпеть!
Bu kıyafetler yüzünden başıma neler geldi!
И опять терпеть его выходки?
Bululup başka bir öfke dalgasına daha mı maruz kalacaksın?
Я терпеть не могу глупцов. ты просто не всё знаешь.
Zeki olmayan insanlara asla tahammül edemem. Sen kendine sürekli aptal diyorsun ama bana kalırsa sadece bilgi eksikliğin var.
Да, я не могу его терпеть.
Evet hiç kullanmadım.
И я не собираюсь терпеть...
Ve hiç kimse beni zorla...
Но Джон терпеть не мог иметь дело с'em.
Ama John onlarla iş yapmaktan nefret ederdi.
Сколько ещё нам эту пытку терпеть?
Bu saçmalığı daha ne kadar çekeceğiz?
Я терпеть его не могу.
Ona katlanamıyorum.
Он терпеть не может меня.
O da bana katlanamıyor.
Кроме того, я терпеть его не могу.
Ayrıca ona katlanamıyorum.
Лучше быть мертвым, чем терпеть унижения от белых.
Eğer isteğim yemek tezgahında oturamayacaksam, .. o zaman ölsem daha iyi olur.
Вы, тупые задницы, должны понять, что негры не собираются больше терпеть.
Pörsümüş ahmak kıçlarınız kavramak zorunda.. ... o zenci daha fazla katlanacak değil.
Я не собираюсь это терпеть!
- Bu çocuğu bir daha göremeyiz!
Не могу терпеть.
Yerimde duramıyorum.
Они оба терпеть не могут тех, с кем состоят в браке.
Hiçbiri evli oldukları insanlara katlanamıyor.
Раньше он никогда не врал, он терпеть не мог лжи.
Çünkü asla yalan söylemezdi. Yalana hiç tahammülü yoktu.
Адриана меня терпеть не могла, она не хотела делить его ни с кем, даже с отцом.
Adriana benden nefret ederdi. Onu kendisine istiyordu, hatta onu babasıyla bile paylaşmak istemezdi.
Больше я не намерен это терпеть.
Böyle bir usulsüzlüğü asla affedemem.
Не надоело терпеть поражение, Джэксон?
Yenilmekten daha yorulmadın mı, Jackson?
Этот взрыв симпатий вызван тем, что им больше не придётся меня терпеть.
Bu çekim gücünün sebebi bana bir daha katlanmak zorunda olmamalarından.
Терпеть не могу, когда он так поступает.
- Böyle yapmasından nefret ederim.
Господи. Я тоже терпеть не могу эти обеды.
Tanrım, bu öğlen yemeğinden ben de nefret ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]