English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Ф ] / Фарс

Фарс translate Turkish

172 parallel translation
Какой это будет потрясающий фарс!
" Ne muhteşem bir şaka olur ama!
- Ты веришь в этот фарс?
- Bu rivayete inanıyor musunuz?
Выборы - фарс.
Seçimler maskaralık.
Дебют - всегда жалкий фарс!
İlk çıkışlar hep zavallı komedilere dönüşür!
Хотя играем дешёвый фарс!
Yine de sulu bir komediye benziyor!
- Он разоблачает этот фарс.
- Saçmalıkları bırakacaktır.
Какой фарс?
- Saçmalıkları derken?
Какой фарс!
Bir avuç palyaço!
Это... фарс, это тюрьма 20 века, которая претендует быть карманной демократией!
Bu... maskaralık... Bu, kendine "sözde" demokrasi süsü vermiş 20. yüzyılın Bastil'i!
А пока Хачита, Беш и Манки устраивали этот фарс, все остальные отправлялись в другую сторону.
Bu arada Küçük Balta, Besh ve Maymun... akıncı yerlilermiş gibi numara yaparlarken... diğerleri başka biryoldan kaçacaktı.
У правящего класса всегда та система, которая ему необходима, и эта система делает фарс из демократии.
Yöneten sınıfın her daim ihtiyaç duyduğu sistemi vardır ve sistem demokrasiyi maskaraya çevirir.
- Что за фарс!
- Ne maskaralık ama!
Очень мило, это просто фарс.
- Bu saçmalık. - Saçma olan ne?
Какой фарс? Девчонки прибыли.
Kızlar geldi, herkes ortadan kayboldu!
- Мне наплевать на этот процесс, на этот фарс!
Duruşma umrumda bile değil. Saçmalık.
- Процесс - это не фарс!
- Duruşma saçmalık değil.
Да, фарс! Фарс!
- Evet öyle, saçma.
Потом появился адвокат Ме Каппа и начался фарс.
Sonra arkadaşın Cappa geldi ve komedi yine başladı.
Это фарс. И ничего больше.
Bu maskaralıktan başka bir şey değil.
Они лежали у него в кармане, пока разыгрывался фарс с арестом миссис Вендалин.
Ve Bayan Vanderlyn tutuklanırken belgeler baştan sona kocanızın cebindeydi.
Если делать шар из каждого героя мультфильма парад превратится в фарс.
Eğer her çizgi film karakteri için bir balon yaparsan geçit töreninin suyu çıkar.
Лейтенанту, который проводил задержание, Показалось, что это был фарс.
Tutuklamayı yapan teğmen, bu kavganın numara olduğunu sezer gibi olmuş.
Да, а что... Что тогда за фарс вы устроили?
- O zaman bu maskaralık neydi?
Это не клоунада, не фарс.
Bol pantalonlarla da eğlenmiyoruz.
Эти переговоры вы превратили в фарс что может навредить дюжине миров.
Sayende müzakereler parodiye döndü. Düzinelerce gezegen tehlikede.
Фарс! Требую пересмотра дела.
Bir temyiz kararı talep ediyorum!
Я поражаюсь твоему спокойствию! Ведь ть вьзвал весь этот фарс!
Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyorsun anlamıyorum.
"Фарс" был бы куда уместнее.
Saçmalık daha uygun olurdu.
Если мы собираемся до конца пройти этот фарс этот с пресс-конференцией, у нас есть еще пара минут, обсудить какие вопросы могут быть заданы.
Eğer bu saçmalıkla basın toplantısına gideceksek birkaç dakika soruların üstesinden gelirsen, istediğimizi alırız.
Как ты наверное помнишь, пап он был рад, что может прекратить этот фарс.
Hatırlarsan baba, yapmacık davranışlardan kurtulduğu için rahatladığını söylemişti.
Неразбериха-кто есть кто, кораблекрушения, пираты,... собачий фарс и торжество любви.
Karışmış kimlikler. Batan gemiler, korsanlar.
Не знаю, как долго мы сможем продолжать этот фарс.
Bu gösteriye daha ne kadar dayanabiliriz, bilmiyorum.
Пи Джи Бодхауз. Это был фарс, знаете.
P.G. Wodehouse, Farce gibi bilirsin işte.
Каждый год один и тот же патетический фарс, и каждый кандидат делает одни и те же патетические обещания, будто все они написаны под копирку...
Her yıl aynı komik oyun oynanıyor. Kazanan kişi kolej müracaatında başarısından bahsedebilsin diye.
Его пьеса всего лишь фарс.
Onun oyunu sadece saçmalık.
Это - фарс.
Bu saçmalık.
Фарс.
Saçmalık!
- Ты забыл кое-что. Это не война, это всего лишь игра, выдумка, фарс.
- Bu bir savaş değil, bir simülasyon.
Фарс, разыгранный великим режиссёром, чтобы завоевать популярную актрису.
Büyük bir yönetmenin popüler bir aktrisi elde etmek için yaptığı bir şeytanlık.
- Ты всё превращаешь в фарс.
- Senin için herşey maskaralık.
А ваша - оскорбительный фарс!
Seninki hakaretlerle dolu bir saçmalık!
Это фарс.
Saçmalık.
Что за фарс!
Maskaralık!
Я не хочу использовать слова "трагический фарс", но...
Bilirsin işte, trajik kelimeler kullanmak istemiyorum.
Но все это, этот фарс, фальшивая реклама, это было слишком...
Ama her şey, tüm bu saçmalık sahte el ilanları, ve diğer her şey, bu çok fazla.
Хуже того, вся церемония - сплошной фарс, потому что стоящий перед вами человек вовсе не архиепископ Кентерберийский.
Dahası var, bu tören tümüyle sahtekarlık... çünkü şu önünüzde duran adam... Canterbury başpiskoposu değil.
Они пожертвовали своими жизнями как герои, и это закончилось как фарс.
Birer kahraman olarak hayatlarını feda ettiler ve maskaraya döndüler.
И все же, невероятно! Чистейшей воды фарс!
Müthiş bir şey.
Фарш, фарс, вся жизнь это фарс.
Hayat zaten dolmaiçidir.
Это свадьба или фарс, Мариэл?
Mariel, ne kadardır zamandır David ile -
Фарс о мнимом больном.
Sahte bir hükümsüzlük hakkında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]