English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Ф ] / Фонаря

Фонаря translate Turkish

97 parallel translation
Париж - ужасный город, а у меня даже фонаря нет.
Paris canilerle dolu ve bizim fenerimiz bile yok..
Так дайте... "Трех мушкетеров",... шариковую ручку, расческу, пинту "Олд Харпер",... пару батареек для фонаря и вяленое мясо.
Bana bir Three Musketeers çikolata... bir de tükenmez kalem, şuradaki taraklardan bir tane... ve bir şişe Old Harper... iki adet el feneri pili ve biraz da pastırma.
- Здесь всем это до фонаря.
Burada bunlar umurumuzda bile değil.
Папа пришёл домой на закате и потом работал при свете фонаря.
Babam günbatımı eve gelirdi ve gazyağı lamba ışığında çalışırdı.
Я видела ее однажды вечером позади префектуры. Она стояла у фонаря.
Karakolun arkasında, gece sokak lâmbasının gölgesinde onu gördüm.
Остановись у второго фонаря.
Karşına çıkacak ikinci sokak lambasında dur.
Поверить не могу, вооруженные грабители крадут два фонаря.
Yapalım şu işi. 2 el feneri için soyduğuma inanamıyorum.
- Он - герой Без-Зеленого-Фонаря.
- O Yeşil Fener'i Olmayan.
Итак, у нас есть газовый резак. Два ручных фонаря.
Elimizde bir kaynak aleti 2 tane de el feneri var.
- До фонаря.
- Evet, hiç sorun değil.
Ничего не было видно, что не попадало в луч фонаря, было так темно.
Fenerin ışığının dışında bir şey görmüyordum. Çok karanlıktı.
Слушай, мне до фонаря, купим мы эту дурь или нет.
Bu satışı yapıp yapmamak umurumda değil, ama yapacağız.
Если позволите, ваша честь, я зачитаю заявление, в котором, 4 ноября этого года, в соответствии с решением, принятым этим судом обвиняемый был признан виновным и приговорён к выплате компенсации истцу за поломку уличного фонаря, модель Urban Swimlight 270,
İzin verirseniz, sayın yargıç ifadeyi okuyayım bu yıl, 4 Kasım'da, mahkemenin verdiği karara uygun olarak... sanık suçlu bulundu ve tersane girişine sekiz metre uzakta duran Urban Swimlight 270 model sokak lambasını kırdığı için iddia makamına tazminat ödemesine karar verildi.
- Тупая травма, нанесена в храме... чем-то круглым и тяжелым, вроде железной трубы или фонаря.
Şakağından darbe almış. Yuvarlak ve ağır bir şeyle vurulmuş.
Китти, я вычистил мертвых мотыльков из фонаря на крыльце.
Kitty, balkon lambasındaki böcekleri temizledim.
Я смотрел на её лицо, на которое падал свет от фонаря за окном.
Onu izledim, pencereden gelen bir sokak ışığıyla.
Наша Ломбарди растворилась в закоулках красного креста и фонаря.
Yer yarılıp da içine girdi sanki.
И не своди глаз с фонаря, не подведи меня.
Kapı. Hey! Ve sakın gözünü ışıktan ayırma.
Все от фонаря, до самого замка Кэр-Паравел у Восточного океана, каждый камень, каждая ветка, каждая льдинка - все это Нарния.
Fenerin direğinden Doğu Okyanus'taki, Cair Paravel Şatosu'na kadar her yer. Gördüğün her dal ve taş her buz sarkıtı, Narnia'dır.
Я хочу танцевать при свете фонаря.
Blues söyle ışıklar
Т.е., если ты снимешь кольцо зеленого фонаря,
Yani, eğer yeşil Lantern'in yüzüğünü alabilirsen,
Но, сняв кольцо зеленого фонаря, парень все еще остается героем, верно?
Ama yeşil Lantern'in yüzüğünü alırsın, adam hala bir kahraman, doğru mu?
Он увидел свет от фонаря Фреверта.
Benim olduğum katta Frevert'in fenerini gördü.
- Фонаря Фреверта?
Frevert'in fenerini mi?
Никакого света, пап. Нет никакого света. У вас у самих два фонаря.
Işık filan yok baba.
Даже под светом уличного фонаря...
Fenerin gölgesinde kalan sokağa bile...
Похоже, это свет фонаря.
El feneri gibi.
Плюс я мог видеть, что снег начал падать против света уличного фонаря.
Ayrıca sokak lambasının aydınlatmasından kar yağışının başlangıcı görülebiliyor.
Фосфор на ботинках Карлсона был от разбитого уличного фонаря.
Carlson'ın ayakkabılarındaki fosfor kırık sokak lambasından gelmiş.
А как насчёт фонаря на крыше отдела особо тяжких?
Peki ya sizin birimin çatısındaki projektöre ne demeli?
Но при свете фонаря, я вижу какой-то труп.
Ama bir ceset görüyorum, insan iskeleti. Geliyorum.
Желтый действует только на современного Зеленого Фонаря.
Sadece modern Green Lantern sarıya karşı savunmasız.
Так, я вижу свет от фонаря, приближается.
Pekâlâ, bu tarafa doğru gelen bir fener var.
Я определенно вижу свет фонаря.
Ben bir fener gördüğümden eminim.
Сержант Браун, думаю, этот кусок пластика от заднего фонаря машины.
Çavuş Brown, bu plastik parçasının arabanın kuyruk lambasından olduğunu düşünüyorum.
Гильзы, кусок заднего фонаря, абсолютно все!
Kovanları, kırık arka lambayı, her kahrolası şeyi!
Наше оборудование более точное... и обломок заднего фонаря и все, что еще нужно шефу Джонсон, и отнесли все это в отдел особо тяжких преступлений.
Bizim ekipmanlarımız daha ayrıntılı ve... Ve de kırık arka lambasını ve Şef Johnson'un daha başka neye ihtiyacı varsa hepsini Büyük Suçlar'a getirmenizi.
Кстати, рассеиватель из заднего фонаря, которого мы нашли, ставили во все Олдсмобили "cutlass" между 1985 и 1990 годами, если это поможет.
Oh, bu arada kuyruk lambası ile ilgili olarak, 1985 ile 1990 arası Old Cutlass modellerdeki arabalara konulan tarzda malzemelermiş eğer yardımı olacaksa.
Лейтенант Флинн, мне нужен тот обломок заднего фонаря.
Uh, Teğmen Flynn, şu kuyruk lambasını istiyorum.
Джейсон, так очень темно, а у меня нет фонаря.
Jason, içerisi tamamen karanlık. Yanımda bir elfeneri bile yok.
Из-за того фонаря Джонсон был виден, как силуэт.
Yani şu ışık, Johnson'ı bir karaltı haline getirmişti.
Ох. Эй, Шэлдон, завтра поступает новая фигурка Зелёного Фонаря.
Sheldon, yarın yeni Green Lantern heykelciği geliyor.
Спасибо, что отдал мне свой эксклюзивный фонарь Зеленого Фонаря.
Asıl sen bana sınırlı sayıda üretilen Yeşil Fener fenerini verdiğin için sağ ol.
Это ограниченный выпуск "Зеленого фонаря"
Bu, sınırlı sayıda üretilen bir Yeşil Fener feneri.
Привет. Это ограниченный выпуск "Зеленого фонаря"?
Elindeki, sınırlı sayıda üretilen Yeşil Fener feneri mi?
Полагаю, ты также не знаешь, как разбитое стекло от фонаря оказалось в твоей обуви.
Maktulün lambasına ait cam kırıklarının, ayakkabına nasıl geçtiğini de bilmiyorsundur o zaman.
А потом она пришла туда, и была так зла из-за разбитого фонаря.
Sonra o dışarı çıktı ve kırık lambayı görünce deliye döndü.
Мне до фонаря!
- Umurumda değil!
Мне до фонаря!
- Bu daha mı iyi?
Наперегонки вон до того фонаря.
Lamba direğinin oraya kadar yarışalım.
Потому что театр ей до фонаря.
- Derdi tiyatro değil de ondan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]