Я зайду translate Turkish

Это никогда не означало, что я зайду так далеко или так надолго

Bu kadar öteye gitmesini de bu kadar uzun sürmesini de istememiştim.

Я зайду, сниму пиджак и скажу : "А вот и скрипичный ключ".

Sınıfa girip ceketimi çıkartacağım ve "Sol anahtarı her kapıyı açar" diyeceğim.

Я зайду сразу после занятий.

Okuldan sonra gelirim.

Я зайду на минутку?

Bir dakika gelebilir miyim?

До скорого, Рэй. Я зайду.

- Güle güle, Ray.

Я зайду к ней утром и скажу, как вы её любите...

Onunla sabah ilk iş konuşurum. Onu ne kadar sevdiğinizi söylerim.

Я зайду внутрь и осмотрюсь.

İçeri gireceğim. Binayı turlayıp, inceleyeceğim.

Или я зайду?

Yoksa ben mi içeri gireyim?

И я уже всё заказала, только выбери курицу. Я зайду и выберу бобовый салат по пути домой.

Her şeyi düzenledim, Bir tavuk almaya ihtiyacın olacak ve ben eve gelirken yolda durup meşhur fasulye salatası alacağım.

Я зайду в магазин по пути домой.

Dönüşte markete uğrarım.

Если я пойду за ним, то для него хорошего из этого не выйдет... и для меня.

Peşinden gidersem onun için de benim için de iyi olmaz.

Я пойду за ней.

Onun peşinden gidiyorum.

Не хочу снова почувствовать это и, конечно, я ни за что не пойду в аутопсию.

Bana ne hissettirdiğine ve otopsi odasına kesinlikle geri dönmeyeceğim.

Пришли мне номер или я пойду за ней.

Numarayı bana gönder yoksa onun peşine düşerim.

В любом случае, я лучше умру от топора палача, чем выйду за вас.

Ne olursa olsun, cellatların keskin kılıçları ile ölmeyi tercih ederim. ... sizin karınız olmak yerine.

Послушай, если я уйду, я хочу уйти, борясь за то, во что я верю, за будущее этой молодой женщины, и за тех женщин у которых есть столько всего, ради чего стоит жить.

Bakın, eğer gideceksem inandığım bir şey uğruna savaşarak gitmek istiyorum. Bu genç kadının geleceği ve yaşayacak çok şeyleri olan bu kadınlar için.

Так напыщенно! Да, я ухожу отсюда. Да я ни за что в жизни туда не пойду.

Yani yaylan! Oraya çıkamama imkan yok.

Что за шутки... я пойду.

Ama böyle bir şaka... Hey, ben gidiyorum.

Сейчас я пойду в туалет... это займёт не более 10ти минут.

Şimdi tuvalete gidiyorum... aşağı yukarı, 10 dakikaya gelirim.

Я пойду назад и пригляжу за ситуацией.

Bunun için belirli önlemler aldım. Artık ben dönüp durumu izlemeye devam edeyim.

Вы тогда начинайте, а я пойду встречусь с Кэрри за кофе, узнаю, может ли она нам указать на на кого-то подозрительного.

Göze çarpan kişiler hakkında bilgi alayım.

И... когда я... когда я сказал "заеду", Я-я-я... имел в виду, что зайду.

Bu arada almak derken, yürüyerek yani.

Я пойду домой и займусь сексом со своим мужем прямо сейчас.

Hemen eve gidip kocamla sevişeceğim.

Я выйду за тебя.

Seninle evlenirim.

Пойду-ка я за ним сам.

Gidip onu alayım.

Я пойду за чашкой кофе.

Kahve almaya gideceğim.

Я пойду за супер-пупер-пузо-сумкой!

Ben sevgi kucaklı bebek askısı almaya gidiyorum.

Но я не пойду в семью, которой будут платить за меня деньги.

Ama ben, beni para verip sevecekleri hiçbir yere gitmiyorum.

Я пойду один. Ни в коем случае не следуй за мной.

Kimse buradan hesaplanabilir.

Я очень надеюсь, что однажды я выйду замуж за парня как ты.

Umarım günün birinde senin gibi bir adamla evlenirim.

Я зайду с другой стороны.

Ben diğer taraftan geleceğim.

Даг. Я выйду за тебя.

Evet, seninle evlenirim.

Я выйду за тебя, Даг.

Evleneceğiz, Doug.

Я пойду за машиной, ладно?

Ben arabayı alacağım, tamam mı?

Я подумала, что зайду к тебе, и мы поговорим.

Düşündüm de içeri gelip seninle biraz konuşabiliriz.

Я поступлю в колледж и выйду за красавчика, и я оставлю своих замечательных детишек своей няне, пока мы тусуемся в Париже.

İyi bir üniversiteye gideceğim, yakışıklı biriyle evleneceğim ve biz Paris'te tatildeyken, dadıları da çocuklarıma bakıyor olacak.

Я найду Президента за это время.

Yarım saatte başkanı bulacağım.

Я уйду отсюда, и за мной никто не пойдет.

- Buradan çıkacağım ve beni takip etmeyeceksiniz.

Не волнуйтесь Я уйду до того как он зайдет.

Merak etme. İçeriye girmeden çıkmış olurum.

Не я пойду за ней.

- Onu almaya ben gitmeyeceğim.

Я пойду за тобой, куда бы ты не пошла.

Sen nereye gidersen senle gelirim.

- Я пойду за ней.

- Of! Çok içmiş.

И я пойду в этот чертов Челси Арт клуб и схвачу Майкла Веймана за глотку, и придушу эту сволочь его дурацким галстуком.

Şu lanet Chelsea Sanat Kulübüne gidip, Michael Weyman'ı yakalayacağım ve gülünç kravatıyla ümüğünü sıkacağım. - Güzel.

Том за Иисуса. - Я пойду.

Tom, İsa'nın yanında.

Вы сходите за едой, а когда вернетесь, за ней пойду я.

Sen git yemek al gel sonra ben yemek almaya gideyim.

Я не выйду за сира Лораса.

Sör Loras ile evlenmeyeceğim.

Я пойду за подмогой.

Gidip yardım getirebilirim.

Я тоже зайду, я - сестра.

- Ben de geliyorum, kardeşiyim ben.

Пойду, зайду и что я им скажу?

İçeri girip de ne diyebilirim ki?

Я пойду загляну к актерам за кулисы, пожелаю им удачи.

Kulise oyuncuları görmeye ve iyi şanslar dilemeye gideceğim.

Я сейчас же пойду к Айлин, чтобы сказать ей, что мы ни за что не будем работать с этим человеком.

Bu adamla beraber çalışmamıza imkan olmadığını... -... söylemek için şimdi Eileen'e gidiyorum.