Amaç translate English
23,502 parallel translation
Tüm amaç da bu, seni aptal.
Well, that's the whole point, you idiot.
Çabalamamızın tek nedeni bir amaç için doğru ve gururla yürümek.
All of us struggling to... walk upright with purpose and... and pride.
Bilmiyorum, buraya geldiğimden beri... bir şeyler hissettim... bir anlam, amaç ve bu beni iyi hissettirdi.
I don't know, since I moved here... the sense of something... of meaning and purpose, and it just felt good.
Sanırım amaç, seni öldürmekti.
The point, I believe, was to kill you.
Bu amaç uğruna herkesten daha çok şey yaptım.
I have done more for this cause than anyone.
Ama yeniden hizmeti amaç edinebilirsin.
But you can find purpose in service again.
Amaç ne olabilir ki?
What would that even accomplish?
Başka bir amaç mı var... Ne?
Whether there's another purpose...
Ama zaten amaç da buydu.
But that was the point.
Amaç da bu, değil mi?
Well, that's the whole point, isn't it?
"Bana bir amaç ver, Bana bir yön göster, beni ilahi enstrümanın yap."
"Give me a purpose, point me in a direction, make me your divine instrument."
Amaç ne?
What's the point?
En baştan beri amacın tıbbi deneylerin oylamasını geciktirmekti, çünkü oylama sonucunun olumlu olacağını biliyordun ve ben de genç bir adamın hayatını kurtaracak bu sonuçtan kendime pay çıkaracaktım, öyle mi?
You want to delay the vote on clinical trials because you know it'll win, and I'll get credit for saving a young man? !
Amacınızı belirtin.
MINING GUILD CAPTAIN : ( OVER COMMUNICATOR ) State your purpose.
d Alison d d Biliyorum bu dünya d d Seni öldürüyor d d Alison d d Ba-ba-ba-ba-ba-ba d d Amacım doğru. d
♪ Alison ♪ ♪ I know this world ♪ ♪ Is killing you ♪
Oğlum ölürse amacım kazanmak olmaz.
If my son is dead, winning won't be the point.
Katil amacım var ve gelin büketiminde hileli olacağına hiç şüphe yok
I've got killer aim... and no qualms about rigging the bouquet toss.
Anlaşmanın bütün amacı buydu.
That's the point of my deal.
Wobble'da işe girer girmez, Nick'in amacı benim hayatımı cehenneme çevirmek oldu.
As soon as I took the job at Wobble, Nick made it his personal mission to make my life hell.
Bunların amacını hiç anlamadım.
And, do you know, I've never understood these.
Tek bir amacımız var.
Right. Well, we have one mission :
Bütün seanslarımızın ve ilişkimizin amacı da bu.
That's what all of these sessions... Our entire relationship... Is all about.
Amacını gerçekleştirmeyi istiyor.
- to fulfill its purpose.
Eğer amacımız buradaki doğa üstü şeyleri yok etmekse tüm engelleri de yok etmeliyiz.
If our goal is to end the supernatural threat here, we need to destroy every obstacle.
Yeni bir yaşam amacı geliştirdim.
I've developed a new appetite for life.
- Buradaki amacın nedir?
What's your agenda here?
- Amacım mı?
My agenda?
Bu yüzden işin aslını öğrenme amacıyla bir otopsi yapılmasının en iyisi olduğu kanaatindeyim.
That's why I think it would be best if we do an autopsy, so that we can get a full picture of exactly what happened.
- Şeytani amaç mı?
Unholy pursuits?
Özgürlüğün amacı da bu değil mi?
Isn't that the point of freedom?
Artık amacın ne olduğunu biliyor musun ki?
Do you even know what the cause is any more?
Yakın zamanda farkındalık kazandım amacını veya anlamını çözmede zorluk yaşıyorum.
I've recently gained self-awareness... and I'm having difficulty finding purpose or meaning.
Amacımıza ulaşmaya çok yakındık.
We were close to achieving our objective.
Sen ise çıkmışsın ortaya ama ikisini de yapamıyorsun. O zaman amacın ne lan?
But when you're out here and you can't do both, what the fuck are you doing, bro?
Cidden amacın ne?
I mean, really?
Tamam, amacım bu değildi ama...
OK, that wasn't my intention, but...
Öncelikle bu küçük şirketlere gitmemizin bütün amacı Boston ve New York'taki asıl büyük silahlarımıza gitmeden bu küçük pürüzlerle uğraşman.
The whole point of coming to these smaller firms first is so that you can work out the kinks before we take it to the big guns in Boston and New York.
Boyutu ve amacı biraz zorlu olacak.
The size and scope of that would be formidable.
Katılma amacınız nedir?
"What do you want?"
İnsanoğlunun, onu maruz bıraktığı en zor durumlarda bile ağır ateş altında bile tek amacı vardı hedefini öldürmek.
The guy has worked in the worst conditions mankind has ever created, under all kinds of heavy fire with one goal : to kill his target.
Amacı o.
That's its job.
Bu önlem amacıyla ve sadece bir geceliğine.
It's just precautionary, and it's only for one night.
Alfred, ara sıra içmemde sakınca yok. " Hayatta bir amacı olmayan insanlar ot içer.
Well, weed is for people who aren't going anywhere, though.
Acaba amacı ne?
But what could be his purpose?
Ortak bir amacı paylaşıyoruz diyelim.
We might say that we share a common goal.
Tüm bunların amacı neydi?
The point of all this?
Bu sefer bir şekilde James batırdığı için ve bu testin amacı arabaları ölçmek olduğu için yeniden denemeye karar verdik.
Because James had somehow messed up that time, and because this test was about the cars, we decided to go again.
" Bu senin amacın.
" This is your purpose.
Tek amacım bu.
That's all I do.
Amacım moralini bozmak değil, fakat üzerine geldiği zaman, tüm gücüyle gelecektir.
I don't mean to be an asshole, but if he's coming, he's coming hard.
Seninle tanışmadan önce, annenin kliniğine geldim kızgın, amacı olmayan ailesiz biri olarak.
Before I met you, I came into her clinic an angry young man... with no purpose, no family.