Ağlıyorum translate English
795 parallel translation
Çünkü sen ağlayamazsın, senin yerine ağlıyorum.
I'm crying for you in your place since you're not good at crying.
Mutlu olacağıma ağlıyorum.
Here I am cryin instead of being glad.
Gerçekte demek istediğim ; sen burada olmadığın için karanlıkta uyanığım ve ağlıyorum.
What I really want to tell you is... I lay awake in the dark and cry because you are not here.
O zaman yıldızlara bakıyorum, bazen ağlıyorum.
And then I look up at stars and maybe cry.
Sizi bir daha asla göremeyeceğimi sandığım için sabahtan beri ağlıyorum.
I've been crying all morning because I thought I'd never see you again.
Ağlıyorum işte.
Just crying.
Kendim için ağlıyorum.
For myself.
Ağlıyorum çünkü düğünlerde hep ağlarım.
I'm crying because I always cry when people are getting married.
Birkaç dakikalığına birlikteyiz ve ben ağlıyorum.
We have only a few moments together, and I'm crying.
Vedalaştığımızdan beri ağlıyorum.
I've been crying ever since we said goodbye.
Öyle aptalım ki ağlıyorum.
I'm foolish, so I cry.
İşte bu yüzden ağlıyorum.
It just makes me cry.
Ben kendime ağlıyorum. Onlar yok artık.
Guess on me, I'm crying to myself because they are gone
Ne aptalca, değil mi? Bu kadar uzun zaman önce olmuş bir olay için zar zor hatırladığım bir olay için ağlıyorum.
Crying about something that happened such a long time ago... something I can hardly remember.
Hem de ağlıyorum. Seni seviyorum, seninim. Beni sen böyle ettin.
And I weep, and I love you, and I am yours, and you have made me thus.
Ağlıyorum çünkü kızgınlığım beni ağlatıyor.
I'm only crying because I'm angry that I'm crying.
Ben... sizler için ağlıyorum.
I, er, I weep for you, I... [hiccups]
Sana ağlıyorum, Petronius. Bir gözyaşı sana.
I weep for you, Petronius.
Ağlıyorum, çünkü o şey gidiyor.
I'm crying because it is going.
Döndüğünde bir bebek gibi kucağında ağlıyorum.
- Gracious. - When he comes back...
Bak bana sersem gibi ağlıyorum.
Look at me, crying like a loony.
Ben de çok ağlıyorum.
I cry a lot, too.
Hatta bazen ağlıyorum bile.
Sometimes I even cry.
Ağlıyorum, dostlarım.
I weep, friends.
Alexander'ı Darius'un tahtında oturur durumdaki, şu manzarayı görecek kadar uzun yaşayamayan Yunanlar için ağlıyorum.
I weep for all those Greeks who did not live long enough to see such a sight as Alexander on the throne of Darius.
- Pekala, ağlıyorum!
- All right, I'm crying!
Senden hoşlandığım için ağlıyorum.
I like you. That's the reason I'm crying.
Bu yüzden ağlıyorum.
That's Why I'm crying.
Öyle mutluyum ki ağlıyorum!
I'm so happy I'm crying!
- Hayır, ağlıyorum.
- No, I'm crying
Ağlıyorum. "
I weep.
Ağlıyorum.
I've been crying.
Çok iyi, bak ağlıyorum!
Look, you made me cry. Bravo!
Sizin için değil, param için ağlıyorum.
I cry but not for you.
Sevinçten ağlıyorum.
I'm crying from joy!
Ağlıyorum çünkü aptalın biriyim.
I'm just crying because I'm silly.
Şimdi ise bir başıma... ağaca yaslanmış ağlıyorum.
But now alone I lie And weep beside the tree
Ağlıyorum. Züppe, ağlıyorum.
I'm crying.
Joy Boy, bak, ağlıyorum.
Dude, I'm crying! - Joy Boy, look, I'm crying!
Seninle ağlıyorum
I cry with you
Bazı geceler, karanlıkta yatıp saatlerce ağlıyorum.
At night, sometimes... I lie in the dark and cry for hours.
Bilakis ağlıyorum çünkü sen çıldırmışsın.
I'm crying because you're crazy.
Ağlıyorum ve mendilim yok.
- She's coming. - Thank you.
Yalnız olduğum için ağlıyorum.
I'm crying because I'm lonely.
Yaşadıklarımdan bahsedince ağlıyorum.
My life makes me cry.
- Ağlıyorum Dumbì.
Domenico, I am crying...
"Ağlıyorum, evet, belki ama sessizce."
"Crying, yes, perhaps... but softly."
Film hüzünlü olduğu zaman ağlıyorum.
When the film is sad. It makes me cry.
- ( Ağlıyor ) yaptıklarına inanamıyorum!
- I can't believe it.. I don't believe it!
- Ağlıyorum.
Well, I'm crying.
Onu düşündüğümde, ağlıyorum.
Crying, I think.