Bakın bayım translate English
533 parallel translation
Bakın Bayım, yerinizde olsam, bununla pek övünmezdim.
If I were in your boots, I wouldnt brag about it.
Bakın bayım, artık bu böyle gitmez.
Look'ere, mister, we can't have this no more.
Bakın bayım, ben buraya altı çocukla geldim...
Look, mister, I come in here with six kids...
Bakın bayım, ben fakir bir adamcağızım.
Look, Mister, I'm just a poor guy.
Bakın bayım, bir sakıncası yoksa ben de kendimi kötü hissediyorum.
Look, mister, if you don't mind, I'm feelin'kind of sick myself.
Bakın bayım, yarışlarda kaybettiğiniz için üzgünüm.
Look, Mister, I'm sorry you lost at the races.
Bakın bayım, Cleveland'a daha çok var.
Look, mister, it's a long way to Cleveland.
Bakın bayım, burada yeterince derdim var.
Look, mister, I got plenty of trouble right here.
- Bakın bayım...
- Look, mister...
Bakın bayım, soğuk savaşın kazananı hiç olmamıştır.
Now look sir, nobody ever wins a cold war.
Bakın bayım, zeki biri değilim ama siz -
Now look sir, I'm not over intelligent, but when you...
Bakın Bayım, Kimsenin kafasının içindekileri okuyamam.
Look, mister, I'm no mind reader.
Bakın bayım. Ben ispiyoncu değilim ve kimseyi ispiyonlamam.
Look, mister, I'm no grass and I don't split on anybody.
Bakın bayım, burada sadece soda satıyorum.
Look, mister, I only sell sodas here.
Bakın bayım... burada büyük karışıklığa yol açtınız.
Now look, mister you've caused quite a serious disturbance here. Now, hold it! If you like, we'll call the police.
Bakın bayım.
Look at this, mister.
Bakın bayım, biz de yerlerimiz için para ödedik.
Look, mister, we paid for our seats, too, you know.
Bakın bayım!
Look, mister!
Bakın bayım, intihar etmek için neden burayı seçtiniz?
Listen, mister, why do you choose my place to commit suicide?
- Bakın bayım.
- Listen Mister.
Bakın, Bay Smith benim, ama karım onu aldı.
But, you see, Mr. Smith belongs to me, and she has him.
Bak sen! Fazla samimi olmaya başlamadınız mı, Bay Bulaşkan?
Why, Mr. smearkase, aren't you getting a little familiar?
- Bakın Bay Lester ben Augusta'daki bankadanım.
- Well, you see, Mr. Lester I'm from the bank in Augusta.
Buraya bakın, bayım.
Look here, sir.
Bakın bay Neff, ben deli değilim, histerik de değilim.
Look at me, Mr. Neff. I'm not crazy. I'm not hysterical.
- Bakın, Bay Bulic. Size yardım edebileceğim.
Well, herr bulic, i think i can help you.
Bakın Bay Peters, sizin gibi bir beyefendiye kabalık etmek istemem ama benim sabrımın bile bir sınırı vardır.
Look here, mr. Peters. I'd hate to be impolite with a professional gentleman like yourself, but there is a limit even to my patience.
Bak Bay Pip, ilk olarak... talimatlarımı aldığım kişinin ricasının... daima Pip adını taşıman olduğunu anlamalısın.
Now, Mr. Pip, you are to understand first that it is at the request of the person from whom I take my instructions that you always bear the name of Pip.
İnsan Boston Hükümet Binası'nın tepesinden uzaklara bakıp, dünyanın her yerindeki piramit, kule ve çan kulelerinden daha fazla görülmeye değer şeyler görebilir, bayım.
A man can see further, sir, from the top of Boston State House, and see more worth seeing than from the pyramids, turrets and steeples of all the places of the world.
Bakın, bayım, orduda beş yıl geçirdim.
Look, mister, I put in five years in the army.
Derhal bu ofisi terkedin. Bak, ya sen Alfred'i analiz etmeyi bırakırsın... ya da ben dosdoğru Bay Macy'e gider... ne kadar adi bir düzenbaz olduğunu anlatırım.
Either you stop analyzing Alfred, or I go straight to Mr. Macy and tell him what a fraud you are.
"Bayım, bana bir bakın." der gibi, dikkatleri üstüne çekiyor.
She's the kind of girl who says, "Sir, look at me."
Bakın, bayım, burada kalmayı düşünüyorsanız otel kapalı.
Look, mister, if you're thinking of putting up here... ... the hotel's closed.
Bana bakım bayım, bu adamınız beni hiç anlamıyor.
Now, look, mister, this man of yours don't understand me.
Size Bay Barnhardt'a anlattıklarımdan fazlasını anlattım, çünkü, bir bakıma, hayatım sizin elinizde.
I've told you more than I told Barnhardt because, in a sense, my life is in your hands.
Aşkım şu havayı bir içine çek, bak o zaman bayılacaksın.
Just get a whiff of that air. Honey, you're gonna love it.
Bakın, Bayım, her kimseniz işte, müsaade edin de kendi sonuçlarımı ben düşüneyim.
Look, Mr. Whoever-You-Are, let me jump to my own conclusions.
Bakın Bay Jefferies, okumuş bir kadın değilim ama bildiğim tek bir şey var.
Look, Mr. Jefferies, I'm not an educated woman, but I can tell you one thing.
Bakın Bay Quatermass, ben eski kafalı bir adamım.
You see, Mr Quatermass, I'm an old-fashion sort of chap.
Bakın, size minnettarım Bay Horgan, ama...
Look, I'm very - I'm very grateful, Mr. Horgan, but I -
- Bakın, ben sadece Bay Ryan'ın sekreteriyim.
- Look, I'm only Mr. Ryan's secretary.
Bakın, Bay Pa... Packard, üzgünüm ama birisi beni suçlamaya çalışıyor.
Look, Mr. Pa-Packard, I'm sorry, but somebody's trying to frame me.
Bakın, bayım, bakın!
Look, mister, look!
Hey, bayım, bakın!
Hey, mister, look!
Bak, şu Bay King'in sana avans verdiği iki dolar var ya... bırakalım da cebimizde paslansın mı?
Say, those two dollars that Mr. King advanced you. Are we gonna let'em get mildewed?
Bakın, Bay Lester'e özrümü iletir onu yarın arayacağımı söyler misiniz?
Look, would you give my apologies to Miss Lester and tell her that I'll call her tomorrow.
Bakın bayım, işim gücüm var.
Mister, I've gotta sweep up.
Şimdi, bakın, bayım...
Now, look, mister...
- Ama, bakın, bayım -
- But, see, senor...
- Petrole güvenmiyor musunuz? Siz kendi işinize bakın, bayım.
Aren't you interested in oil?
Bakın, bayım, benim yapmam gereken bir iş var ve siz de bana engel oluyorsunuz.
Look, mister, I've got a job to do and you're in the way.
bayım 4005
bayim 32
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bayim 32
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41