Bağımsız translate English
3,825 parallel translation
Hayır, bundan bağımsız olarak, bence gerçeği bileceksin.
No, but independent of that, I think you'll know the truth.
Zamandan bağımsız yaşamak hiç kolay olmasa gerek.
It hasn't been easy for you, living without time.
- Belki bir şey bu genler üzerinde etkilidir. Belki bağımsız veya rastgele bir şekilde olmuyordur.
Maybe it's not happening independently or spontaneously.
Ölümden bağımsız.
Unbound by death.
Birinci ve ikinci sınıfların bağımsız çalışmalarını,... desteklemeyi reddettiğini duydum.
I heard he refuses to sponsor freshmen or sophomores for independent study.
WYBS'yi dinliyorsunuz, Mill'in % 100 bağımsız rock evi.
You're listening to WYBS, the Mill's only 100 % independent home of rock.
"Sırada hayatımın hangi parçasını oynayacağımı bilemeden sürekli sahne korkusu içinde zamandan bağımsız olmak."
"To be unstuck in time, in a constant state of stage fright... never knowing what part of my life I'd have to act in next."
- Ve bağımsız bir ülke.
And a sovereign nation.
Bağımsız Soruşturma - 1999 Fransa Turu'ndan Analiz Örnekleri Vrijman Raporu, Lance'in doping yapıp yapmadığına odaklanmadı.
Oddly, the Vrijman Report didn't focus on whether Lance had doped.
Hazırlanan 130 sayfalık Vrijman Raporu'nda, ki kendisi uluslararası federasyonumuzun tuttuğu bağımsız bir araştırmacı, Haziran 2006 neler olduğu açıkça belirtiliyor.
The 130-page Vrijman Report that came out, he was the independent investigator hired by our international federation, it outlined, very clearly, what happened.
Bir gece gizlice kaçıp, olay çıkarıp, güçlü bağımsız bir kadının yapabileceklerini dünyaya göstermek istemez misin?
Don't you wanna sneak out at night, raise a little hell, and show the world what a strong, independent woman is capable of?
Bağımsız düşüncenin kötülendiği ve tecrübe edebileceğimiz en güzel şeylerin günah ilan edildiği bir dünya.
A world in which independent thinking is disparaged, and the finest things we can experience denounced as sin.
İlgisiz ve gerçeklikten duygusal olarak bağımsız.
Indifferent and emotionally detached from reality.
Tek bildiğim, birbirinden bağımsız olaylardı.
For all I know, they're unrelated.
Sınırın ötesinden ve kaynaklarımızdan aldığımız bilgiye göre, Pakistan tarihinin en büyük terorist saldırısını gerçekleştirmek için bağımsız bir üstlenici işe alınmış.
Chatter from cross border and our sources indicate that a high level independant contractor has been hired... To carry out one of the biggest terrorist attack in the history of Pakistan.
Ayrıca bu bağımsız üstlenicinin bir iki gün içinde sınırı geçiceğine inanıyoruz.
We also believe that this independent contractor may try to cross the border in day or two..
Başkan Lee Dong Hwi Bağımsız Soruşturma Sonucu Duyurusu
President Lee Dong Hwi Independent Counsel Investigation Results Release
Çevredeki dereleri de üç bağımsız şirkete test ettirdik.
And we've had all nearby creeks tested by three independent agencies.
Bizim gibi bağımsız.
Independent, like us.
Melander'ın düşündüğümüz kadar bağımsız olmadığı ortaya çıktı.
It turns out that Melander is not as independent as I thought.
Bağımsız devletinin tanınmış lideridir.
He's the recognized leader of a sovereign state.
Son olarak da bağımsız bir programcı olan Mike Papageorge.
And finally Mike Papageorge, who is an independent programr.
Paul Claudel'in Camille Claudel'le bağımsız çalışma ve yazışmalarından ve Camille Claudel'in tıbbi kayıtlarından esinlenilmiştir.
Freely inspired by the works and letters of Paul Claudel, the letters of Camille Claudel, and the medical records of Camille Claudel.
Bağımsız taraf olmak istiyorsan, muhasebe sana çek yazabilir bugün.
You wanna just be an independent contractor, Accounting will give you a check today.
Ne kendiniz yapmak istiyorsunuz, eğer kendi askerleri arasında herkes bağımsız olmak istedi, kendi adalet yapmak için ve kendini öcünü?
What would you yourself do if, among your own troops everyone wanted to be independent, to make his own justice and avenge himself?
İnan, senin bu güçlü, bağımsız, Olivia Pope havalarını çok seksi buluyorum.
Believe me, your whole strong, independent, Olivia Pope thing is very sexy.
Üç bağımsız alarma bağlı ikili bir sistem var.
It's a binary system connected to three independent alarms.
kız mina tür izin verilmez Bağımsızlık günü kutlamak için ve insanlar çok Eğer duygular anlayamıyorum eğer senin kız.
mina type of girl are not allowed to celebrate independence day and you people too if you can't understand the emotions of your daughters.
Kızlar artık daha bağımsız.
Girls are more independent now.
Uzun olmayan bir süre önce, tam da Judith gibi - modern, bağımsız bir kızın binbaşının yakışıklılığına av olduğunu işittim.
Not long ago, I heard of a girl just like Judith - modern, independent - falling prey to the major's charms.
Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu soruşturması var.
It's an IPCC investigation.
Tüm hayatımı, batıl inançlardan ve çarpıklıklardan bağımsız bir şekilde doğayı incelemeye adadım.
I have dedicated my life..... to the study of nature..... free from superstition or distortion.
Bağımsız bir kasabaya silah satarken görünmek istemezler.
They can't be seen selling arms to an unaffiliated town.
Bağımsız bir kadın olmak istiyorum.
I want to be an independent woman.
Hepsi bağımsız müzikler.
All independent music, brother.
- Ne? - Pervaneleriniz ana türbinlerden bağımsız çalışıyorlar.
Your propellers work independently of the main turbines.
Su kabileleri her zaman müttefik olacaklar ama Güney Kabilesi artık bağımsız.
The Water Tribes will always be allies, but the Southern Tribe is now independent.
Erkeklerden bağımsız oldukları gibi sekstende bağımsız olduklarını düşündürüyor.
Making them think they were as detached from sex as men.
Adım Paola Bardón, bağımsız bir editörüm ve sizin için ilginç bir teklifim var.
My name's Paola Bardуn, I'm an independent editor and I have an interesting offer for you.
Ve bağımsız bir vakada Fransız polisi onu 2003 yılında yazar Tristane Banon'a tecavüzden dolayı suçluyor.
And in an unrelated case, French police have charged him with the attempted rape of writer Tristane Banon in 2003.
"Bir şey" den kastın, sezi ve mantığa dayanarak bağımsız kararlar verebilen yetkin bir yetişkinse,... evet, sanıyorum.
If by "all it" you mean a competent adult, capable of making independent decisions based on intuition and logic, then yes, I do.
Böylece bağımsız bir zafer için aynı gurur ve yeni umutlarla ben, Shawn Spencer, bu vesileyle belediye başkanlığı için adaylığımı koyuyorum.
And so it is with that same sense of pride and a renewed hope for unbound glory that I, Shawn Spencer, do hereby declare my candidacy for the office of mayor.
Bağımsız bir çalışansın olduğunu söyleyecektim. Her ikiniz de bu şehrin insanlarına hizmet ediyorsunuz.
I was going to say an independent contractor, and both of you serve the people of this city.
- Bence bu şu an birçok.. .. bağımsız müzik türünü mümkün..
I think it makes a lot of independent music right now possible.
Sendika milletvekili, eski avukat Bağımsız Emniyet Müdürü Başkanı.
Morgan Monroe. Unionist MP, ex-lawyer, chair of the Independent Policing Executive.
Bu gün, Bağımsız Polis Yönetimi Başkanı,
'Today the Chairman of the Independent Policing Executive,
Bu sabah, Bağımsız Polis Yönetimi ile bir toplantım var.
I have a meeting with the Independent Policing Executive this morning.
Sizin görüşünüze göre, bu bağımsız cinayetin yürütülen Fiona Gallagher ve Alice Monroe'nun ölümleri üzerine yeteri kadar eş noktası var mı?
Were the independent murder enquiries conducted into the deaths of Fiona Gallagher and Alice Monroe adequate, in your view?
Komisyon bizim üç aylık bildirimizi aldıktan sonra gelecek olan kimseyi bağımsız seçiyor.
The commission has independently chosen to come, after they got our quarterly statement.
Bu planı Gizli Servis'ten bağımsız hazırladık, efendim.
We developed this plan independent of the Secret Service.
Tam olarak ne yapmaya çalıştığını biliyorum. Küçük meleğinin, artık bağımsız olmasına ve ondan çok uzaklaşmasına katlanamıyor.
She can't stand that her little angel is now independent and so far away from her.