Bed translate English
51,424 parallel translation
Hayır, yatağındaki herif sahtekarın tekiymiş.
No, the lad that was in his bed was an impostor.
Tek oda, tek banyo.
One bed, one bath.
Şu yatağı çekmeme yardım et.
Give me a hand with this bed.
Bana sorarsan, yatağın hazırlanması gerekir.
Well, for me, a bed needs to be made.
- Bir fahişe boş yataktan iyidir
- A whore is better than an empty bed
Paslı yataktaki bu kız kim?
Who is the girl in this rusty bed?
Yatakta ölmek istiyorsan, benim yaptığımı yaparsın
If you want to die in bed, follow my example
Devrim zamanında yatakta ölmek istiyorsan
If you want to die in bed in times of revolution
Yatakta ölmek istiyorsan, karmayı unut gitsin
If you want to die in bed, forgot about your karma
Nirana'ya doğru yatakta ölmek istersen
If you want to die in bed en route to your Nirvana
Yatakta ölmek istiyorsan
If you want to die in bed
Ama bu sadece ay ışığı oluyor
But it's just moonlight on my bed
Döndüğümde yatakta beni bekliyor olmalısın
I want you in that bed waiting when I get back
- Yatağı toplamana gerek yok.
- Don't turn the bed yet, thank you.
Yatakta karımla beraber uyuyordum.
Sleeping, in bed with my wife.
Yatağa gitme vakti.
I'll put you to bed soon.
Yataktan nasıl kalktın sen?
What are you doing out of bed?
Tamam tamam. Kasabada bir pansiyon açacağız. ve konuklarımızın bizim birer Steelers * taraftarı olduğumuzu bilmelerinden korkmayacağız.
We're going to open a bed-and-breakfast in the country, and we won't be afraid to let our guests know that we are Steelers fans in this house.
Yedi ay hastanede yatması gerekmişti.
He was laying in a hospital bed for seven months.
Yatak yarasının aslı nihayetinde, şiltenin bir parçası haline geliyorsun.
The thing about bed sores is, eventually, you become part of the mattress.
O yatağın içinde hiçliğe doğru gidiyordu.
Withering away into nothing in that bed.
Çünkü her sabah yataktan çıktığımızda dünya ile bu anlaşmayı yapıyoruz.
'Cause that's the deal we make with the world every time we get out of bed in the morning.
Uyumak ister misin, küçük adam?
You want to go to bed, little guy?
Üniversiteye kadar yatağımı ıslattım ama o konunun tam kapandığını sanmıyorum.
I wet the bed until college, but I don't think that's a quality fix.
Kadını yatağında zenciyi de tarlasında görmüştür sadece.
He'd see her in his bed and him in the fields.
Söylemeliyim ki, bu akşam toplantı olmasaydı, bugün yataktan hiç çıkmazdım.
I got to tell you, if it wasn't for this meeting tonight, I never would've gotten out of bed today.
Gecenin yarısı endişeli şekilde buraya geldi sonra sızdı ve onu yataktan çıkaramadım.
She came over in the middle of the night all wound up, then she crashed and I can't get her out of bed.
Dün yatağında uyumamış.
She didn't sleep in her bed last night.
5 yaşındayken yatağımı ıslattım.
When I was 5, I peed the bed.
Benimle yatağa gel.
Just come to bed with me.
İmparator beni çağırttı. Ama şimdi yatmaya gidiyorum.
The Emperor required me, but I'm going to bed now.
Büyük, güzel yatağımızın üzerine yorgan örtüsünü çekmemi ister misin?
Okay. You want me to pull down the duvet cover on our big, fancy, indoor bed?
Yatak ne kadar büyük, Tandy?
How big is the bed, Tandy?
Yatağa yeni çarşaf serdim...
So, there are fresh linens on the bed and...
Nasıl kinci bir pansiyon işlettiğimi sanıyorsun?
What kind of vengeful bed and breakfast do you think I'm running?
Yatağımın altında bir şey arıyordum.
No. I'm just looking for something under my bed.
Yatağı yatıralım.
- Bed down. - Dropping.
- Annemlerin yatağında yatabilirim.
I can sleep in Mom and Dad's bed, you know.
Sen bu yatakta yat, ben döşeğe geçeyim ; tıpkı eski günlerimizdeki gibi!
You take the bed, I take the mattress, like in good old days!
Hâlâ yatağınızdaysanız muhteşem bir gün doğumunu açık bir hava ve güzel bir sabahı kaçırıyorsunuz!
If you're still in bed, you are missing the most beautiful sunrise, clear skies, and a beautiful morning ahead.
- Bu yüzden tutup birini getiriyorsan ona önce yatak al...
- You should have bought a bed...
Yatakta yatacağımdan benim için endişelenme ve koltukta güzelce uyu.
I'll sleep on the bed, so don't worry. You can sleep comfortably on the couch.
Benim yatağım o.
It's my bed.
Yatak pek hoşuna gitmiş.
She likes the bed.
Önce tekli gözlüğümü kaybettim, sonra da yatak yayımı.
First, I couldn't find my monocle, then my collection of bed coils.
- İyi uykular Minik Jim.
- Go to bed, Tiny Jim.
Belki de yatakta kalmalısınız Arcadia.
Maybe you should stay in bed, Arcadia.
Çabuk ilaçlarını içip yatağa gir.
Hurry, take your medicine, and go to bed.
Bu odayı sahipleniyor musun?
Are you just going to take this bed from now onwards?
Yatak yeterince rahat mı?
Do you like your bed?
Yatma vakti.
Time for bed.