Beraber translate English
51,506 parallel translation
Diğer 900 kişiyle beraber.
So did 900 other people.
Onunla beraber çalışmayı hesaba katacağımızı dahi sana düşündürten nedir?
What makes you think we'd even consider working with him?
Bu ara sıra beraber iş yaptığın arkadaş demek.
That means occasional business acquaintance.
Verilen sözler de onlarla beraber öldü
If there were promises, all of them died when they died
- Beraber olabiliriz
- Will be together
Kalbin burada benimle beraber
The heart of you is here with me
İkiniz beraber büyüdünüz.
You two grew up together.
Sen Raimy ile beraber değil miydin?
Aren't you with Raimy?
Yatakta karımla beraber uyuyordum.
Sleeping, in bed with my wife.
Diğer gün yine beraber oluruz.
We'll be together another day.
Emile ile sen tanışıyorsunuz ve planı beraber yaptınız.
Emile and you are associates, and you planned the heist with him.
Olmaz, beraber gidelim.
No, take me with you.
Ne olursa olsun beraber savaşacağız, tamam mı?
Whatever happens, we fight it together, okay?
Annenle beraber parktaydın. Onu izliyordu.
You and your mom were at the park, and, uh, he was watching her.
Her aptal gardiyana sırıttım tuvaletleri sildim manyaklarla beraber öfke kontrol derslerine katıldım.
Smiling at every idiot guard, cleaning toilets, attending anger management classes with raving lunatics.
Bu akşam hep beraber yiyeceğiz.
It's for everybody tonight.
Oo, beraber küvete mi gireceğiz?
Oh, are we sharing a soak?
Chop bir İmparatorluk ajanıyla beraber yaşadı.
Figures Chop'd get along with an Imperial spy.
Bu yolu beraber yürüyebiliriz arkadaş olarak, kardeş olarak.
We can walk that path together as friends, as brothers.
Geri kalanlarla beraber Roma'ya tüymediğine şaşırdım.
I'm surprised you didn't skedaddle off to Rome with the rest of them.
- Evet, beraber çok kötü kararlar veriyorlar.
- Yeah, well, together they wound up making a really bad decision.
Benimle beraber yürümek ister misin?
Hey, do you want to walk with me?
Sanırım büyüdüğüm zaman tek istediğim şey beraber televizyon izleyeceğim bir aileye sahip olmaktı.
So I guess when I grow up, what I want is to have a family to watch TV with.
Benimle beraber ameliyata girersen onur duyarım.
I would be honored if you would scrub in with me.
Beraber geçirecek sadece bir günümüz var.
This is our only day alone together.
Çoktan onların Hulk'unu yendik ve beraber geriye kalanlarını da yeneceğiz.
We've already beaten their Hulk and, together, we'll beat the rest of them.
Beraber çalışmak zorundayız.
We must work together.
Beraber mi?
Together?
Ya durdurulamayanlarla beraber çalışacaksın ya da yolumuza çıkacaksın?
You rather work with the unstoppable, or be in our way?
Bankanın önündeki, Flynn'le beraber gelen polis.
That's the man that was back there a-at the bank with Flynn.
Birisi seni çatışma başlamadan önce soygunculardan ikisiyle beraber gördüğünü söylemiş.
Someone said they saw you with two of the robbers right before the shootin'started.
Hediyeleriyle beraber gelmişler.
They've come bearing gifts.
Senin kocan var ve bu ikisi de beraber.
I mean, you have a husband and these two have each other.
Önce bizzat kontrol edelim. Bileziğin sahibi kim? Beraber misiniz şu an?
For now, let's check it in-person.Who's the owner of the bracelet, are you with her right now?
Şunu söylemeliyim ki ailemle beraber olunca sevinç ve huzur dolu oluyorum.
I've just got to to say, with my family all together, I'm just so filled with a sense of joy and peace.
Keşke beraber daha çok vakit geçirebilseydik.
I wish... we could spend more time together.
Şanslıysak, valiyi de denizkızıyla beraber ölüme gönderebiliriz.
If we're good, we can also force the village head into a deadly situation along with the mermaid.
Mevsim geçişinde beni görmeye gelmesini söylemiştim. Çünkü yılın ilk karını onunla beraber izlemek istiyorum.
I asked her to come see me at the 20th solar division ( lays between the first day of winter and the first big snow, around the 22nd of November ) and that I want to be able to see the first snow with her.
Keza, bir arkadaşla beraber çalışılmasını da.
They also recommend working with a buddy.
Beraber gidelim!
Wait up!
Şuradaki sevimli oppa ile beraber yürüdüğümü hayal ediyordum çünkü.
I was imagining that I was walking with that hunk over there.
Goryeo'dan beraber ayrıldığım çocuk torununun torununun torunu ile birlikte burada gömülü.
My friend, with whom I left Goryeo. I buried the young grandson of your grandson of your grandson here.
Madem Goblin'in Gelini değilsin hadi gel beraber gidelim.
I hear you're not the goblin's bride. Just come with me.
Bir başına yapma, beraber yapalım!
Don't do it alone! Let's do it together!
- Hadi beraber çekilelim.
- Let's take the photo together.
Beraber ne yiyelim istersin? İnek mi?
What do you want to eat together, exactly?
Beraber çalışmanın vakti geldi.
This is a time to work together.
Siber ninjaları öldürmek için beraber çalışmamız gerek Eküri.
We've got to work together, wingman, to kill the cyber ninjas.
- Bular biriyle beraber mi çalışıyor?
- Bular's working with someone else?
Bunlarla beraber muhterem dostum.
Among other things, my considerable companion.
- Tobias'la beraber sanıyordum.
? - I thought he was with Tobias.