English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bir göz atın

Bir göz atın translate English

1,056 parallel translation
- Yüzbaşı, bir göz atın.
- Captain, look at this.
İçeri girip bir göz atın, bayım.
Good evening, sir. Care to take a little look inside?
Bir göz atın.
Take a look.
Orada neler oluyor, bir göz atın.
Have a look at what's going on there.
Buna iyice bir göz atın lütfen.
Please take a good look at this.
Şuna bir göz atın.
Take a look at this.
Takım elbiselere ve gömleklere, pantolonlara, çoraplara. ayakkabılara bir göz atın.
Take a look at some suits and shirts, slacks, socks, shoes...
Oops, içeriye bir göz atın...
Can you give a look?
- Buna bir göz atın.
Take a look at this.
Elbise ve gömleklere bir göz atın. pantolon, çorap, ayakkabı...
Take a look at some suits and shirts, slacks, socks, shoes...
Gelin ve sisteme bir göz atın.
Come in and take a look at the system.
Hey, Ez, buraya gel bir göz atın.
Hey, Ez, come over here. Have a look.
Bir göz atın, Albert.
Look, Albert.
Atlı karınca cennetine bir göz atın. Şimdii.
Carrousel off to paradise right now.
Bir göz atın.
Have a look in it.
Şuna bir göz atın, Lisa Swanson.
Look at that, Lisa Swanson.
İşte, bir göz atın.
Here, take a short look.
Depoyu doldurun ve yağ ile suya bir göz atın.
Well, fill it up and check the oil and water.
Lütfen bir göz atın. Onları resmetmeye onu ben zorladım.
I pestered him to draw them for me.
Derhal buradan gidin ve eğer okumanız varsa emirlere bir göz atın.
Kindly remove yourselves immediately and if you can read, which I doubt, take a look at standing orders.
Şu önerilere bir göz atın Bakanım.
Please, have a look at these proposals Minister.
Yazdıklarıma bir göz atın.
Take a look sometime.
- Bir göz atın.
Have a look.
Şimdi bu yasal evraklara bir göz atın.
Now, you check these legal papers here.
Oraya bir göz atın ve neler döndüğünü bana bildirin.
Check that place out, let me know what's going on over there.
Lütfen bir göz atın.
Now please take a look.
Şunlara bir göz atın.
Just have a quick look at these.
Psikanalistim Doktor Leibman'dan, gelip O'na bir göz atmasını rica ettim.
I asked Dr. Leibman, my psychoanalyst, to come and have a look at him.
Son savaşta öğrendiklerinizi göz önünde tutarsak açıkladığınız üzere Ulusal Sosyalizm'in sonuçları hayatınızın bir noktasında üzerinizde belirli bir etkiye sahipti bunu da göz önünde tutarsak o zaman yaptığınız seçimleri değiştirir miydiniz?
would you change the choices made at that time? Yes, of course. I think only an idiot would refuse to change their opinion.
Evet, şey, onu Roger'ın bir göz atması için buraya bırakmıştım.
- Yes, well, I left it here for Roger to have a look at.
Açıp kesiklere bir göz attı usturayla yaptıklarını söyledi.
He takes them off. He takes a peek at the cuts... tells me they were done with a razor.
Onlara sadece bir göz atmanızla bile şehvetli bir bakışla karşılaşırsınız ki,
If you just cast a glance at one of them.
Böyle bir olay yaşandığında, eğer ona göz ucuyla bakar ya da bakışlarını yakalarsanız kaşlarını yukarı kaldırır ve güler gibi başını sallar. O anda gülümsememek hayli zordur.
If you glanced across at him or caught his eye when there was an incident like that, he would raise his eyebrow and shake his head in a rather smiling way, and it would be very difticult not to smile back.
Hikâyeye bir göz atsaydınız bu kadar sinirlenmezdim.
If you have at least looked over my script, I would have been less angry.
İstersen onları alabilirim ve ondan bunlara bir göz gezdirmesini ister ve gerçek değerini bulmasını isteyebilirim.
Now if you like, I could take them with me, ask him to have a quick look at them, and find their current value.
Ona bir göz atın.
Look at her.
Partideki güzel bir kızın göz kırpmasının hiçbir anlamı olmayabilir. Ama bir erkek buna bakarak şansını denemezse aptal demektir.
A wink from a pretty girl at a party results rarely in climax... but a man is a fool not to push a suggestion as far as it will go.
Arabaya bir göz at, ne kullanacağını bil.
Take a look at it so you know what you're driving.
İyi, muhtemelen bir Viper'a en yakın oldukları zamanın Askeri Bayram olduğu göz önüne alınırsa..
Fine, considering the closest they've been to a viper was probably at an Armament Day display.
Burası bir altın madeni olabilir, göz atmak zorundayız.
What if this is a real Klondike? At least have to see.
Belki de bu yeni tasarı teklifine bir göz atmalısınız.
Minister, after you get announce at this entirely fresh proposal.
İçinde bulunduğumuz duruma bir göz atmalısınız, efendim.
Take a look at the scope, sir.
Al bakalım, bir göz atıp üzerinde tartışın.
There you go. Then, take a look at it... talk it over, and if you have any questions, I'll be around to answer them.
- Sıcak su ısıtıcınıza bir göz atacağım.
- I'm gonna take a look at your hot-water heater.
Bir göz atıp en kısa sürede beni arayın.
GAINES : Look it over. Call me, soon as you can.
- Büyüdüğün vakit etrafında erkeklerden başka bir şey olmayınca, kendini savunmayı öğrenmen kaçınılmaz oluyor. - Tamam, bu daha iyi. Kendini savunmaya öyle alışırsın ki, orada olduklarını bile unutursun, ta ki bir şey ya da biri çıkar, ve seni onları göz kapalıyken gören biri haline getirir.
When you grow up around nothing but men, you learn certain defenses, and then you get used to the defenses and forget they're there... until something or someone comes along... and makes you look at'em real close.
Seni istasyonda gördüm sonra bir resim de göz kamaştırıcıydın.
I saw you at the station and your picture later on such a beautiful boy.
- Şuna bir göz atmalısın.
- Now take a look at this.
Şu kıyı şeridine bir göz atar mısınız?
Take a look at that stretch of beach, huh?
Belki de şuna bir göz atmalısın.
Perhaps you should have a look at this, Commander.
Frengi kaparsan hizmetkarını masanın üzerinde aç, biz bir göz atarız.
If you've got the pox just pop your man servant on the table and we'll take a look at him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]