Birdenbire translate English
3,521 parallel translation
Birdenbire ortaya çıktı.
He just showed up.
- Birkaç araba yıkayınca birdenbire Emmett'in festivalde çalmak isteyeceğini mi düşünüyorsun?
- You think you wash a couple cars and Emmett will suddenly want to play the festival?
İşe bak, zengin bir kızın oldu diye birdenbire babalığa merak sardın.
Funny how now that you have a rich daughter, you suddenly seem interested in being a father.
Birdenbire, tamamen yabancı birilerine karşı çocuk yetiştirme yöntemini savunmak zorunda kaldı.
Suddenly she has to defend her parenting choices To complete strangers.
Koklear yaptırdığın zaman birdenbire hiçbir yere ait olmayacaksın.
You get a cochlear and suddenly you're nowhere.
Şimdi birdenbire siz ikiniz...
Now suddenly with you two...
Hemşirenin biri dalgınlık yapıyor ve hayatlarımız birdenbire altüst ediyor.
Some nurse spaces out and suddenly our lives are just tossed up in the air.
Onu mağazanın vitrinin de gördüm ve birdenbire benimle eve geldi.
I saw it in a window and suddenly it was coming home with me.
Niçin birdenbire akıllı hareket etmeye başladı?
Why would he all of a sudden start acting sane?
Çünkü programım birdenbire doluverdi. Arka arkaya 30 kişiyle görüşeceğim. Tam bir buçuk saat çalışacağım.
I need a hard out because I'm swamped all of a sudden and I have about 30 people I'm going to see back-to-b- - it's an hour and a half worth of appointments, so.
Birdenbire işler aldı yürüdü. İnternette çalışmanın güzel yanı bu diyebiliriz.
All of a--word of mouth, you know, that's the wonderful thing, I think, about the Internet.
Birdenbire her şeyini kaybetmesi çok korkutucu.
How scary it is to miss a chance... I am reminded of that feeling again.
Böyle tanımlamak uygun düşer mi bilemiyorum ama birdenbire bir ada hâline geldim.
I don't know if this is the right expression but... I feel like I've become an island suddenly. Island?
Neden birdenbire bunu sordunuz?
Why are you saying that all of a sudden?
Birdenbire kendimi kötü hissettim.
You would? I'm not feeling so well all of a sudden.
Birdenbire o palyaço çıktı.
And then he just came out of nowhere.
Jerry'yle birlikte öylece oynuyorduk ve birdenbire her şey tuhaflaştı ve korkunç bir hâl aldı.
Me and Jerry were just playing along, and then all of a sudden things got weird and scary.
Ardından herkes birdenbire gaza geliyor
And then all of a sudden, everybody's on the gas.
Ve böylece aralarında konuşacak bir şey bulamayan iki insan birdenbire konuşacak çok fazla ortak yönlerinin olduğunu keşfettiler.
And that's how it came to pass that two people who'd never had much to say to one another
Birdenbire oldu.
Just like that...
Bu kibarlık da ne birdenbire?
What's with sudden politeness?
Sana ne oldu böyle birdenbire? Hiçbir şey.
What's got into you all of a sudden?
Bazen her şey birdenbire olur.
Sometimes it happens in an instant.
- Birdenbire ayrıldın.
- You left out of a sudden.
Birdenbire, nasıl gireceğimi bulmuştum.
Suddenly, I knew the way in.
Birdenbire Talberton daha güvenli rota arıyor.
and suddenly Talberton is looking for a safer route.
Zorla almaya başlıyordu ki birdenbire o adam müdahale etti ve onu ayırmaya çalıştı.
He starts grabbing her, and suddenly this guy steps in and tries to break it up.
Ben de kütüphanede onlara katılmaya karar verdim ve birdenbire bloguma hikayeler yazmaya başladım.
So I decided to join them in the library. And out of the blue, I started to write stories on my blog.
Birdenbire damadına ihtiyaç duyan kimmiş acaba?
Well, look who's suddenly needed by his father-in-law.
Telles Şirketi'nde analist olarak çalışırken birdenbire kovuldun.
You worked as an analyst for the Telles group, and then you quit.
Birdenbire zor nefes almaya başladı.
All of a sudden, she had trouble breathing.
Jay iş konusunda ona yardım etmemi asla istemez. Şimdi de birdenbire Manny beni dinlemek istememeye başladı.
Jay never wants me to help him with his business, and now suddenly, Manny doesn't want to listen to me either.
Birdenbire hepsi uçup gitti.
They just kind of flew off all at once.
Sonra birdenbire karşıma çıkıverdi.
And then all of a sudden there was a flood of it.
Peki Blackrock nasıl oldu da birdenbire tüm koruma fonlarının onunla kıyaslanması gerektiği kusursuz bir örnek halini aldı?
And why is Blackrock suddenly the paragon by which all hedge funds must now be compared?
Kapısını çalıp birdenbire karşısına çıkamazdım.
It's not like I could just walk up and knock on her door.
Birdenbire eski erkek arkadaşın seni arıyor ve sen hemen onunla buluşuyorsun?
Your ex-boyfriend calls you up out of the blue, and you just give that up on day one?
Hayır, birdenbire olmaya başladı.
No, it just started happening where we would do it in two weeks.
Pin pon masasının üzerine birdenbire düşmüş.
Collapsed on his ping pong table.
... birdenbire üzücü hatta düşmanca gelebilir.
... can suddenly become upsetting, even hostile.
Beraber güzel vakit geçiriyorduk ve birdenbire benden kaçar oldu.
Well, we were having such a good time together, and suddenly he's avoiding me.
Birdenbire etrafta parıldayan, evrene enerji boşaltan bu ışık saçan yıldızlar ortaya çıktı.
Suddenly there were these new beacons of light shining forth, pouring energy into the universe.
İşte o anda orada imkânsız bir şey oldu birdenbire General Richard Philbrick belirdi.
And there, impossibly... there was General Richard Philbrick.
Don evimize geldiği gün, birdenbire evde yağmur yağmaya başladı.
Don had come in that day, and all of a sudden, it's raining in our house.
Birdenbire bu aşk hayatıma ilgin neden?
Why are you so interested in my love life all of a sudden?
Hiçbir belirti olmadan birdenbire ortaya çıkıyor.
It just strikes suddenly, without warning.
Güvenin bana, yüzlerce müşteriye Plainco fonlarının niçin birdenbire yarı değerine düştüğünü açıklamaya çalışıyordum. Hangisinin yapmaya değer olduğunu siz söyleyin.
Trust me, you try rolling calls to your hundred clients explaining why the Plainco fund is suddenly worth half it's value, and you tell me which is more rewarding.
Ama birdenbire zaman durdu.
But then, all of a sudden, time stopped.
Birdenbire benim suçum mu oldu?
Haven't you done enough already?
Birdenbire neden bahsettiğimi anlayıverdin.
Oh, you do know what I'm talking about all of a sudden.
Ama birdenbire çok fazla parası olmuştu sanki.
But he seemed to have a lot of money suddenly.