Blanche translate English
1,037 parallel translation
- Blanche benimle birlikte. Hala çok üzgün.
- Blanche is pretty depressed.
Blanche LaRue.
Blanche LaRue.
Blanche!
Blanche!
Bir tanem!
- Blanche!
Bu inanılmaz, Blanche! Bu kadar iyi görünmen.
It's just incredible, Blanche, how well you look.
Muhtemelen, soracağımı düşündüğün şeyleri henüz sormadım,.. ... bu yüzden anlatmam gerekenleri anlayışla karşılamanı bekliyorum. Nedir, Blanche?
I haven't asked you the things you probably thought I was going to ask... so I'll expect you to be understanding about what I have to tell you.
Sitem edeceksin, biliyorum sıçrayacaksın, ama bunu yapmadan önce unutma ki, terkeden sen, canını dişine takarak çabalayan bendim.
What, Blanche? You'll reproach me. I know you're bound to reproach me, but before you do... take into consideration you left.
Burada durup beni suçluyorsun!
- Blanche. You're a fine one to stand there accusing me of it.
Bu kadar yeter!
- In there with your Polack. - Blanche, be still.
Evet, Blanche.
- Yes, Blanche.
Tamam, Blanche!
All right, Blanche.
Blanche'ı bu gece Galatoire'a yemeğe, sonra da şova götüreceğim. Çünkü bu gece, poker geceniz.
Honey, I'm taking Blanche to Galatoire's for supper tonight... and then to a show because it's your poker night.
Poker partiniz bitene kadar onu dışarıda tutacağım. Çünkü nasıl karşılayacağını bilmiyorum.
I'm gonna try to keep Blanche out until the party breaks up.
Bunlar Blanche için önemli, küçük bir zaafı işte.
It's important to Blanche. Her little weakness.
Blanche detaylarla sinirlendirilmemeli mi şimdi?
Is that gonna be the deal? Sister Blanche can't be annoyed with details right now?
Blanche'ın uzun zamandır sahip olduğu ve pahalı olmayan kürkler bunlar.
Those are inexpensive summer furs that Blanche has had a long time.
Blanche giyinirken, sen dışarıda bekliyorsun!
You come on out with me while Blanche is getting dressed.
Paris'teki şık mağazaları talan etmiş gibisin.
Well, certainly looks like you raided some stylish shops in Paris, Blanche.
Blanche giyinirken, dışarıda bekleyelim.
Come on outside with me and let Blanche finish dressing.
- Bir şova gittik.
- Blanche and I took in a show.
Bunlar, Bay Gonzales ve Bay Hubbell. Merhaba.
Blanche, honey, this is Mr. Gonzalez and Mr. Hubbell.
Hey, Blanche! Işıkta için görünüyor.
Hey, Blanche, you're standing in the light.
Ve Blanche da "beyaz" demek. Böylece ikisi bir araya gelince beyaz orman oluyor. Baharda açan bir orkide gibi...
It means "woods," and Blanche means "white"... so the two together mean "white woods"... like an orchard in spring.
Sen burada yatabilirsin. Blanche da, Steve'in yerini alabilir.
Look, you can sleep over here, Stella.
Stella, buraya gel!
Blanche, come back!
Yapma, döndüğümde kuzu gibi olmuştu.
Please, Blanche. He was as good as a lamb when I came back.
Devam et, Blanche. Boşalt içindekileri!
Go on and say it all, Blanche.
Blanche geldi mi?
Hey, is Blanche back yet?
N'aber Blanche?
Oh, hi there, Blanche.
Blanche bize yeni kanepe kılıfları yapıyor.
Blanche is making us some new slipcovers, honey.
Neden ki Blanche? Tabii ki duymadım.
Why, no, Blanche.
Blanche!
Blanche.
Duygusal nutuklarımı sevmediğini biliyorum, ama inan bana söylediklerimden fazlasını hissediyorum.
- Now, Blanche. - I know you hate me to talk sentimental... but believe me, honey, I feel more than I tell you.
- Haydi, Blanche!
I promise.
Gideceğim!
- Now, Blanche.
Blanche, bu dediğin, olacak!
Blanche, it will happen.
Bu akşam pek eğleniyor gibi görünmüyorsun, Blanche.
I'm afraid you haven't had much fun out of this evening, Blanche.
Gördün mü?
- Heh, heh. See? Blanche.
- Blanche!
- Blanche.
- Sana bir soru sorabilir miyim? - Evet, nedir?
- Blanche, can I ask you a question?
Stella!
Blanche, honey! - Stella.
Evet, öyle!
- Oh, Blanche.
Bendim!
- Blanche.
Ben Blanche.
I'm Blanche.
Nerelisin, Blanche?
- Well, where you from, Blanche?
Bu Harold Mitchell. Bu da kızkardeşim, Blanche DuBois.
Blanche, this is Harold Mitchell.
- Nasılsınız?
- This is my sister, Blanche DuBois. - How do you do.
Nasıl yani? Blanche!
- Why, Blanche.
Benim herifte de biraz akıl varsa, eve gelmez!
Blanche can have Steve's place. He ain't coming home tonight if he knows what's good for him.
- Sana servis yapmak hoşuma gidiyor, Blanche!
I like to wait on you, Blanche.
- Tatlım, neyin var?
Blanche, honey, what is it?