Boş laf translate English
240 parallel translation
- Aman, boş laf.
- Oh, rubbish.
- Boş laf, zırvalık.
- Bosh and nonsense.
- Her şeyin beni, Hollywood, Beverly Hills... ya da içinde olduğumuz bu tekerlekli çirkin şeye... sürüklemesi çok tuhaf. - Boş laf.
- Phooey.
- Boş laf.
- Bunk!
- Boş laf, ha?
- Bunk, huh?
Boş laf ediyorsun!
You trash!
- Bu çok iyi. - Bunlar laf. Bize bunları satacak birini bulmadıkça bunlar boş laf.
It is only talk if we don't find someone who will sell us what we want.
Eğer bir müşterime, kendisine Hunsecker'ın köşesinde yer ayırabileceğimi söylüyorsam, bu boş laf değildir.
But when I tell a client I can get him space in Hunsecker's column, it's not talk.
Boş laf!
Nonsense!
Boş laf!
Airy chatter!
Boş laf bunlar!
Oh, bunkum!
Boş laf bunlar gördünüz işte ben başladım ve bıraktım.
My great career's already come to an end.
Sadece boş laf.
So is a big wind.
Kesemez len. Boş laf edip durmayın.
Don't talk nonsense.
Boş laf.
Empty talk.
Lider ön tarafta olur ve diğerleri boş laf eder.
The leader in front, and they'll palaver.
Boş laf bunlar.
Stupid talk.
Viski içebildiğini, sıçan öldürdüğünü gördüm. Ama gerisi hep laf. Boş lafa para ödeyecek değilim.
I know you can drink whisky, and I saw you kill a rat, but all the rest has been talk, and I'm not paying for talk.
Boş laf.
Nonsense.
Bunların hepsi boş laf.
Words.
Boş laf dolusun ve hissin yok!
You're all gab and no feel!
- Boş laf!
- Cheap talk!
Ve çok boş laf söylüyorsun.
And you're a big talker.
Boş laf.
Claptrap.
Boş laf!
Bullshit!
Çünkü bir sonraki hedef senin beyaz ülken olacak. Boş laf!
Because the white south will be next unless they learn.
- Boş lafı bırak, bana bir içki söyle.
Cut the small talk and buy me a drink.
Zaruret ha? Boş laf bunlar! Saçmalık!
Superstition, awful superstition!
Boş lafı bırakalım, Bay Beddoe. 25,000 dolar.
Let's not quibble, Mr. Beddoe. $ 25,000.
Boş laf!
Baloney!
Ama boş laf.
But that's rubbish.
Bunlar hep boş laf.
All them words.
Bir sürü boş laf!
So many empty words!
Bir sürü boş laf.
It's just a lot of words.
Bunlar benim için boş laf.
To me that's just talk.
Bunlar boş laf.
It's all talk!
Boş laf!
Milarky!
- Boş laf!
- Garbage.
- Boş laf bunlar.
That's mush.
sen de Parma kitabı üzerine boş laf ettin.
Me with the Germans, you with the Parma book.
Güzel bir hikaye, ama boş laf etmek benim işimdir.
Great story, but baloney's my business.
Kaseti aldım. Hayatım boyunca bu kadar boş lafı hiç bir arada görmedim!
I have the tapes, and I've never heard such pussyfooting around in my life :
Boş laf.
Mere words.
Bu kadar yeter. Lafı boş yere dolaştırıp durma.
Stop beating around the bush.
Boş verin. Lafını etmeye değmez.
Don't mention it.
Mr. Christian, birini diğerinin lafıyla sınamak boş bir işlem.
Mr. Christian, testing one man's word against another's is an empty procedure.
- Boş laf.
I mean it
Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. Onlar, laf kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar.
When you pray, do not use many phrases, like the heathen who think to make themselves heard by their eloquence.
- Boş laf!
Warbook says she's a freighter.
- Boş laf bunlar.
Bollocks.
İnsani laf kalabalıklarını boş ver.
Spare me your human platitudes, Kirk.