Bree translate English
1,804 parallel translation
- Bree, seni birileriyle tanıştırayım.
Bree, let me introduce you to some people. Yeah.
Bree'nin tanıtımını Stu mu yapıyor yani?
Stu is doing Bree's ad campaign?
Bree Van de Kamp'ın benim dostum olduğunu herkese söylemek için orada olacağım.
And I am going to be there every step of the way, cheering you on, telling anyone who'll listen that the Bree Van De Kamp is my friend.
Adım Bree ve ben bir alkoliğim.
My name is Bree, and I am an alcoholic.
Bree, problemini geride bırakmıştı..
Bree put her problem behind her.
Bree Hodge, aynanın karşısında gözlerine kalem çekiyordu...
Bree Hodge was at the mirror, applying her eyeliner.
Bu, o gece Bree'nin... Kendini bir çizgi çekerken...
It would not be the last time that evening Bree would find herself...
Ama, Bree, bu aylar sonra yapılan "Ne yenilikler var?" sorusunu yanıtlayabileceğim ilk parti. - İçkime bakıp gevelemek zorunda kalmayacağım.
But, this is the first party in months when I can answer the question, "what's new?" without mumbling into my drink.
Bree, burada olmadığın süre içersinde, zamanını iyi şekilde geçireceğini söyledi.
Bree tells me that you're going to make very good use of your time away.
Bree, senin için yaptığım onca fedakarlıktan sonra, beni kovamazsın.
Bree, you can't fire me. Not after all the sacrifices I made for you.
Oranın Attica olmadığı kesin. Bree, bu işe ihtiyacım var.
- It wasn't exactly Attica.
Bree, ben hapisteyken onun için yaptıklarını anlattı.
Bree told me what you did for her when I was in prison.
Bree ve benim için var.
Not to Bree or me.
Ah canım... Bree için çalışacaksın, on ay içinde zaten pes edeceksin.
Honey... working for Bree... you're not gonna last ten months.
Bree, Orson'la ortak oldu...
Bree made Orson a partner.
Ben eşi, Bree'yim.
Uh, I'm his wife Bree.
Sana sadece altı kelime söylüyorum, Bree Hodge...
I've got just six words for you, Bree Hodge...
Bree, bana, hiç hatırlamadığım bir zamandır, yaşadığım en büyülü geceyi verdin.
Bree, you have given me the most magical night I've had since I don't know when.
O, ondan boşandı Bree ve başka biriyle beraber.
She divorced him, Bree. And she's seeing someone else.
- Tık tık? Bree'yi arıyorum.
I'm looking for Bree.
Bree, amaç seninle birlikte tipik bir gün geçirmekti.
Bree, the idea was for me to spend a typical day with you.
Bree, canım.
Bree, darling!
Çünkü o bir yemek kitabı değil, Bree.
Because it's not a cookbook, Bree.
Bunu bana, neden daha önce söylemedin Bree?
Then why didn't you just tell me that right up front, Bree?
Bree, bu iğneleyici tonuna, ne yazık ki itiraz etmek zorundayım.
You know, Bree, I can't help but take issue with your sarcastic tone.
Bree'yi mi? Evet.
I should've listened to Bree.
- Yani Bree biliyor muydu?
She told me weeks ago I should've told you.
- Evet. Peki.
So Bree knew?
Bree...
Bree...
Bree, tatlım?
Bree, honey?
Bree.
Bree.
Dinle, Bree, tek yapman gereken birkaç gözleme hazırlamak, kitabının birkaç kopyasını dağıtmak. Sonra da işimiz bitecek.
Look, Bree, all you gotta do is whip up a few pancakes, hand out some advance copies of your book, and we're outta here.
Bree Van de Kamp.
Bree Van De Kamp.
Bree.. kitabın, tariflerden daha fazla şey içeriyor, öyle değil mi?
Bree, um, your book is about so much more than just recipes, isn't it?
Desperate Housewives'da sinsi Bree Van de Kamp'ı oynuyor. Seyrettiğimden değil.
Oh, anyway, I dropped by to tell you, you don't have to worry about teddy anymore.
Eğer ilgilenirsen, Bree'le ilgili dedikodum var.
If you're interested, I have dirt on Bree.
Bree Hodge'dan başka hiç kimse sahte bir gülümseme takınıp, birini seviyormuş gibi yapmakta usta olamaz.
No one's better at plastering on a fake smile and pretending to like someone than Bree Hodge.
Bree, yardım edebileceğim bir şey olmadığına emin misin?
Bree, you sure there isn't anything I can do to help?
Bree, ne söyleyeceğimi bilemiyorum.. Çok teşekkürler.
Bree, I don't know what to say except thank you so much.
Bree, bize zaten bir ev aldın.
Bree, you bought us a house.
Bree, ben onunla iyi bir anlaşma yaptım.
Well, Bree, I got a very good deal.
- Hayır Bree, bu..
- No, Bree, that's...
Bree, şaka yapıyor.
He's joking.
Bree.
Oh, Bree.
Tamam Bree.
- All right, Bree.
Bir dakika, Bree.
Wait.
Bu, biz değiliz.
Bree, that's not us.
Keşke Bree'yi dinleseydim.
Oh, damn it.
Sana anlatmam gerektiğini haftalar önce söylemişti.
- Bree? Yes.
Gidebilirsin.
Oh, she plays the devious bree van de camp on desperate housewives. Not that I watch it!
Neden buraya oturmuyorsun, Bree?
Why don't you sit here, Bree?