English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bulur

Bulur translate English

5,885 parallel translation
"Gözler, gözleri bulur."
"Eyes find eyes."
Ama bir şey bulur bulmaz, beni ara. Anlaştık mı?
But you call me soon as you got anything.
Gözler, gözleri bulur.
Eyes find eyes.
Fırsatını bulur bulmaz bu iki dangalağa güçlü tarafın ben olduğumu göstereceğim.
And as soon as I get the chance, I'm gonna shift it right up that whack job's ass.
- Bela onları bulur.
- Trouble finds them.
Kör bir sincap bile arada bir taşak bulur değil mi?
Even a blind squirrel finds an occasional testicle, doesn't he?
Yoksa yemin ederim sizi bulur ve kalplerinizi çıplak ellerimle çıkarırım.
Or so help me God, I will find you and I will rip your hearts out with my bare hands.
Sonra... o seni bulur.
Then he... finds you.
O da önce Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nda kıytırık bir masa işinde çalışmaya başlar sonra da Dünya Bankası'nda evraklar arasında bulur kendini.
He gets a dead-end desk at the Department Of Agriculture, ends up pushing pencils at the World Bank.
- Katilleri ifşa edip başkana diz çöktüreceğiz belki o vakit, bu savaş son bulur.
-... expose the murderers, bring this president to his knees, and then maybe this war can end.
- Raven seni çıkarmanın bir yolunu bulur.
Raven will find a way to get you out.
Başka biri çimlerinin üstünde kendini çıplak dolaşırken bulur.
Another guy is found mowing his lawn naked.
Tüm umutlar yok olduğunda başka bir yol bulur.
When all hope is lost, he finds another way.
İçlerinden biri mutlaka beni vuran puştları bulur.
One that can actually find the bastards who shot me.
Bulur bulmaz beni haberdar et iyi is evlat..
You let me know as soon as you find out. Good work, son.
Onları bulur bulmaz, büyü müdür nedir onu bozarız ve Ward'ı geri alırız, değil mi?
So once we find them, we can break her mojo or whatever and get Ward back, right?
Belki Federaller bir şeyler bulur.
Maybe the feds will find something.
Evet, Deke hep güzel mekanlar bulur.
Yeah, Deke always found cool places.
- Her neyse bir yolunu bulur.
He's found a way, whatever it is.
Ama Nelly'ye, çocuğuna veya Fletch'e zarar gelecek olursa bu mektup Amiral'e gitmenin yolunu bulur.
But if harm should come to Nelly or to her child or to Fletch, that letter will find its way to the Commodore.
- Eğer Adalind tutuklanırsa Verrat nerede olduğunu bulur.
- If Adalind's arrested, the Verrat will know she's here.
Henüz geçerli bir adres elime geçmedi ama endişe etme, tavuklarım, bulur bulmaz döneceğim size.
7 years ago. I don't have a current address yet, but fret not, my chickens, as soon as I do, I will hit you back.
- O zaman bizi bulur, biz de onu öldürürüz.
- Then when he finds us, we kill him. - Really?
Eminim Riley cüzdanını bulur.
I'm sure Riley will find your wallet.
Başka bir suç ortağı bulur muyum diye dava dosylarını tekrar kontrol edeceğim.
Yeah, I'm looking back through his cases, find out if maybe he had an accomplice.
"Eden bulur, inleyen ölür" hadisesi kısaca.
Tear his shirt. Kick.
- Delgado'nun görevden alınmasını. Aksi takdirde, bu video internet ortamına düşer ve yargıca gidecek bir yol bulur.
Failing that, this video will go online and find its way to a judge.
Elbette, kendi seslerini bulur bulmaz.
Sure, once they find their grown-up voice.
Biraz kaypak bir adamdır ama herkese borç para bulur.
He's kinda skeevy, but he will loan money to anybody.
Para bulur bulmaz hemen kirayı ödeyeceğim.
I'll pay the rent as soon as I get the money.
Ancak, annesi tam yanımda duruyorsa uzanıp kadının elini tuttuğumda bunu iğrenç bulur. Şunu yapar :
However, if his mom is standing right next to me and I reach over and I grab her hand, he sees that as gross, and he'll make the face.
Diğerleri kestirmeler bulur.
Others find shortcuts.
Eğer bir kariyer çöle düşse ve onu orda duyacak kimse olmasa ses çıkartır mı? - Frank bir çözüm bulur.
If a career falls in the desert and there's no one there to hear it, does it make a sound?
- Hayır. Bazı insanlar papazla konuşmayı yararlı bulur.
Some of the men find it helpful to speak with the chaplain.
Seninle aynı fikirde olmayan herhangi biri kendini babacık tarafından tutuklanmış bulur.
Anybody who doesn't agree with you... Ends up being arrested by daddy.
Umarım güvendedir ve mutluluğu bulur.
I hope he's safe, and that he finds happiness.
- Bizi bulur, Joe.
She'll find us, Joe.
Belki yeni bir alan gelip seni bulur.
Maybe something new to study will find you.
- Başaramazsak Avcı Prens izimizi bulur ve Kuğu Prenses gelip tüm sincapları temize havale eder.
If we fail, the Hunter-Prince is sure to track it back to us, and then the Swan Princess would come and wipe out all the scullions.
Sincaplar onu bulur, öldüğünü sanırlar, onu köylerine götürürler.
The scullions find him, think he's dead, then take him to their village.
Bizi ele verirsen, seni bulur ve öldürürüz.
If you give us away, we'll find you and kill you.
Eğer bunu yapmaya gönüllü değilsen, Soldado Nation kendine daha iyi bağlantılar bulur.
Unless you're willing to do that, than perhaps the Soledado Nation will be better off finding itself another connect.
Kızları bulur ve satar.
He procures and he sells.
Galli bir adam her toprak sahibinin kalbinde memnuniyetle yer bulur.
Has to. The Welshman would be welcome at any Laird's hearth.
Yukarı çıkmanın bir yolunu bulur, Defiance'dan haberi bile olmayanların yaşadığı bir yere gideriz.
We'll find our way topside and go somewhere far away, where no one's ever heard of Defiance.
Buna klasik bir baba-oğlunu-hologram-makinesine-sokar sonra-kendini-oğlunun-kontrolündeki makinede-bulur senaryosu diyebiliriz.
I'd say this is a classic dad-puts-son-in-holodeck - then-finds-himself - in-said-holodeck - that's-now-controlled - by-son scenario.
Sam konusunda bir şey bulur bulmaz bana haber ver.
Look, just let me know as soon as you get a hit on Sam.
Korktum ama beni önce başka biri bulur diye umdum.
Yeah. But I was hoping someone else would find me first.
Biri bulur diye korktuk Sonra dikkatler Mead Gölüne dönünce, kimse bulamadı.
We were worried someone would find him. But right away, the focus shifted to Lake Mead, so no one ever did.
Trisha, annemizi bulur bulmaz arabanı sana geri vereceğiz ve yolumuza gideceğiz.
Trisha, as soon as we find our mother, you can have your car back, and we'll be on our way.
Bulur, ever.
He could, yeah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]