English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bıçak

Bıçak translate English

8,713 parallel translation
Çatal bıçak takımı için 40 bin mümkün değil.
40,000 for the food, that's impossible.
- Bıçak bul.
- Find a knife.
Kesit açıyorum. - Göğüs açıcı ve 10 numaralı bıçak ver.
- Hand me a rib spreader and a ten blade.
Bıçak ön tarafta değil. Kalbin arkasında olmalı.
Blade's not anterior.
Dr. Clemmens, 11 numaralı bıçak demek istediniz herhalde?
You mean an 11 blade, right, Dr. Clemmens?
11 no'lu bıçak ile daha kesin keser ve daha az travma yaratırsınız.
11 gives you a more precise cut and less tissue trauma.
Stajyerimize 10 numaralı bıçak verin lütfen.
10 blade to our intern, please.
- Ortada bıçak.
- Knife in the middle.
Koza içindekini koruyorsa ve Junior seni serbest bıraktıysa bıçak bendeyken kozanı nasıl kesip açtı?
If the cocoon protects who's inside, and Junior freed you... how did he cut your cocoon open when I have the knife?
Bu, buradaki tek bıçak.
This is the only blade in the place.
Dış görünüşün, herhangi bir bıçak veya tabanca kadar güçlü bir silah olabilir.
Your appearance... can be a weapon... as powerful as any knife or gun.
Kalbindeki ve boğazındaki bıçak yaraları dışında vücuduna neredeyse el değmemiş.
Other than the stab wounds to her heart and her throat, her body was mostly pristine.
Nasıl bir insan, başka bir insana defalarca bıçak sokabilir ki?
What kind of person plunges a knife into someone over and over?
Altı ay boyunca sırt sırtaydık. Meğerse sen bıçak saplama planları yapıyormuşsun.
I had your back for six months, while you were waiting to plant a knife in mine.
Birden fazla bıçak yarasıyla.
Multiple stab wounds.
Duygu çemberi, portakallı gazozdan bacakları ve ayağında da bir tane bıçak var.
We got the feelings wheel, some orange soda legs, and we have the knife in the foot.
Şu an elimde bıçak tuttuğumun farkındasın değil mi? .
You do realize I have a knife in my hand.
Beni buramdan ve buramdan vuran adam, tüfeği tutukluk yapınca bıçak çekti.
And the man who shot me here and here, he stabbed me when his rifle jammed.
Ama o bıçak gerçekten kirliydi.
But that knife was very filthy.
Dün geceden beri ağzını bıçak açmadı pek.
Ever since last night, you've barely said a peep.
Bir meybuz için katolik okulunda okuyan beş kızla yaptığım bıçak kavgasından.
Knife fight with five catholic schoolgirls over a slushie.
Burada kaç tane bıçak olduğunu biliyor musun?
Do you know how many knives there are in here?
Gotham bıçak sırtında ama ben savaşmadan düşmesine izin vermeyeceğim.
Gotham is on a knife edge. But I won't let it fall apart without a fight.
Güzel bıçak değil mi?
Nice knife, huh?
O çok güzel bir bıçak ve beni koruyan silahlı adamlarım var.
Such a beautiful knife and I have men with guns to protect me.
Başka kimsen olmadığında bıçak iyi bir dosttur.
A knife is a good friend when you have no other. "
Ama bıçak taşırdı.
But he carried a knife.
- Yolda ağzını bıçak açmadı.
You hardly said two words on the ride over here.
- O bıçak bana mı?
Is that knife for me?
Bazen beyni ile ağzı arasındaki filtre yok oluyor ama bıçak kemiğe dayanırsa, hayatta bırakmak istemez.
Sometimes he ain't got much of a filter between his head and his mouth But, uh, push comes to shove, ain't no way he wants out. Right?
- Bıçak çubuğu yapıyorum.
I'm making a knife stick.
Bıçak çubuğu mu?
Knife stick?
Bıçak çubuğunu bulamadım.
I never did find knife-stick.
Çantada kanlı bir bıçak var ve siz bunu nasıl bulduğumuzu...
There's a bloody knife in a bag but you're concerned about how we found...
Dövülmüş mü yoksa tek bıçak darbesiyle yaralanmış mı?
Was she battered about, or just punctured with single stab wounds?
Hep bıçak sırtında yaşadık.
Always in harm's way - - you think that's been easy for me?
- Bıçak.
- Knife.
Kimde bıçak var?
Who's got a knife?
Kaç bıçak olduğunu kimse bilmiyor.
No one knows how many knives.
Bıçak bilgimden dolayı biraz panikledim galiba.
I guess I got a little bit spooked by the lore of the knife.
Lucas, kanıt kilidinde bir bıçak var.
Lucas, there's a knife in evidence lockup.
Bıçak.
The blade.
Bıçak ile boğazı kesilmiş, ve başka hiçbir şey bilinmiyor. Katil orada ama kimliği bile yok.
You know, the knife used to slit his throat and Hollister's was found on the suspect, but no further I.D.
Bırak bıçak işini yapsın.
_
Bıçak, elin değil.
_
Ben de bıçak var, elindeki silahın tam aksine gerçekten zarar veriyor.
Yes, but I have a knife, and unlike your gun, my knife is real.
Vampir kanı bıçak yarasını bile sanki hiç olmamış gibi iyileştirdi.
Vampire blood heals a stab wound like it was never there.
Bir bıçak mı?
A knife?
Tekrar bıçak altına yatmak istemiyorum.
I don't want... I don't want to go under the knife again.
Bıçak yanındaydı.
Knife beside her.
Bıçak getir!
Get a knife!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]