Child translate English
54,079 parallel translation
İlk insanlar su kaynaklarına yaklaştığı zaman çocuklarına göz kulak olmazlarsa timsahlara yem oluyorlardı.
When early men went visit a watering hole... If they didn't watch their child, they got snatched by a crocodile.
Aslında, sevgili çocuğunuz daha büyük bir amaç için öldürülmüştü.
In truth, your beloved child was killed for a greater purpose.
Bir çocuk.
A child.
Her ebeveyn çocuğunu kurtarmak ister.
Every parent wants to save their child.
Anlamalısın, yapmaya çalıştığımız şey bir çocuk büyütmeye benziyor.
You gotta understand, what we're trying to do here is like raising a child.
Ve bir çocuğun iki ebeveyne ihtiyacı vardır.
And a child needs two parents.
Madem hepimiz aynı fikirdeyiz belki de çocuğun yaptığı şeyin sorumluluğunu alması gerek.
I agree, but now we are, so maybe the child needs to take responsibility for his actions.
Küçücük çocukla nasıl öyle konuşur?
How dare she speak to a child like that?
Yaşını başını almış bir çocuk gibi dimdirekt okula gitti.
She just marched right into that school like some sort of a woman-child.
Çocuğumun doğumuna bile gelmedin.
You didn't come to see my child when he was born.
Ve söz veriyorum projeyle kendi çocuğumla ilgilenir gibi ilgileneceğim.
And I promise that I'd treat like my own child.
Annesi, kendisini bir odaya kapatıp ağlamak istediği zamanlar küçücük bir çocuğa artık kendine dikkat etmesi gerektiğini nasıl açıklarsın?
But, how do you explain to a small child that he has to take care of himself, because his mom wants to lock herself in her room and cry?
Hoşlandığı kızın büyük annesini ayartmak için birine kalbini açıktan sonra onu kullandığını bir çocuğa nasıl açıklayacaksın?
How do you explain to a child who opened his heart to you that you were only using him to seduce the grandmother of the girl he likes?
- Çocuk gibisin.
You're such a child.
Çok barışçıl bir çocuktur.
She's a very peaceful child.
Artık evliyim ve bir çocuğum var.
Mother! I have a wife and a child now.
Adını bile yazamayacak kadar sarhoştun, geçiyorum bir çocukla ilgilenmeyi.
You're too drunk to piss your name in the snow, let alone take care of a child.
Seni kendi çocuğu gibi büyüttü, buda yanlışmıydı?
She brought you up like her own child, was that wrong?
Son nefesini verirken karısını yada yeni doğmuş çocuğunu düşünmedi.
When he breathed his last... he did not think of his wife or unborn child.
Bana baban olma şerefini verip....... çocuğunu ellerimle kutsamamı istedin.
You gave me the honor of being your father and asked me to use my hands to bless your child.
Bu çocukla ben ilgilenirim.
I will handle this child.
Ayrıca başka bir adama ilgi duyduğunu sanıyordum.
Besides, I thought you were interested in a different adorable man-child.
Ben sorunlu bir çocuk değildim.
I was never a problem child.
Kocam ona miras derdi bense 18 yıl teminatlı nafaka diyorum.
My husband would call it his legacy. I call it a guaranteed 18 years of child support.
Çocuk nerede?
Where's the child?
- Yalnız bir çocuk.
- A child alone.
Tamam, çocuğum. Kimse sana zarar vermek istemiyor.
It's all right, my child, no one wants to harm you.
Sakin ol, çocuğum.
It's all right, child.
Çocuk arayan birini duymadığınıza emin misiniz?
Are you sure you haven't heard of anyone looking for a child?
Çocuk, biraz saygı göster.
Child, show some respect.
Ben sadece küstah bir çocuğum.
I'm just an insolent child.
Baba, ben çocukken öldü o.
Father, he died when I was a child.
Teslim olduğunda, yanında bir çocuk vardı, genç bir kız.
When he surrendered, there was a child with him, a young girl.
O masum bir çocuk!
She's an innocent child!
Sen özgürsün, çocuğum.
You're free, my child.
Sen, Samuel ve Katherine Pastoria'nın tek çocuğusun.
You are the only child of Samuel and Katherine pastoria.
- Glinda çocuğundan ötürü hayatını kurtardı.
Glinda spared you because of your child.
Yanında getirdiğin çocuk gibi.
Like the child you brought with you.
- Bakın, eğer bebek dönmezse... - anne ve çocuk ölebilir.
Look, if her baby's not turned around... mother and child may die.
Sen, Samuel ve Katherine Pastoria'nın tek çocuğusun.
You are the only child of Samuel and Katherine Pastoria.
Bir zamanlar Kral Pastoria ile birlikteydiniz, şimdi tahtın gerçek mirasçısı, onun çocuğuyla, Ozma'yla birlikte duracaksınız.
As you once stood united with King Pastoria, you now stand with his child, the one true heir to the throne, Ozma.
Hiç sahip olamadığım çocuğummuş gibi her gece... altını bağladım.
I changed her diapers every night like she was... the child I could never have.
Çocuk onun yanında olursa hayatı ciddi tehlikeye girer.
If the child continues to live near her, her life is in serious danger.
Seni almaya gelmiş çünkü çocuk öldü sanmış.
She went to get you because she thought the child was already dead.
Çocuğun iki parmağı kırık, belli ki kendini savunup ilk darbeyi engellemeye çalışırken olmuş.
The child has two broken fingers in what is obviously a defensive wound from trying to stop the first blow with her hand.
Bir çocuk psikoloğuna gittiğini bilmek zorunda değil.
And she doesn't need to know she's seeing a child psychologist.
Ödevi yaparken çocuğun da katkı vermesi gerekiyormuş.
Here you go, honey. The assignment said the child has to contribute.
Bakın, eğer bir çocuk fiziksel veya duygusal olarak suistimal ediliyorsa bu konuda her şeyden önce ebeveynlere haber vermek benim görevim.
Look, if I think that a child is being physically or emotionally abused, it is my duty to go forward with that, first and foremost, to the parents.
Çocuk psikoloğuna gideceksin.
You're gonna go see a child psychologist.
Yoksa buranın anneleri beni sosyal hizmetlere şikayet ederler.
In this town, they'll report me to child services.
- Bir de çocuk.
And a child.