Durust translate English
57 parallel translation
Kendimi tamamen ve durust bir sekilde meslegime adayacagim, yeteneklerim ve becerilerim olcusunde. Tanri yardimcim olsun.
I will truly and honestly conduct myself in the practice of my profession to the best of my skill and ability, so help me God.
Durust, caliskan Amerikalilar... ihmal ediliyor cunku hukumetimiz... bu ulkenin vatandasi bile olmayan... bir grup insanin anayasal haklarina daha cok onem veriyor.
It's about decent, hard-working Americans... falling through the cracks and getting the shaft... because their government cares more about the rights... of a bunch of people who aren't even citizens.
Durust olmaliyim
I've got to be honest.
DOGRU DURUST YAPIN SU iSi!
Get it right!
Ama sana soyleyeyim... durust olucam ve dusundugumu soyleyecegim.sen muthissin.
But I gotta tell you... I'm just gonna be upfront and say it. You are gorgeous.
Durust olacagim.
I got to be honest.
Durust ol!
Be honest!
- Evet, durust olmamali.
- Yeah, not too many morals.
- Durust bir adami..... dolandiramazsin.Pekala.Acikca belli ki Mickey'ye telefonu satan kisi ahlaksiz sahtekarin teki.
- You can't cheat..... an honest man. Well, clearly the person who sold Mickey that phone is a dishonest crook, with no morals.
- Durust olmak gerekirse, bunu duymaktan biktim.
- Sick of hearing about it, if I'm totally honest.
Durust olayim mi, James?
Can I be frank, James?
Durust olmak gerekirse cok uzun zamandir her Cumhuriyetci secimi bazi duygusal sacmaliklara dayanir.
But honestly, for the longest time, every Republican election has been based on some sentimental bullshit.
Senle durust konusmak gerekirse biraz sirt sorunlari vardi.
He had that back thing.
Sen de ben de, bunun disinda ne istedigimiz hakkinda durust olalim mi?
How about you and I be honest about what each of us want out of this?
Durust olalim.
Let's be honest.
Bak, Steve-o, sana durust olacagim.
Look, Steve-o, let me be straight with you.
Pete, Sen durust ve guvenilir birisin.
Pete, you're a good egg.
'Durust bir centilmen, Toplum Ahlaki Komitesinin basinda.'
'An upstanding gentleman, who sits on the Committee for Public Decency.'
Ve tamamen durust bir sekilde mi olmali?
And it would have to be completely above board?
Durust bir adami dolandiramazsin, hatirladin mi?
You can't con an innocent man, remember?
Durust olmak gerekirse...
Honestly?
Durust olan her zaman kazanir.
The righteous always crack first.
Durust olmak gerekirse, uzerimde devamli oyun oynamalarindan bikmaya basladim.
To be honest, I'm getting fed up with them always playing tricks on me.
Durust olarak mi?
Honestly?
Durust olarak.
Honestly.
İki tembel polisim ve bi'ise yaramaz yardımcım varken benden nasıl isimi dogru durust yapmamı bekliyorlar?
How am I even supposed to do this job? I've got two lousy cars, I've got a useless deputy.
Prithviraj durust ve namuslu bir adam gibi gorunuyor.
Prithviraj seems like an honest and righteous man.
Senin ailen durust oldugu gibi... karakterin de durust.
Just as righteous your family is... your character is just as righteous.
Durust ve adil.
Honest and just.
Sizin gibi durust bir erkekle evlenmek icin can atarim... evlilik hazirliklari icin.
To marry an honest and just man like you, I'd jump... right into the preparations.
guclu ve durust.
Strong, honest.
Ne kadar da durust ve iyi bir insan.
He is so honest and down-to-earth.
durust.
Honest.
Ve durust ol.
And be truthful.
Durust olmak gerekirse, iyi gittigini dusunuyorum.
I thought it went well, to be honest.
ÇOCUKLAR, SiZE KARSI DURUST OLACAGIM.
Guys, I'll be honest with you,
Bayan Burns, size durust olucam.
Miss Burns, let me be frank with you.
Ben sadece gercekten durust olsaydi dusunuyorum...
I think that if we were just really honest...
Durust olmak gerekirse, calisan anlamaya Paris'te Devon tam yeri bu yuzden onu kovalamak olabilir.
Honestly, trying to figure out Devon's exact location in Paris so I can chase her down.
Ben sadece durust olmaya calisiyordu Sizinle bizim icin.
I was just trying to be honest with you, for us.
Daha ilk gece tanistik ve o geceyi dogru durust hatirlamiyorum bile.
Yeah, we met on night one. And I don't even remember that night really.
Bir an icin dusun biraz daha az durust bir matematikci oldugunu.
So imagine for a moment that you are a less honest mathematician.
Ve sana tamamen durust olacagim.
And I will be completely honest with you.
Eger ilk gunden bana durust olsaydın, bu sacmalıgın icinde olmazdık.
If you had been straight with me from day one, we wouldn't even be in this mess.
RESTORANIN SAHİBİ, DAIRYU "DÜRÜST MÜŞTERİMİZDİR" DEDİ.
RESTAURANT OWNER CALLS DAIRYU "UPSTANDING CLIENT"
DÜRÜST OYUN Seni sürpriz bir şekilde alıkoyduğum için özür dilerim, ama çok önemli bir konu var.
I apologise for taking you by surprise, but this is a matter of great importance.
BİZ DÜRÜST VATANDAŞ OLMAYA ÇALIŞIRIZ
WE PRACTICE THE RIGHT OF CITIZENSHIP
'Bir kerecik DÜRÜST birşey söyleyin! '
'Say something HONEST!
DÜRÜST BİR GÜN İÇİN DÜRÜST MAAŞ
- Amen.
Meksika çocukları hedef alan reklamları yasakladı ZAMANIN EN BÜYÜK HALK SAĞLIĞI KRİZİYLE YÜZLEŞMEK İÇİN DEVLETE BASKI YAP YEMEKLE İLGİLİ DÜRÜST OLMANIN ZAMANI GELDİ
d I know we'd find a way d Forever starts today
Ben IT bir olasılık DÜŞÜN Ben DÜRÜST DO.
I THINK IT'S A POSSIBILITY I HONESTLY DO.