Elini uzat translate English
768 parallel translation
Sanki, seni benden almak için sana elini uzatıyor.
It seems to be reaching out for you, as if it would take you away from me!
Elini uzat bakalım, Danny.
Put it there, Danny me boy.
Bana inandı ve elini o tek elini uzatıp teşekkür etti. Sonrasında da bir şeyler içmeyi önerdi.
He believed me... and held out his hand... his only hand and said, "Thank you."... adding, "let's have a drink."
Şimdi elini uzat.
Now hold out your hand.
Elini uzat.
Hold out your hand.
Şurada durup, röntgen filmi için elini uzatışını hatırlıyorum.
I remember her standing here holding out her hand for the photograph.
Yani genç kız elini uzatırsa.
That is, if she offers him her hand.
Delikanlı elini uzatıp yardım etmiş son hız.
Within his arms she landed.
Elini uzat lütfen.
Your hand, please.
Al, Veliaht'ın sana elini uzatıyor Bâkire.
Here, your Dauphin offers you his hand, maiden.
Sadakati onu etkiler ve ona elini uzatır.
Its constancy touches her and she gives it her hand
Onunla konuşurken, yumuşak beyaz elini uzatıp
And as I talked to her, I would want her to hold out her soft white hand and say,
Öyleyse bana elini uzat.
Well, give a man a hand, then.
Birisi sana elini uzatırsa...
If somebody holds out his hand toward you...
Tanrı'nın bana elini uzatıp yüzünü göstermesini, benimle konuşmasını istiyorum.
I want God to put out His hand... show His face, speak to me.
Sağ elini uzat canım.
The right hand!
Her arkanı döndüğünde, biri elini uzatıyor.
Every time you turn around, somebody's got his hand out.
Komşunuz Amerika Birleşik Devletleri 5,000 mil genişliğindeki okyanusun ötesinden Japonya'ya elini uzatıyor.
Across 5,000 miles of ocean... the United States of America, your neighbor... stretches out its hand to Japan.
Bana elini uzat!
Give me your hand!
Bana elini uzat.
Give me your hand.
Bize çizdiğin kadere dayanma cesareti ver. Sona ulaştığımız an bize elini uzat. Bize yolumuzu göster.
Give us the courage to bear thy will, and when the end is upon us, give us thy hand and show us the way.
Bana elini uzatıyor, çünkü onu öpmemi bekliyor.
Offers me his hand, expects me to kiss it!
- Elini uzat, evlat.
- Give me your hand, boy.
Elini uzat, Kazak.
Extend your arm, Cossack.
- Elini uzat, delikanlı.
- Come on, lad, give me your hand.
Elini uzatıp yanağıma dokundu.
He reached out his hand. And it touched my cheek.
Elini uzat.
Give me your hand.
Elini uzatıver, lütfen.
Your hand, please.
Elini uzat bana.
Okay, give me your hand.
Elini uzat.
Put your hand out.
Ona elini uzat.
Give her your hand
Uzat elini.
Put it there.
Evlilik için ona elini uzat.
He was the first in battle, your hand in marriage belongs to him.
- Uzat elini!
- Stick your hand out.
Elini suyun altına uzat.
Hold your hand under the water.
Eğer gerçeksen, elini bana uzat.
If you are real, stretch out your hand to mine.
Unutma. "Başı sıkışan dostuma uzatırım yardım elini daima."
Remember that.. a friend in need is a friend indeed.
Yapman gereken tek şey elini cebime uzatıp onu almak.
All you have to do is reach into my pocket and take it.
Bir daha sordum, yine karşılık yok. Üstelik öfkeyle kapıya uzatıp elini, çek git demek istedin bana, ben de gittim.
Yet I insisted, yet you answered not, but, with an angry wafture of your hand, gave sign for me to leave you.
Sonra senin Caius Cassius, uzat elini.
Next, Caius Cassius, do I take your hand.
Hadi, uzat elini sana yardım edeyim.
Oh, here, I'll give you a hand.
Hadi uzat elini.
Come on. Give me your arm.
"Uzat elini, tutayım belini."
"Give it a lick and make it stick."
Uzat elini.
Put your hand out.
Bize yardım elini uzat!
Help us!
Uzat elini, Jake.
Give me your hand, Jake.
Şimdi silah tutan elini ileri uzat.
Now stick your right arm out.
Sağ elini ileri uzat.
Stick your right hand out.
Uzat bana elini Lorna.
Give me your hand, Lorna.
Gözüpeksin, uzat elini Nemeçek!
It's a whiz, Nemecsek!
- Elini uzat.
- Give me your hand