Etmeyecek misin translate English
1,005 parallel translation
Artık seyahat etmeyecek misin öyleyse?
Then you won't travel anymore?
- Irene'i tebrik etmeyecek misin Godfrey?
- Are you going to congratulate Irene?
Bana yardým etmeyecek misin?
Aren't you going to help me?
Ona veda etmeyecek misin?
Aren't you gonna say goodbye to him?
Peki, Bana yardım etmeyecek misin?
Well, aren't you going to help me?
Lütfen, Tokyo'ya dönmesi için ona yardım etmeyecek misin?
Please, won't you help him get back to Tokyo?
- Beni takdim etmeyecek misin?
- Won't you present me?
Düello davetini kabul etmeyecek misin?
Aren't you going to accept his challenge?
Ona teşekkür etmeyecek misin?
Aren't you going to thank him?
Misafir etmeyecek misin?
You won't put him up?
Pes etmeyecek misin peki?
And you're not going to?
- Benimle dans etmeyecek misin yoksa?
Aren't you gonna dance with li'I ol'me?
İlk gece hiçbir şey hayal etmeyecek misin?
Won't you imagine anything on the first night?
Bir iki kelime etmeyecek misin?
Anything to say to her?
Eski karını masana davet etmeyecek misin?
Can't you ask your former wife to take a seat?
Bana yardım etmeyecek misin?
Will you not help me?
Yeteneklerimden söz etmeyecek misin?
- Oh? Aren't you gonna mention my talents?
Yine de bu odada hak iddia etmeyecek misin?
'But you still ain't claiming this room? '
Stephen'i tebrik etmeyecek misin?
Aren't you going to congratulate Stephen?
Bana yardım etmeyecek misin?
Won't you help me?
- Eşyalarını kontrol etmeyecek misin?
- Won't you check everything?
Onu ihbar etmeyecek misin?
- Meaning you don't intend to charge him with horse taking.
Teşekkür etmeyecek misin?
Aren't you going to thank mademoiselle?
Kahinlerin önünde bizimle dans etmeyecek misin?
Aren't you going to dance with us before the sheiks?
Oh, şey, bana teşekkür etmeyecek misin?
Oh, bosh, don't you go thanking me.
- Sen yardim etmeyecek misin?
- Ain't you gonna help catch him?
Saatin geç olduğunu biliyorum ama, beni içeri davet etmeyecek misin?
I know it's late, but aren't you going to invite me in?
- İçeri davet etmeyecek misin?
- Aren't you going to invite me in?
Bir fincan kahve teklif etmeyecek misin?
So you'll offer me a cup of coffee?
Bize kahve ikram etmeyecek misin?
So will you offer us a cup of coffee?
- Beni davet etmeyecek misin?
Are you going to invite me to have a little bit?
Susan, aşağı gelip bana veda etmeyecek misin?
- Susan, aren't you coming to say goodbye?
- Beni içeri davet etmeyecek misin? - Tabii, içeri girin.
Aren't you gonna invite me in?
- Bana yardım edecek misin, etmeyecek misin?
- Stone, are you going to help me or not?
Beni bir fincan kahveye davet etmeyecek misin, ya da...
You don't feel like asking me up for a cup of coffee, or -
- İçeri davet etmeyecek misin?
- Arent you asking me in?
Problemlerinden babana söz etmeyecek misin?
You wanna tell Poppa your troubles?
- Dua etmeyecek misin?
I thought you were going inside to pray.
Ichi, bana veda bile etmeyecek misin?
Ichi, you're not even going to say goodbye to me?
O pis arzularını üzerimde tatmin ettiğini itiraf etmeyecek misin?
You'll not admit you've had your wicked will of me?
Bana yardım etmeyecek misin?
Aren't you going to help me?
Yardım edecek misin, etmeyecek misin?
Are you going to help me or are you not?
Etmeyecek misin?
"Will not"?
- Etmeyecek misin?
- Will not?
Bir şeyler içmeye davet etmeyecek misin?
Aren't you going to offer a drink?
Sen hala yenilgiyi kabul etmeyecek misin?
You still won't admit defeat?
İkram edeceğim bir fincan sakiyi kabul etmeyecek misin?
You won't accept my cup of sake?
Hediye için bana teşekkür etmeyecek misin?
Well, aren't you going to thank me for the present?
Peki gerçekten ama gerçekten nefret etmeyecek misin benden?
And you really and truly don't hate me?
Eee, bir bardak içki daha ikram etmeyecek misin?
Well, aren't you going to offer me another drink?
Artık beni teselli etmeyecek misin?
You will not be my comforter?