English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ E ] / Ettı

Ettı translate English

54 parallel translation
Buraya seni hangi rüzgar ettı, Rube?
What brings you out here, Rube?
Conde Nast'le tek bağlantım olan Epperly'e mail ettım. Ama otomatik mail geldi, artık orada çalışmıyormuş.
Uh, well, I e-mailed my Conde'Nast contact, Epperly, but I got an auto response saying she doesn't work there anymore, so I gotta...
Evet, sonra da muhalefet ettın,
Yeah, and then you stonewalled me, which I...
Sözümü tutmama yardım ettın.
You helped me keep my promise.
Bu seyrettıgınız, annemın ikinci kocası olan Vincent Reed'in...'ölümü hatta sakat kalması durumunda bile... evin tek hak sahibi olarak kendisinı... göstermesi için annemi nasıl ikna ettığıni gösterir... nitelikte bir delil kasetidir.
What you're seeing here is video evidence, proof, that Vincent Reed, my mother's second husband, somehow managed to convince her to sign over control of the house, in the event of her death or incapacity.
- Bu olaylar olurken Danıel Wolf'un nerede olduğunu merak ettım.
- I'd like to know where Daniel Wolf was when all this went down.
Ama şırketının ıflas ettığını bılıyorum,
But I know your consulting firm went bankrupt,
Tahmın ettığın gıbı suç ortağına ulaştı.
As you predicted, he reached out to his partner in crime.
O dönem daha fazlasını hak ettığımı düşünüyordum.
At the time, I-I felt like I needed more, like I deserved more.
Onu tehdıt ettım, benı görmeye gelmezse ben gıdecektım.
And I threatened him, told him I'd come over if he didn't come see me.
Belkı de hak ettım.
Maybe I deserve it.
Sonra da yalanlarına devam ettı çünkü Laura'nın kırık kalbının öcünü almak ıçın karısını öldürüp kendısını suçlayacağına ınandı.
Then they continued out of his sincere belief that she'd become the scorned woman avenging her broken heart by killing his wife and framing him for the murder.
Hak ettığımden emın değılım, ama belkı çocuklarım sayesınde elde etmışımdır.
I'm not sure I deserve it, but maybe I got it because of my kids.
Brad öldüğünde nıhayet neden tüm geleneksel dınlerın yas tutma ve hayatını devam ettırme konusunda katı zamanları ve rıtüellerı olduğunu anladım.
You know, when Brad died, it dawned on me for the very first time why every orthodox faith on this planet has these strict timelines and rituals for how you're supposed to mourn the dead and move on with the living.
Yeni kahvaltı ett...
I just had my breakf...
Adli tabib teyit ett mi?
The Coroner confirmed that?
Dr. Allenby bacaginizi muayene ett ¡ kten sonra görüsürüz.
I'll see you after Dr. Allenby has a look at your leg.
Ben ¡ ancak rahat ett ¡ reb ¡ l ¡ yorlar.
They can keep me comfortable.
Ama sonra... mütesebb ¡ s olarak daha çok katkimin olacagini fark ett ¡ m.
But I found that I was able to contribute more as a private citizen.
Bay Gard ¡ ner sova çikmayi kabul ett ¡.
Mr. Gardiner has agreed to do the show.
... ses özell ¡ kler ¡ n ¡ anal ¡ z ett ¡.
... vocal characteristics.
Bu da demektir ki, Mikis'i kullanarak işlerine devam ett.
In which case, he used Mikis to run around procuring his women?
Jag hade ett likadant par.
I had a pair just like'em.
Det var en kille som skulle lämna en kallelse på ett faderskapstest.
It was a guy to serve you with a paternity suit.
Thomlinson behöver ett visum för att fånga den.
Tomlinson's gonna need a visa to catch this one.
Top dışarı çıkıyor ve geriye birşey kalmıyor som är kvar är ett rökmoln.
It is out of here, and there's nothing left but a vapor trail.
det gör så det blir ett besök på kullen.
That's gonna bring a visit to the mound.
I ett försök att få igång någonting för stammen.
Trying to get something going for the tribe.
Taylor, Duke'ün çirkefliğinden sonra ayağa kalkıyor, efter att "Duke" gav honom ett litet prov.
Taylor back up, refusing to dust himself off after Duke gave him a little chin music.
Georg size en içten dileklerini yolladı. Kendisi yazamadığı için bağışlamanızı rica ett.
George of course sends his love to you both and asks that you forgive him for not writing himself.
- Kim ateş ett- -
- Who fired that...
Sonunda kabul ett.
She has finally consented.
Kabul ett...
- Yes, I did.
Dikkat ett!
Watch out!
Hareket ett...
Can I move my...
Bizi besledi, bize kitap okudu derslerimizde yardım ett.
She feeds us and reads to us and helps us with our lessons.
Seni gerçekten takdir ett, m.
I really appreciate it.
Kızım kendi aklıyla hareket ett, hiçbir şey değişmeyecektir.
When my daughter's made up her mind, there's no changing it.
- Roma'dayım seni merak ett... - Mesaj atlandı - Ben Tom, gerçekten...
I'm in rome now.I'm worried about you... it's tom...
Buna açık olup olmadığımızı merak ett.
- He wondered if we'd be open to it.
- Dikkat ett!
- Look out!
Kardeşi onu takip ett, i Omar benimle kaldı
His sister followed him. Omar stayed with me.
Ama müvekkiliniz kabul ett- -
But by your client's own admission...
Yaklaşık bir sene önce vefat ett.
She passed away about a year ago.
Geri geleceksin çocukla... Ett için.
You're coming back with the boy... for Etta.
Geçen gün pompamı tamir ett ve şimdi ondan kurtulamıyorum
He fixed my plumbing the other day and now I just can't get rid of the fool.
Sack-ett!
Sack-ett!
Evv.. ett!
I... would.
Boğulana kadar ağzıma sıçmakla tehdit ett.
He threatened to shit down my throat until I choked to death.
Arabamı tamir ett.
He fixed my ride.
... Melas her şeyden önce onu koruyacağına yemin ett. Kendi canna mal olsa bile.
Melas took a solemn oath to protect her above all else, even with his own life.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]