Gemiye translate English
5,712 parallel translation
Gemiye hoşgeldin.
Welcome aboard.
İki yıl daha buradayız, sonra bizi daha büyük bir gemiye, 8. Uzay Gemisi'ne yollayacaklarını umuyorum. Çünkü oradaki oyun arkadaşları tam da Sunshine'ın ihtiyacı olan şey.
We have two more years here... and then we get sent to a larger ship... which I'm really hoping is Starship 8 because they have... kids running around everywhere.
Gönderdikleri gemiye inanamazsın.
You can't imagine the pod this guy brings.
- Gemiye Rotterdam'dan mı bindin?
- Did you sail from Rotterdam?
Westminster'dan buharlı gemiye bindim. Yaklaşık bir saat.
I took the steamer to Westminster, about an hour.
Chelsea Limanı'ndan gemiye mi bineceksiniz?
So, will you be taking the boat back from Chelsea Pier there?
Şimdi Flint onu gemiye geri almak mı istiyor?
And Flint wants to put him back on board?
Yani iki gün önce gemiye çıktım ve Bay Singleton'ın, bana çok mantıklı gelen şeyler söylediğini duydum.
I mean, I came aboard the ship two days ago and I hear Mr. Singleton making what sounds to me to be a lot of sense.
Senin cezan gemiye adım atmanla beraber başladı.
Your sentence began upon entry to this vessel.
Sadece gemiye atlayın.
Just get on.
Gemiye bin.
Get onto the boat.
Peki ya ikişer ikişer gemiye binen hayvanlar?
How about the animals marching two by two?
Yani, gemiye hem saldıramıyoruz hem de yakınlaşamıyoruz. O zaman gemiye nasıl çıkacağız?
So, if we can't shoot at her and we can't get close to her, how the hell do we board her?
Çünkü ateş ederse bu gemiye asla çıkamayacağını biliyor.
Because he knows he'll never board us if he does.
Bronn seni gemiye kadar götürecek.
Bronn will escort you to your ship.
- Gemiye bindiğini gördün mü?
- You saw her board the ship?
- Ama arkadaşın gemiye binemez.
But your friend won't be on it.
- Gemiye neden binemiyormuş?
Why won't he be on the boat?
Bir taraftan Dawson'da kalacağını söylüyorlar diğer yandan gemiye atlayıp gideceğini.
One way says you're staying in dawson, The other one says that you're on a boat out.
Ranger olmadan o gemiye karşı hiçbir şansım yok.
Without the Ranger, I have no chance against that ship.
Leonardo, o gemiye binmenin bir yolunu bulmalısın.
You, Leonardo, must book a passage on that ship.
Hadi, Kaptan sizi gemiye naklettirirken, bana ne hediyeler getirdiğinize bakalım.
Now, let's see what gifts you've brought me, while the Captain fetches my own little trinket from the hold.
Abi baksana uçan gemiye başka kimler gelmiş!
Brother, look what else came flying aboard.
Gemiye binebilmek için ödünç aldım.
I borrowed it to get on the drop ship.
Bir şey yaptım, tamam mı? Gemiye binmek için beni aşağıya indiklerinde öldürecekleri bir şey.
I did something, ok, to get on the drop ship, something that they will kill me for when they come down.
Bu arada, Hademenin o gemiye binmesine kim yardım etti bilmek istiyorum çünkü kendi başına yapmadığı belli.
In the meantime, I want to know who helped this janitor get on that drop ship because he sure as hell didn't do it by himself.
Adamlarını gemiye bindir ve gözden uzak tut.
Get your men on board and out of sight.
- Chloe? - Gemiye saldırdığımızdan beri haber almadım.
I haven't heard from her since we charged the boat.
Bu gemiye benim binmemem gerekirdi.
Shit. I should have never been on that boat.
Böylece sen de gemiye dönmüş olursun.
And then you're back on the ship.
- Evet, evet ve elbette mesele şu ki eve dönmeden önce tekrara gemiye atlama konusunu düşünüyorum.
And, of course, the the thing is... I'm thinking about hopping aboard again before we return home.
Limandaki her gemiye el koyun.
Seize every ship in the harbour.
Beni neden gemiye götürmedin?
Why did you not want me on the ship?
Pazartesi günü çöldeki görevine gitmek için gemiye bindi. Bitti gitti.
Shipped out to the desert on the Monday and that was it.
Gemiye geri dönün!
Get back to ship!
- Otostop yapıp bir gemiye atlamak, dünyayı gezmek.
Jump a steamer, see the world.
Gerçekten geç oldu, gemiye gelin lütfen!
It's really late, please come aboard!
- Gemiye çıkın hemen!
- Make for the ship, now.
Amerika'ya geldim, bir gemiye bindim ve bir daha hiç arkama bakmadım.
I went to the United States, got on a boat, and never looked back.
Özgür Eyalet uçaklarının bir filosu haç şeklinde uçarak özel gemiye refakat ediyorlar.
A flight of Free State aeroplanes flying in the form of a cross escorted the special boat.
Evliliğimiz gemiye binmeden evel oldu.
Our wedding was just before Syd sailed.
100 kişinin bir gemiye kömürle yakıt sağlaması bir hafta sürerken petrolde bu bir günde tamamlanan tek kişilik bir işti.
It took 100 men a week to fuel a ship with coal, but with oil, one man could do the job in a single day.
- Hayır, bazılarını gemiye yüklettim.
No, I shipped some.
Kuru kafa kesinlikle gemiye binmek isteyecektir.
Skull certainly wanted to get on board.
Düştüğünden beri kimsenin o gemiye yaklaşmasına izin verilmedi.
Awesome. Like, no one's been allowed near the ship since it crashed.
Traglar, ondan gizlice gemiye girmesini istedi.
The Trags want him to break into the vessel.
Gemiye giden güvenlik kapısını etkisiz hale getirdim.
I've disabled the security gate that leads into the ship.
Kolonilere gitmek için gemiye bineceksin.
Sailing for the colonies.
Kendi zamanıma döner dönmez yeni dünyaya giden gemiye binebilirim.
Just as soon as you take me back to my own time and I can board that ship for the new world.
Gemiye ne olmuş?
What about the ship?
Elbette geri döndüğümde o gemiye bineceğim!
Of course I'm boarding'the ship when I go back!