Gıbı translate English
30,168 parallel translation
Bırakalım kazandığını düşünsün.
Let him think he is winning.
Eğer kişisel durumunun işini etkilediğini hissederse, .. bakanlığı bırakacak.
If he feels that his personal situation is affecting his work, then he will quit his office himself.
Hatırladığım kadarıyla istemedim, belki hafızam beni yanıltıyordur çünkü hatırladığım kadarıyla, birbirimizi yüzüstü bırakmayacağımıza söz vermiştik.
Not as I recall, but perhaps my memory serves me ill, for I seem to remember we promised to forsake all others?
Odama gizlice girip, silahımdan kurşunları aldığında seni küçümsemeyi bıraktım.
I stopped underestimating you when you snuck into my quarters and you stole the bullets from my gun.
Cadaloz, Raffaele'den sonra Marquis'e gider, beni rahat bıraktığı tek yer orası.
After Raffaele, the witch goes to the Marquis, it's the only place where she's not on my back.
Bıraktığın için sağol.
Thanks for the lift.
Akşam seni eve kimin bıraktığını gördüm.
I saw who brought you home tonight.
Bilirsin, birisinin bir ağacı devirip yatak odana seni korkutmak için taçlı horoz bıraktığında gibi.
You know, like when someone pulls down a tree and leaves a rooster with a crown on its head in your bedroom to scare you.
Uzun ya da kısa olup olmadığına bırak o karar versin.
We'll let him decide whether you're working long or short.
Ona nasıl pislik muamelesi yaptığı, pisliklerini temizlemekten bıktığını ve tam o zaman depo dedi.
How he treats him like shit, he's tired of cleaning up his messes, blah-blah. That's when he brings up this storage shed.
Başkan'ı öldürmeye çalıştığımı itiraf edeceğim ama karımı ve kızımı rahat bırakacaksınız.
I'll confess to trying to kill the president, but my wife and daughter are left alone.
Bob Lee Swagger'ın kulübede bıraktığı makaleleri okudum.
Read the articles Bob Lee Swagger left in his cabin.
Eğer sormamın sakıncası yoksa arkadaşlarını neden bıraktığını sorabilir miyim?
If you don't mind me asking... why did you leave your friends?
Herkes yaptığı işi bırakıp buraya gelebilir mi lütfen?
Okay, everybody, just stop what you're doing for a second and just gather round. I got something to say.
Annemi hayal kırıklığına uğratmamak için endişelenmeyi bırak.
Stop worrying about disappointing Mom.
Seni itfaiyenin önüne bıraktığım günü hatırlıyorum demek isterdim, ancak hatırlamıyorum.
I'd like to say I remember leaving you at a fire station, but I don't.
Çocuklar için yaptığınız şeyler beni hayran bıraktı.
What you've done for the children makes me speechless.
Daphne öldürüldüğü zaman evde olmadığına dair bir kayıt bırakman gerekiyordu.
You were supposed to establish a record of you not being in your house when Daphne was killed.
Onunla ilk tanıştığımızda, ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve sonra tüm bıçaklarını buldum.
When I first met him, I had no idea what he did, and then I found all his knives.
Amy'nin kendini bıçakladığı kısmı kaçırdınız mı siz?
Did you miss the part where Amy tried to stab herself?
Güçsüz olmaktan bıktık, seninde bıktığını biliyorum.
We are tired of being powerless, and I know you are, too.
Ne yaptığının farkında değilsin. Bırak beni.
Hey, let go of me.
DeLuca'yı döven adamı yıllar önce arkanda bıraktığını sanıyordum.
The person that beat up DeLuca is someone I thought you left behind years ago.
Acıdan çığlık atmayı bıraktığımda tavşanlar gibi sikiştik.
After I stopped screaming from the pain, we fucked like rabbits.
Yönetmeye çalıştığın her sefer müzisyenlerin çalmayı bırakıyor.
Every time you try to conduct, the musicians just stop playing.
Patrick öleceğini biliyordu ve bu bize bıraktığı tek ipucu. O yüzden bunu çözeceğiz, tamam mı?
Patrick knew he was going to die, and this is the only lead he left us, so we're going to figure it out, okay?
Hayır. Sınıfta kaldığım, hiçbir derse girmediğim için bıraktım. Tüm vaktimi Meksika Cenazesi grubuna ayırıyordum.
No, I-I dropped out because I was failing, because I never went to classes, because I was trying to dedicate my time to The Mexican Funeral.
Tom Selleck'in bıyığı onu seksüel bir ikon yaptı.
I mean, Tom Selleck's moustache made him a sexual icon.
Tek söylediğim, iyi bir taco'nun ağızda bıraktığı... tadı bilmeniz için çok fazla taco yemeniz gerektiği.
I'm just saying you have to eat a lot of tacos to know how a good taco feels in your mouth.
Aşçılığı bırakayım mı? "
Should I quit cooking? "
Serbest bıraktığın köpekleri geri çağır yoksa sonu herkes için kötü biter.
Call back the dogs you unleashed, or this will end bad for everyone.
- Bu ahşap kalp geride bıraktığı tek şey mi?
This wooden heart the only thing left behind? I think so.
Bizi bir sebepten ötürü serbest bıraktığını biliyorum.
I know you let us out of there for a reason.
Aptallığı bırak, Emma!
Stop being stupid, Emma!
Bütün bunları arkamızda bırakıp başladığımız yere geri dönebilir miyiz?
Can we put this all behind us and go back to the way things were?
Ne yani, on yıllık arkadaşlığımızı öylece bırakıp bir tane ayak hastanesinde çalışmaya mı gidecektin?
So, you were just gonna leave and slink away from our 10-year friendship to some foot hospital? !
Takıldığım hatun bırakacak beni.
My baby mama's cousin gonna drop me off.
Kendini planlamadığın ve kontrol... edemediğin bir duygu deneyimine bırakmak?
That you give yourself over to a sensory experience that you haven't planned and can't control?
Lavaboda dişlerimi fırçalıyordum... ve buradayım, bıçaklandığımı söylediler.
I was at the sink washing dishes, and then I'm here being told someone stabbed me in the neck.
Bay Solloway'in Çarşamba gecesi boynundan bıçaklandığını bilmeniz gerekiyor.
Well, you should know. Mr. Solloway was stabbed in the neck Wednesday night.
4Runner'ı bıraktığım yeri görebiliyorum.
I can almost... I think I can see where I left the 4Runner, which is good because it...
Ölüler yığıldı geride bıraktığım tüm ölüler, geceleri gelip bana musallat oluyorlar hayaletler, çığlık atıyorlar, huzurum kalmadı.
The dead are piling up. All the dead I left behind me... come lookin'for me at night, they scream, I've got no peace.
Tüm bunları geride bırakmaya çalıştığımı biliyorsunuz.
You know I'm trying to put that behind me.
Her şey son bıraktığındaki gibi duruyor.
I left everything how it was on the last day.
Ama Peter Lewis'in kasıtlı olarak iz bıraktığını söyle.
But let them know that Peter Lewis left the breadcrumbs on purpose.
Bu yüzden kalp her pompaladığında bıçağın oynadığını farkettim.
That's why I could see the blade moving every time his heart tried to pump.
Bıçağın saplandığı yer ve yaranın ciddiyeti, perikardın tamamen dolarak kalbi tıkamasının tam olarak ne kadar süreceğini belirler.
The exact placement of the blade and severity of the wound will determine exactly how long it takes for the pericardium to completely fill, choke off the heart.
Sokakta cüzdan bulup sahibine ulaştırmayı düşünüp sahibinin şehir dışında yaşadığını görünce içinden parayı alıp cüzdanı geriye bırakmış değilim.
I never found a wallet outside of an IHOP and thought about returning it but saw the owner lived out of state so just took the cash and dropped the wallet back on the ground.
Grace'i yalnız bıraktığında eline küreği alıyor ve kendi mezarını kazmaya başlıyor.
Leaving Grace to her own devices, she grabs a shovel and starts digging her own grave.
Onu, profesörün hamile bıraktığını mı düşünüyorsun?
Do you think that professor knocked her up?
Şu an yaşadığımız yere taşındık ve bunu geçmişte bırakmaya karar verdik.
We moved... moved on with our lives and we were beginning to get past this, too, and...