English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Isabet

Isabet translate English

2,940 parallel translation
Biraz isabet kaybı yaşayabilirsiniz ama fazlasıyla hızlanacaksınız.
Now, you may lose a little accuracy, but you will gain a lot of speed.
Eski sisteme göre daha fazla hız kazandırabileceğimizi ve buna rağmen yüksek isabet oranını koruyabileceğimiz öğrendik.
We found you could shoot a bit faster than the old school thought or taught and still meet a high standard of accuracy.
Hız ve isabet önemli.
Speed and accuracy count.
Herkes baksın, tam isabet.
Bases loaded, full count.
35 yaşında erkek, kafasına kurşun isabet etmiş.
35-year-old male, gunshot wound to the head.
Tam isabet.
Buzz kill.
İzlere ve çürüklere bakarak, boğuşma olduğunu söyleyebilirim, Tabanca ateş almış ve kalbine isabet etmiş, Dün gece 23 : 00 ve 01 : 00 saatleri arasında.
From the stippling and bruising, I'd say there was a struggle, the gun went off, vaporized his heart, somewhere between 11 : 00 and 2 : 00 last night.
Bu silahın isabet yüzdesi çok yüksek.
This weapon is so accurate.
Bize 3 tane roket isabet ettiğinde dağlardaydık.
When the rocket hit 3-dağlardaydık us.
Polise isabet eden merminin parçaları sanmış.
Thought it was part of the bullet that went through the officer.
Tam isabet.
Bingo.
Tam isabet.
Jackpot.
Tam isabet.
Bulls-eye.
Tüfek ateşi otomobiline isabet etmiş.
Rifle fire, hit his car.
Arabası isabet aldı.
Shot up his car.
Arka kapıya iki kurşun isabet etti.
Two in the rear passenger-side door.
Beatriz'e şarapnel parçası isabet etti.
Uh, Beatriz took some shrapnel.
Adamlarım Sırplar'ı mermi yağmuruna tutacak, mermiler onlara isabet edecek, onlar da ölecek.
The plan is, my guys will shoot a bunch of bullets at the Serbs. The bullets will enter their bodies and kill them.
Atardamarına isabet etmiş olabilir.
He may have nicked an artery.
Tatlım, isabet ettirdim!
Honey, I just got in!
Tam isabet!
Right in the lke!
Yani mermiler gökyüzünden düştü ve adamıma isabet etti.
So the bullets just fell out of the sky like raindrops, landed on my man.
Yeleğine isabet eden bir kurşun...
One bullet hit her vest...
Tam isabet.
- Right on. - [laughs]
Tam isabet!
- Right on!
Kalbinin yarım santimetre daha uzağa isabet etmiş.
It's less than a centimeter away from his heart.
Loker, tam isabet, evlat.
Um, Loker, on your mark, son.
Diğeri çelik yeleğe isabet etmiş.
Other shot hit the vest.
Tek isabet yok!
Not one hit!
Yurtdışı bizi almak için isabet almak için bile, ve şimdi çok para var?
You left us to take the hit, to get even, and now you got the money too?
Tam isabet.
It's in there.
tam isabet Şaşıgöz! Gol oldu!
Peak is cross-eyed!
O uzaklıktan göğsüne iki mermi isabet ettirmek ustalık gerektirir.
Which makes putting two in his chest at that distance quite a feat.
Bichun Bhutia. Tam isabet.
Bichun Bhutia.
Londra'da bir hava saldırısı oldu ve bir sığınak isabet aldı.
There was an air raid.
Tüfekteki kurşun ona isabet ettiğinde çakıl taşı vurmuş gibi bir şey hissetti.
When he was hit the ball... he felt only a dry tap, like a stone.
Tam isabet!
Bull's eye!
Tam isabet.
Gotcha!
Tam isabet.
Direct hit.
Parçalardan biri kendisine isabet ettiyse vücut maddeyi bir yerde tutar. Madde plastik olduğundan da taramalarda görünmez. Bu da bakteri oluşumu için harika bir ortam yaratır.
If he got hit by shrapnel, the body walls off the foreign object, which, because it's plastic, doesn't show up on imaging and provides a perfect home for bacteria.
Sen de 60 metrede istediğim herhangi bir şeyi tam isabet vurabileceğimin farkındasın değil mi?
And you understand that I can hit any part of the plate from 60 feet away, yes?
Kafaya isabet ettirebildiğim sürece sorun yok.
Fine, long as I get that head shot in.
Tam isabet!
Impact!
Tam isabet.
Nice work.
Evet, kurşun kafatasının ön sağ kısmını delmiş ve sağ ön loba isabet etmiş.
Yeah, the bullet's passed through the front right of his skull and nicked his right frontal lobe.
Tam isabet etmiş gibi.
Sounds like a hit.
Tam isabet.
Right on cue.
İsabet ettirdim.
I got in.
İsabet olur.
You better not.
Bizim ev de isabet almıştı.
our house had been hit. And, ah...
İsabet oldu, ayvalı tart yapmıştım.
On the other hand, comes in handy, because I made quince tart.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]