Iyi davran translate English
3,675 parallel translation
Caffrey en iyi davranışlarını sergilese iyi olur.
Caffrey better be on his best behavior.
"Sevgili Taylor, hayallerinin peşinden git ve Andy'e iyi davran."
" Dear Taylor, follow your dreams, be nice to Andy.
Ona iyi davran, bugün onun doğum günü.
Be nice to her, it's her birthday.
Belki de öbür dünya Jimmy'e bu dünyadan daha iyi davranır.
May the next world be kinder to Jimmy than this one ever was.
Zaten bize çok iyi davranıyorsunuz.
You've already been so good to us.
Niye sen bana iyi davranıyorsun?
Why are you being nice to me?
Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun?
Why are you being so nice to me?
Gavin, neden Jane'le bana bu kadar iyi davranıyorsun?
Gavin, why have you been so nice to me and Jane?
Bugün Bay Barrow'a biraz iyi davran.
You take it easy with Mr Barrow today.
Bu şekilde o da bana iyi davranıyor.
That way she'll keep treating me well.
Sonra arkana yaslan ve iyi davran.
Then you can sit back and play nice.
Çok iyi davranıyorsun ama benim suçumdu.
You've being so nice about this, but it's my fault.
- O zaman, biraz daha iyi davran.
Well, be extra nice.
Neden kovduğum kişilere bu kadar iyi davranıyorsun?
Why are you so nice to those guys I fire?
Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun?
Why do you still accept me?
Mac, bu adamlar iş anlayışım yüzünden bana iyi davranıyor.
That way, we can talk shop. Mac, these gentlemen are courting me for my business savvy.
Ona iyi davran dedim değil mi!
I told you to be good to her!
Varlığımızdan haberleri olmadığında insanlar bize daha iyi davranıyorlar.
We find people treat us better when they don't know we exist.
Pekala hanımlar, Prenses Anne'nin birkaç kötü adamın icabına bakmak için gitmesi gerekiyor o yüzden, Ron ve Andy'e iyi davranın. Tamam mı?
Now, ladies, Princess Mommy has to go take care of some bad guys, so you be nice to Ron and Andy, okay?
Yabancılara iyi davranıyor.
Takes kindly to strangers.
Aslında, Ben ona iyi davranıyordum çünkü seninle çıkıyordu.
In fact, I was just being nice to her because she was dating you.
İnsanlar, dürüstlük en iyi davranıştır derler ama çoğu zaman keşke söylemeseydim dersin.
I know people say honesty is the best policy, but most of the time you just end up wishing you kept your mouth shut.
Sana iyi davranıyorlar mı?
They treat you well?
Kız olduğu için mi ona çok iyi davranıyordun?
Is that why you were good to him too?
Bana gerçektende çok iyi davranıyorsun.
You're being really nice to me.
Herkes bana çok iyi davranıyordu, bu yüzden bunu gereğinden fazla devam ettirdim.
Because everyone is so good to me, I must have gotten greedy.
Ona iyi davran, tamam mı?
Go easy on him, okay?
Dostlarımıza iyi davranırız.
We'll treat our friends well.
Ama bana iyi davranıyor artık bir şey gizliyormuş gibi hissediyorum, bu da beni deli ediyor.
But now that he's treating me well, I'm going crazy because I feel like he's hiding something.
Ve yengeye iyi davran.
And treat your wife well.
Bana iyi davranıyorsun çünkü tek istediğin, bilmek istediğin şeyi söylemem.
You're only being nice because you want me to tell you what you want to know.
Şöyle söylemişti ; evlilikte, kadınına iyi davranırsın, evine domuz pastırması getirirsin, kadının görüşlerine saygı duyarsın.
He said, in a marriage, you treat your woman good, you bring home the bacon, you treat her with respect.
Yüzbaşı anneme iyi davranıyor.
My captain's sweet on my mom.
O hâlde neden bana bu kadar iyi davranıyordun?
So why are you being nice to me now?
Bize bir tek o iyi davranıyor.
She's the only one who's actually nice to us.
Bana iyi davranın.
Treat me well.
İyi davranmaya çalıştım, cömert olmaya çalıştım ama karın sanki seni dövmüşüm ve kolunda sigara söndürmüşüm gibi davranıyor.
I tried to be nice, I tried to be generous, and she treats me like I beat you and put cigarettes out on your arm.
- İyi davran.
- Be nice. - Be nice?
Sana dönmemin sebebi, her şeyin daha iyi olacağını ummamdı. Ama bana sokaktaki göçmenmişim gibi davranıyorsun.
The reason I came back to you is because I hoped everything would be better but you are treating me like I'm an immigrant in the streets
Eğer hastaya böyle davranıyorsan Bayan Patmore bununla tek başıma yüzleşsem daha iyi olur.
If that's an example of your bedside manner, Mrs Patmore, I think I'd sooner face it alone.
Don Jordan'ı öyle ekip gittikten sonra daha hoş davranırsan iyi edersin.
Yeah, well, you better be extra nice to Don Jordan after you blew him off like that.
İyi davran.
Play nice.
Korkmuyorum ama korksam daha iyi çünkü Charlie'den ayrıldığından beri kafayı yemiş gibi davranıyorsun!
I mean, I'm not, but I probably should be, considering you've been batshit crazy ever since Charlie broke up with you.
Geceyi bir otelde geçirmiş olabileceğini düşünürdüm ama bu şekilde irtibatı koparmak ona göre bir davranış değil. - İyi misin sen?
I suppose she could have spent the night at a hotel, but, you know, it's not like her not to keep in touch.
Belki de iyi niyetli yabancılara karşı tedbirli davranıyordur.
Perhaps she's wary of well-meaning strangers.
Biliyorum ve ben de seni asla aldatmam ama eğer birbirimize dürüst davranıyorsak, ben aldattım, yani sanırım tarif etmenin en iyi ifadesi bir enerji değiş tokuşu yaşadık.
I know, and I would never cheat on you, either, but... if we're being completely honest, I had, well, I guess the best way to describe it would be... an energy exchange?
İyi davran
Be nice.
Araman çok hoş bir davranış ama Oliver iyi olacak. İyileşmeye başladı bile.
It was good of you to call, but Oliver's gonna be fine.
Max hepimize sert davranır, ama sadece daha iyi olmamız için.
Max is tough on all of us, but only because he wants us to be the best.
İyi davranıyor.
He's been good to me.
Yattığın bütün erkeklere bu kadar iyi mi davranıyorsun, yoksa yalnızca bana mı?
You treat all the guys you slept with this nice, or is it just me?
davran 26
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi dedin 60
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi dedin 60
iyi de neden 21
iyi değil 246