Kalkamıyorum translate English
215 parallel translation
Kalkamıyorum.
I can't get up.
O kadar yorgunum ki kalkamıyorum.
I'm so tired I can hardly get up.
- Kalkamıyorum.
- I can't get up.
Kalkamıyorum.
I can't.
- Henüz kalkamıyorum.
- I can't get up yet
Kusura bakmayın ayağa kalkamıyorum.
"Perdoname"... that I do not rise.
Kalkamıyorum.
I can't stand up.
Hayır, ayağa kalkamıyorum.
No. No, I can't get up.
Korkarım kalkamıyorum.
I fear I cAnneot rise.
O kadar güçsüzüm ki ayağa kalkamıyorum.
I'm so weak that I can't stand up.
Ben kalkamıyorum.
Too bad I can't get up.
Yani, sabahları kalkamıyorum yaşamaya değer bir şey göremiyorum.
I mean, I can't get up in the morning, I feel there's nothing worth living for...
Annenin yanına gel, ayağa kalkamıyorum.
Come to mom, I can't stand up.
Bu telefon faturalarının altından kalkamıyorum.
I can't make these phone bills. It never stops.
Ayağa kalkamıyorum, kusura bakmayın.
I won't get up, if you don't mind :
Grip oldum. - Ayağa kalkamıyorum ve...
I've got the flu, I can't get up...
Kalkamıyorum!
I can't get up!
Ben yerimden kalkamıyorum, o kadar meşgulüm.
Cos I can't do it. I'm busy.
Elbette, ayağa kalkamıyorum.
Of course, I can't even get up
Neden kalkamıyorum?
Why I couldn't get up
- Kalkamıyorum!
I can't!
- Kalkamıyorum.
Let's get him upstairs.
- Kalkamıyorum.
I can't get up.
Bazen altından kalkamıyorum.
Sometimes my knees bend.
Kalabalık çığlıklar atıyor. "Ayağa kalk" diyorlar. Ama ben kalkamıyorum.
The crowd's screaming, "Get up!" But I can't.
Ayağa kalkamıyorum, düşeceğim.
I can't stand up, I'll fall down.
Jefferson, düştüm ve ayağa kalkamıyorum
Jefferson, I've fallen and I can't get up.
Hala koltuğundan kalkamıyorum, değil mi Dr. Barr?
I just can't seem to get off your couch, can I, Dr. Barr?
Ayağa kalkamıyorum.
I can't stand up.
- Düştüm ve ayağa kalkamıyorum.
I've fallen and I can't get up!
Düştüm ve kalkamıyorum.
I've fallen and I can't get up.
- Ben de kalkamıyorum.
- I am gagged too.
Ben bir kaplumbağayım, ve kalkamıyorum!
I'm a turtle, and I can't get up!
Kalkamıyorum, bunu başaramayacağım!
I can't move! I can't!
Billy, bana bir tane daha ver, buradan kalkamıyorum...
Billy. Toss me another one. I gotta sit out here...
Düştü ve kalkamıyorum!
She's fallen and I can't get up.
Kalkamıyorum.
I can't stand.
- Hiç o kadar erken kalkamıyorum.
- I could never get up that early.
Düştüm, kalkamıyorum.
I've fallen over, and I can't get up!
- Ayağa kalkamıyorum.
I can not stand.
Oraya gelip, size sarılıp iyi şanslar dilemek istiyorum ama kalkamıyorum.
I want to go over and hug you and wish you luck, but I can't get up.
- Kalkamıyorum!
- I can't. I can't get up!
- Kalkamıyorum!
Get up. - I can't!
- Kalkamıyorum!
Get up, Pony! - I can't!
Ayağa kalkamıyorum kusura bakma.
Forgive me for not getting up.
Odama çıkmaya çalışıyordum ama çok yoruldum ve kalkamıyorum.
I'm sorry... I was going up to my room but I'm tired and I can't get up.
- Kalkamıyorum, Gabrielle.
I can't, Gabrielle.
Ayağa kalkamıyorum.
I can't get up.
- Kalkamıyorum!
- I can't!
Ayağa kalkamıyorum.
- Oh, can't get out!
Kalkamıyorum.
Quick get a rabbi!