English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Karınız

Karınız translate English

13,291 parallel translation
Ta ki karınız kanser olana kadar.
Until your own wife got cancer.
- Karınızı bulmak istiyor musunuz?
Do you want to find your wife?
Karınız hakkında yeni bir bilgim olsaydı size hemen söylemez miydim?
If I had any new information about your wife, don't you think I would've told you by now?
Karınız hakkında yeni bir bilgim olsaydı size hemen söylemez miydim?
If I had any new information about your wife, don't you think I would tell you?
Karınız nörolog muydu?
Your wife was a... a neurologist? Yes.
Yani, Koh Dong Ho Bey şu anda 2015'tesiniz ve 67 S 2232 plakalı Carnival'in sahibi karınızı öldürmeye çalışıyor.
So, Mr. Dong-ho KOH is in 2015, and the driver of 6782232 is trying to kill your wife.
Karınızın durumuyla ilgili görüşmemiz gerek. İkiniz de benimle gelir misiniz lütfen?
I have some information about your wife's condition, if you'll both come with me, please.
Enfeksiyon büyük bir hızla karınızın vücuduna yayılacak.
Then the infection will spread quickly through your wife's body.
Ya karınız?
What about your wife?
Kusura bakmayın Bay Shaw... - Sanki karınızı siz öldürmüşsünüz gibi.
I'm sorry, Mr. Shaw... it sounds like you're saying
Bizim kafamızı karıştırmaya çalışıp çalışmadıklarını blmiyorduk, burada bunu yapıyorlar.
But we... we didn't know if they were just messing with our heads,'cause that's what they do here.
Kitabınızı çıkarın!
Take your textbook out!
En azından karın ve kızın çabucak öldüler.
At least your wife and daughter, they died quickly.
Tek istediği karısını ve kızını öldüren adamdan intikam almaktı.
All he wanted was revenge on a man who killed his wife and his little girl.
Niye karışıyorsun abi kızın sigarasına?
Why pick on the girl?
Diyorum ki, karınla böyle el ele, göz göze hiç romantik bir an yaşamadınız mı?
Did you and your wife never have any romantic moments together?
Benim eğlencem ve çıkarım için şehri dolaştınız. Size söylüyorum Kongre Merkezi patlayacak.
You run around town for my amusement and my profit, and I tell you that... the Convention Center's gonna blow up.
Yönetici burada çöplerimi karıştırdığınızı söyledi.
The super said that you were out here looking through my garbage.
Morglarda, cenaze evlerinde civar mezarlıklarda çalışan kişilerin kimliklerini çıkarıp, potansiyel suçluların da..... listesini çıkarmalıyız.
All right, we need to start pulling employee records for mortuaries, funeral homes, local cemeteries and start pulling a list of potential suspects.
Bu, Dr. Peter Hudson. Karınız Oxford'da öğretmenlik yaparken birçok yıl birlikte çalıştık.
I worked with your wife many years ago when she had a fellowship at Oxford.
- Of acıdı be. Emlakçınız Taylor'u öldüren adamı evinizin çekmecelerini karıştırırken yakalamış.
Your real estate agent caught the man who killed Taylor going through your drawers at your open house.
Lütfen, tek kişilik sucuklu pizzanızın tadını çıkarın, olur mu?
Please, enjoy your individual pepperoni pizza, okay?
Karım nerede, karıma ne yaptınız?
Where's my wife, what did you do with my wife?
Son ziyaretimizde karısını yalnız bulduk.
Our last visit found his wife unattended.
Evde hamile bir karın, hayatı sana bağlı küçük bir kızın, ve sen halen...
A pregnant wife at home, you got a little girl who depends on you, and yet, you still...
Hücreden çıkarız, merdivenlere ulaşıp iletişim çanaklarının olduğu çatıya gideriz
We get out, hit the stairwell, and go to the roof where the comm dishes are.
İşin içine duygularınızı karıştırmayın.
Keep your own emotions out of it.
Kelepçeleri çıkarır mısınız lütfen?
Can you take off his handcuffs, please?
"Lütfen pompalı tüfeklerinizi açın ve karılarınızı dövünüz."
Please open your shotguns and slap your wives.
Öldürüp karısını dul, çocuklarını babasız bıraktı!
Thereby killing him, leaving his wife a widow and his children fatherless!
Çıkar mısınız?
Would you mind?
Biricik kızımızın beceriksiz sevgilisiyle karı koca gibi yaşamasını sorun etmiyorsan öyle olsun.
If you're really okay with our precious daughter shacking up with her ne'er-do-well boyfriend, so be it.
Holland'ın yaptıklarını örtbas ettiklerini açığa çıkarırız.
We expose them for covering up for Holland.
Halanızın hayır kurumu doğum yaptığı yıl kurulmuş hayır kurumu ise Caymans'da bir hesaba bağlı belli ki çocuğa destek olmak için kullanmış. Çocuğunsa hem ailenizin hem annesinin cinayetinden çıkarı çok fazla.
Your aunt's charity was founded the same year she had a child, and that charity was linked to a bank account in the Caymans, which means she used it to support the child who had everything to gain from the murders
Müvekkiliniz Tidwellların cep telefonlarına sızıp karı koca arasındaki cinsel içerikli mesajları çaldı.
Your client hacked into the Tidwells'cellphones then stole private texts of a sexual nature sent between a husband and his wife.
Dört erkek bir kızı yukarı çıkarıyor... -... bana niyetlerini anlamadığını sakın söyleme.
Four guys took one girl upstairs, so don't you dare say you didn't know what they were going to do to her.
- Bay Blake, Kolombiya bölgesi Ön Suç bölümü olarak, karınız Imani Blake'i gelecekte öldürme suçundan dolayı sizi tutukluyoruz. - Hayır.
No.
Başka kovamız ya da süt kabımız yok karıncalar üzerinde yürümek zorundasınız.
Um, we don't have any more buckets or milk crates, so you might have to walk on some ants.
Bundan yanlız olmadığını çıkarıyorum.
I take it that you're not alone.
Küçük kızın ağzındaki sandviçi çıkarın.
Just pull out the sandwich out of the little girl's mouth.
Her ne yapıyorsak, işleri karıştırmamızın iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.
I don't think it's a good idea for us to mix business. With whatever it is we were doing.
Karıştıracak mısınız? Anladım.
Co-mingle, yeah, I get it.
Her şey affedilir. Bütün sorunları ve giysileri çıkarıp atarsın ve karanlıktan ışığa geçmiş gibi olursun. Hem de tam hız.
So it's like all is forgiven, and you can throw off your troubles and your clothes, and you're like out of the dark and into the light, full speed ahead.
Yangın borusu erişim için harika bir yol ama sıvı bir karışımı tüm enfekte katlara nasıl ulaştıracağız?
The standpipe is the perfect access to it, but how do we get the liquid mixture to all the infected floors?
- Gezmeye çıkar mısınız?
- You guys up for a field trip?
Her ne yapıyorsak, işleri karıştırmamızın iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.
I don't think it's a good idea for us to mix business with, well, whatever it is we were doing.
Hanımefendi, öyle bir şey yok. Dışarı çıkar mısınız?
Could you step outside?
Ne onlar bizim hayatımıza ne de biz onların hayatına karışmalıyız.
They shouldn't interfere in our lives, nor we in theirs.
Bacaklarınız karıncalanıyor mu yoksa uyuşuyor mu? Dizin altında mı, üstünde mi?
Your legs... is it more of a tingle, a numbness, above or below the knee?
Aptal karım Stacey, kızımın velayetini almaya çalışıyor.
It's my stupid wife Stacey. She's trying to get primary custody of my daughter.
Sözlükten "takım" kelimesine bakarsanız "birlikten kuvvet doğar" çıkar karşınıza.
Webster's Dictionary defines the word "team" as "Together Everyone Achieves More."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]