Karışmayın translate English
396 parallel translation
Siz karışmayın. Size zarar vermek istemiyoruz.
Don't interfere, we don't want to harm you.
- Karışmayın siz!
- Stay where you are!
- Lütfen karışmayın efendim.
- Will you kindly let me handle this alone?
Çocuklar, bu işe karışmayın.
Boys, keep out of this.
Karışmayın.
Don't interfere.
Ve sizde kendi görevinizi yapın, başkasının işine karışmayın. Radcliffe için daha iyi olur.
And if you do yours and not meddle where you're not wanted, happen Radcliffe pit would get along better.
Karışmayın!
No interruptions!
Şimdi karışmayın.
Don't interfere now.
- Karışmayın!
Keep out of this!
Siz karışmayın!
Keep out of it!
Bu sefer karışmayın, Peder.
This time, Father, don't interfere.
- Siz karışmayın Mösyö. Onu rahat bırak, yoksa seni polise bildiririm.
- Leave her alone or I'll tell the police.
Siz bu işe karışmayın! Devam edin.
- Keep out of it, the rest of you!
- Lütfen karışmayın.
- Please step aside.
İşimize karışmayın beyefendi.
Listen, sir, you've got to take it from us.
Bundan böyle bu işe karışmayın, hiçbiriniz!
From now on, you stay out of this, all of you!
Siz karışmayın Bay Glasisch, bize bırakın.
Just leave it to us, Herr Glasisch.
Bana bak, Morley, sen ve şu adamların belanızı arıyorsunuz galiba. İşimize karışmayın.
Looks to me, Morley, like you and your C-Cross boys are going out of your way to make trouble.
Siz karışmayın.
Keep out!
Kemiklerime karışmayın, 53,95 dolarımı verin!
Suppose we leave my bones alone and give me my $ 53.95?
Siz bu konuya karışmayın.
You'd better keep out of this.
Bu işe hiç karışmayın.
You can't get involved in this.
İşime asla karışmayın.
Don't interfere in any way.
Geri kalan hepiniz, karışmayın.
The rest of you, don't interfere.
- Lütfen siz karışmayın.
- Please, keep out of it.
- Siz bu işe karışmayın lütfen!
- Will you please stay out of this?
Ah, siz buna karışmayın.
- Oh, you keep out of this.
Lütfen! Bu işe karışmayın.
Don't interfere
Ama ne yaparsam yapayım, karışmayın.
But whatever I do, don't interfere.
- Bu benim işim, karışmayın!
- This is my business, not yours!
Lütfen işime karışmayın.
Sir, please keep out of this
Karışmayın!
Stay back!
Albay o silahın kasabadaki polis cephaneliğinden çalındığını düşünüyor. Siz karışmayın.
Colonel suspects that gun was stolen from your police arsenal in town.
Bu işe karışmayın sizi aptallar.
Stay out of this, you mangy fools.
- Buna karışmayın.
Look, will you stay out of this, buddy.
Buna karışmayın.
Stay out ofthis.
- Bayım, siz karışmayın.
- Look, mister, you're out of this.
Sözümü dinleyin, başkasının işine karışmayın.
Take my advice, mind your own business.
Akıllı olun. Sözümü dinleyin, başkasının işine karışmayın.
Be smart, take my advice, mind your own business.
Lütfen karışmayın.
Please don't interfere.
- Karışmayın!
Don't do anything!
Benim işlerime karışmayın ve sizi zengin edeyim.
Don't meddle in my affairs and I'll make you rich.
Benim işime karışmayın yeter!
Just don't fuck around with me.
Bana karışmayın yeter.
Leave me alone.
Siz karışmayın.
Stay out of it.
Başkalarının işine karışmayı ne zaman bırakacaksınız?
When will you stop meddling in other people's business?
Bay Milton'un Sylvia'nın yaşamına karışmayı bıraktığını, ve şu son darbeyle, sınırlandırdığını öğrenmekten memnun olcaksınız.
You will be pleased to know that Mr. Milton stopped interfering with Sylvia's life, and her interference with his life was limited to this one culminating stroke.
Siz buna karışmayın!
Stay out of this!
Başkalarının içişlerine karışmayı tiksindirici buluyoruz.
We find interference in other people's affairs most disgusting.
Nereden olduğumuz önemli değil ama en önemli kanunumuz hiçbirimiz başkalarının iç işlerine karışmayız.
Septimus, wherever we may be from, you must believe that it is one of our most important laws that none of us interfere with the affairs of others.
Siz karışmayın.
I know