Kişisel olarak translate English
2,022 parallel translation
Kişisel olarak iyi geçinemediğimizi biliyorum.
I know we don't always get along personally.
Bu sizi rahatsız ediyor mu? Kişisel olarak?
- Does that bother you, personally?
Kişisel olarak bu görevi ben bir araya getirdim ve onlara silahı yasakladım.
I put this mission together and forbade them from packing.
Bu olayda hem profesyonel bakımdan hem de kişisel olarak eğer geri durmayı seçiyorsanız, ben...
I have too much in this, professionally and personally, that if you stand in the way now, I -
Kraliçenin kişisel olarak geri çevirmesiyle üstesinden gelinemeyecek bir biçim hatası değil.
It was not such a flaw that it could not be overcome by the Queen's personal repudiation.
Çok meşgul olduğunu biliyorum ve bana biraz vakit tanıdığınız için gerçekten de müteşekkirim. Ama son olaylarda kişisel olarak etkilenen tek kişi ben değilim.
I know you've had your hands full, and I really appreciate you all giving me some time, but I'm hardly the only one personally affected by recent events.
Kişisel olarak söyledikleri bana hitap etmiyor ama mahkumların üstündeki sakinleştirici etkisini de inkar edemem.
I don't particularly like what he has to say, But you can't deny the calming effect it's had on some of the inmates.
Kişisel olarak konuşuyorum elbette.
I'm speaking personally, of course.
Kişisel olarak sorunlarımız ortaya çıktığında,... profesyonel olarak hala devam edebiliriz sanmıştık.
You know, once it stopped working personally, we thought we could still make it work professionally.
Banka da benden kişisel olarak bir teminat vermem gerektiğini söyledi.
But the bank has asked me to personally guarantee something.
Kişisel olarak David, ben seni farklı bir rolde görmek isterdim.
Personally, David, I would like to see you do something different.
Senden öğle aranda daha verimli şeyler okumanı beklerdim ama kişisel olarak bu konularda sıfırım.
I would have thought you could find something more stimulating to read on your break, but personally, I'm clueless about these things.
Federal büronun başı, kişisel olarak odamı arıyor.
The head of a federal agency, personally searching my room.
Kişisel olarak biraz inek görünmen problem değil.
Personally... I don't mind the bump in your geek factor.
Bunu kişisel olarak söylemem gerek.
I have to tell you about in person.
Bunu kişisel olarak alma ama onların planı bizimkinden daha iyi.
Don't take this personally, but they're way smarter than we are.
Oh, hadi, siz ikiniz bu görev için... kişisel olarak korkunç fedakarlıklar yaptınız. Bu sizin cevabınız olamaz.
Oh, come on, you two have personally made terrific sacrifices for this mission, that can't be your answer.
Kişisel olarak, bekçi köpeği gibi ıslık çalınınca cevap vermem ama Eric diğerlerini eğitmiş gibi görünüyor.
Personally, I do not respond to being whistled at like a sheepdog, but Eric seems to have trained the others.
Kişisel olarak test ettim.
I can personally attest to it.
Kişisel olarak sizi öldürmek isteyen, SB'nın en azılı uyuşturucu kralını ortadan kaldırmak nasıl bir duygu?
How does it feel to have taken out one of SB's most notorious drug lords, a man who was personally targeting you?
Kişisel olarak, beni sadece Belediye Meclisi üyesi Dexhart'ın politikaları ilgilendirir mağarada seks yaparken azot ve kokain almış olması değil ki bu arada duyduğum kadarıyla öyleymiş.
Personally, all I care about is councilman Dexhart's policies, not whether he was high on nitrous and cocaine during the cave sex... which, by the way, I heard he was.
Kişisel olarak, çok zor bir iş.
Personally, I think it's overkill.
Ya da kişisel olarak özür dilemek için bekleyecektir, gerçekten Blair Waldorf'suz bir dans gecesi Lance Armstrong'suz Tour de France'a benzer.
- Or she'll be waiting for you apology in hand. And really, a debutante ball without Blair Waldorf is like the Tour de France without Lance Armstrong.
Tamam, belki yapamayız fakat seni azarlayabiliriz ve ben kişisel olarak seni haşlarım ve hiç de komik olmaz.
Hey, Rose, Rose, do you like my new boyfriend? Oh! Oh, it's real!
Ve kişisel olarak konuşursam, ben emin değilim.
And, speaking personally, i'm just not sure.
Kişisel olarak algılamanı anlıyorum.
I understand it's personal.
Bu çocuklardan kişisel olarak Lozada'ya yakın olan var mı?
Any of these kids personally close to Lozada?
bölgesel ve kişisel olarak baya teşvik edici olabilir.
Might stimulate locally and personally.
Kişisel olarak da kuvvetli olmalarına rağmen,... arap babunları sürü halinde dolaşmayı tercih eder.
Despite their individual strength, hamadryas baboons prefer to travel as a troop.
Ben yüz yüze, kişisel olarak söyleyemez miyim?
Can I, uh, meet him in person?
Darryl bunu kişisel olarak algılama.
Darryl, don't take this personal.
Teknik olarak, kız ölüyorsa,... House'un kişisel sorunları olduğundan burada değil,... ve biz onsuz cevabı bulacak kadar zeki değilmişiz.
- Technically, if she dies, it's because House has some personal crap to work through, and we weren't smart enough to get the answer without him.
Sabunlu Sam, zaten yazılı olarak Darwin'in fikirleri eleştirmişti, ama şimdi hem kişisel hem kamusal olarak onları tamamen imha etmek niyetindeydi.
Soapy Sam had already criticised Darwin's ideas in print, but he now intended to shred them, in person and in public.
Saldırıya uğrayan mekanlar sembolik olarak önemsiz olduğundan... saldırıların kişisel olduğunu düşünüyoruz.
Because the locations hit Are not symbolically Significant, We believe that These attacks are personal.
Kişisel olarak değil, hayır.
NOT PERSONALLY, NO.
Bir arkadaş olarak, kişisel bir yorumda bulunabilir miyim?
May I make a personal remark, as a friend?
Hurley, ikisini birbirine yakınlaştırmayı kendi kişisel görevi olarak benimsedi.
And Hurley sort of takes it upon himself to get these two characters back together.
Aynı zamanda boğa dikeni, şeytan domatesi ve kişisel favorim olan sodom elması olarak da bilinir.
Also known as bull nettle, the devil's tomato and my personal favorite, the apple of Sodom.
Kişisel reklamlar bölümüne özel dedektif olarak reklam verdim ben.
I put up a listing advertising myself as a private detective.
McGuire'ın öldürüldüğü dakika kız yükümlülük haline geldi. Psikolojik olarak onun çocuk olması kararları güçleştirir ama sonunda kazanan kişisel çıkarlar olur.
The moment McGuire was killed, she became a liability.Now, psychologically, the fact that she's a child makes the decision harder, but... eventually, self-interest usually wins through.
Haftada bir çıkaracağımız haber dergisi, ilginç... kişisel hikayelerle, ee, bezenmiş olarak.
Uh, a once-a-week, hard-hitting news magazine, um, peppered... peppered with, uh, personal, uh, interest stories.
Geri dönmen kişisel ve mesleki olarak beni mutlu etti.
Oh, I'm happy personally and professionally.
Sana kisisel olarak geldikten sonra yapmaman icin yalvardim.
After I personally came to you and begged you not to.
Bu çocuğu gerçekten savunmak mı istiyorsun yoksa bunu ailende de siyah biri olduğu için kişisel bir problem olarak mı görüyorsun?
You really want to defend this guy, or are you just taking this personally because of the black and white leaves on your family tree?
Kişisel bir iyilik olarak düşünürdüm, Dr. Brennan.
I'd consider it a personal favor, Dr. Brennan.
Onu kişisel hayaleti olarak adlandırıyordu.
He called her his own personal ghost.
Kişisel hayatı darmadağın. Ama fiziksel olarak iyileşecek.
Well, he's made a mess of his personal life, but physically I think he's going to be fine.
Belki gidip Bosco'ya arkadaşı olarak sana kişisel bir iyilik yapıp Jane'i bırakmasını söylersen bırakabileceğini düşünüyoruz.
So we were thinking maybe if you went and asked Bosco to let Jane go as a personal favor to you, between friends, he'd do it.
Kişisel bir ilişkinin yerine seninle... profesyonel olarak beraber çalışma kararımız... bence iyi bir karardı.
It turned out to be a good decision for us to work together professionally rather than pursuing a... personal relationship.
Beni kişisel ilham kaynağınız olarak düşünebilirsiniz.
You can think of me as your very own personal muse.
Sanat, ruhun karanlıkta kalmış yerlerini ifade eden ve onu bilinç boyutuna taşıyan kişisel bir yöntem olarak kullanılmıştır
Art was used as a personal method to exercise the shadow content of the psyche and introduce it to the conscious mind.