Kişisel bir şey değil translate English
499 parallel translation
Kişisel bir şey değil, sizi temin ederim.
Nothing personal, I assure you.
Kişisel bir şey değil, bunları sormamız isteniyor.
It isn't personal, we're supposed to ask.
- Bu kişisel bir şey değil.
- It's nothing personal.
Kişisel bir şey değil.
It's nothing personal.
Kişisel bir şey değil.
It's-It's nothing personal.
Kişisel bir şey değil Bay Parrish... ama aramıza katılıp da özel meselelerini halletmek için... yasalardan yararlanmaya çalışan yabancılara pek sıcak bakmıyoruz.
Nothing personal intended, Mr. Parrish... But out here we just don't take kindly to strangers who come among us... And try to use our law to settle their private grudges.
Kişisel bir şey değil.
FARMAN : It's nothing really personal.
Kişisel bir şey değil, sadece... bir şeylere alışacaksın..
Well, it's nothing personal, it's just that a man sort of gets used to a thing.
Kişisel bir şey değil.
Nothing personal, Tiger.
- Kişisel bir şey değil
Nothing personal. ( Buzzing )
Kişisel bir şey değil.
Nothin'personal.
Kişisel bir şey değil.
Nothing personal.
- Kişisel bir şey değil tabi.
- Nothing personal, of course.
Kişisel bir şey değil.
There's nothing personal.
" Bu kişisel bir şey değil, anlarsın, ama yapılmak zorunda.
" There's nothing personal in it, you understand, but it just has to be done.
Kişisel bir şey değil!
Not you personally
Kişisel bir şey değil miydi?
Nothing personal?
Kişisel bir şey değil, ama kahvaltıya kadar bekleyebileceğimi sanmıyorum.
Nothing personal, but I do not think can not remain there until breakfast.
Bu kişisel bir şey değil.
No, there's nothing personal.
Bu kişisel bir şey değil.
This isn't a personal thing.
Kişisel bir şey değil.
It's nothin'personal.
- Kişisel bir şey değil.
- You're taking this personally.
Kişisel bir şey değil ama... kendimi kelimelerle ifade etmek çok zor.
Now, it's nothing personal, but I feel it's very hard to express myself in words.
Kişisel bir şey değil Chris, ben...
There's nothing personal, Chris. I...
Bu kişisel bir şey değil.
This isn't personal.
Bu kişisel bir şey değil.
It's nothing personal.
Kişisel bir şey değil ama polis tarafından aranıyorsunuz.
I got nothin'against you, but you're wanted by the authorities.
- Kişisel bir şey değil.
Nothing personal.
Hayır, sanmıyorum, Alf. Bu, kişisel bir şey değil, fakat...
I have to tell my boss that I can't show any more houses until we get a babysitter.
Kişisel bir şey değil di.
It was nothing personal.
Seni merak ettik.Kişisel bir şey değil.
We were worried about you. Nothing personal.
Bak, bu kişisel bir şey değil.
Look, it's nothing personal or anything.
- Hadi, kişisel bir şey değil.
Ah, come on. It's nothin'personal.
- Kişisel bir şey değil Bobby.
- It's nothing personal, Bobby.
Delirdiğin içn üzgünüm, ama bu kişisel bir şey değil.
I'm sorry you're mad, but this isn't personal.
Bak, kişisel bir şey değil.
Look, it's nothing personal.
- Kişisel bir şey değil, George. Hep beraber patronumuz olmanı istemediğimize karar verdik.
Nothing personal, George, but we all decided we don't want you as our boss.
Kişisel bir şey değil, Bayan Droukas.
Nothing personal, Ms. Droukas.
Ama inan bana, kişisel bir şey değil.
But it's quite impersonal, I promise you.
Kişisel bir şey değil, dostum.
Nothing personal, buddy.
Kişisel bir şey değil.
Oh, nothin'personal.
Bak, kişisel bir şey değil, ama şimdi, kimseye güvenecek durumda değilim.
Look, this is nothing personal, but right now, I can't afford to trust anybody.
Bu kişisel bir şey değil.
This is not personal.
" Kişisel bir şey değil.
" It's nothing personal.
Bu da kişisel bir şey değil, kaptan.
Well, it's nothing personal, captain.
Kişisel bir şey değil.
It's not personal.
Bu iki bencil, zalim, merhametsiz ihtiyarın kişisel kan davasından başka bir şey değil.
This is nothing but a personal feud between two selfish, ruthless, vicious old men :
Ama kişisel bir şey değil.
Sit down.
Kişisel bir sorun değil. Mantıklı bir şey değil. Her zamanki durum işte.
Nothing personal, nothing logical, just business as usual.
Yani, kişisel bir şey değil.
I mean, there's nothing personal in it.
Kisisel bir sey degil.
Nothing personal.