Kâlbi translate English
30 parallel translation
- Biliyorum. Sanırım kâlbi yüzünden oldu.
I think that it was his heart.
- Kâlbi mi?
His heart?
- Biliyorsun, kötü bir kâlbi vardı.
You know, he had a bad heart.
...'Kâlbi yüzünden oldu'şeklinde ifade verir... " "... kırılmış boyuna ihtimam etmeyerek. "
"It was his heart," he says, dismissing broken neck.
İçki içmemesi gerekiyordu. Onun kâlbi var, hızlı atıyor ya da öyle bir şey.
He has a heart condition, palpitations or something.
Onun kâlbi kırılır sizinki değil!
Her heart will be broken. Not yours.
Ya da o adamın! Bir kâlbi varsa, tabii!
Or his, if he had one.
Bir kadının yerinin, erkeğin kâlbi ve yatağı olduğunu söylemiyorum.
I do not say a woman's place is at the hearth and in the bed.
Tehlikeli görünür ama kâlbi yumuşaktır.
He looks dangerous but... he's a softie at heart.
Bir insan kâlbi var.
A human heart.
Sen bir insan kâlbi mi taşıyordun?
You were carrying a human heart?
Bir organ nakli için kâlbi Detroit'ten buraya getiriyordum...
I was bringing it here from Detroit for a transplant...
Birileri kâlbi mi çaldı?
Somebody stole a heart?
Evet, kâlbi çalabilmek için Linda'nın kızını kaçırmışlar.
Yeah, and they kidnapped Linda's daughter to get it.
Eğer bu kâlbi ona nakledemezsek, diğer nakli beklemeye ömrü yetmeyebilir.
If he doesn't get this heart, he won't make it to the next one.
Şimdi, Linda'nın kızını kurtaracağız,... ve kâlbi alacağız,... sonra da kâlbi kendimiz hastaneye teslim edeceğiz,... dikkat çekmeyin, ve kâlbi bulmak için 108 dk.mız var yoksa çocuk ölecek.
Okay, we have to rescue Linda's daughter, we have to get that heart, we have to bring it to the hospital on our own, under the radar, and we have 108 minutes to do it or a boy dies.
Bu işin arkasında kimin olduğunu bulmalıyız,... ve kâlbi bulabilmek için kalan süremiz 86 dakika.
We got to find out who's behind this, and we got 86 minutes to find this heart.
Pekâlâ, kâlbi kimin aldığını bulabilmemiz için başka kimin kâlbe ihtiyacı olduğunu bulmamız gerekiyor,... işte bu yüzden ulusal nakil bekleme listesini çalacağız.
All right, so the best way to figure out who took the heart is to figure out who else needs the heart, so it means we're gonna have to steal the national transplant waiting list.
Az önce elimize Detroit'ten gelen bir donör kâlbi ulaştı,... ve belgelerde bazı terslikler var.
We just got a donor heart in from Detroit, and, uh, well, the paperwork's a little awry.
Büyük bir vücuda, küçük bir kâlbi yerleştiremezsin.
You can't put a small heart in a big body.
O ve adamları kâlbi almışlar.
He and his men have the heart.
Dinle, şu çocuk, Joshua Spin, 15 yaşında ve bir hastane yatağında belki de hiç gelmeyecek olan bir kâlbi bekliyor.
Listen, that kid, Joshua Spin, 15 years old... he's waiting in a hospital bed for a heart that may never come.
Kâlbi alabildik mi?
Do we have it yet?
Eğer kâlbi istiyorsanız, karşılığında 1 milyon dolar istiyorum. Hemen.
If you want it, I want a million dollars for it... now.
O hâlde, kâlbi alamadılar mı?
So, they didn't... they didn't get the heart?
Demek kâlbi aldık.
So we got the heart.
Kâlbi hastaneye götürecek kadar zamanımız yok.
We don't have much time to get to the hospital.
Lee Yoon Sung'un kolları ve bacakları demir gibi. Kâlbi de çok güçlü.
Lee Yoon Sung Ssi is totally invincible and has a strong heart!
Ve hayati organlarının durumuna bakılırsa, Kızın kâlbi hâlâ hayattayken çıkarılmış.
And judging by the vital reaction of the organ, it seems that... she was still alive when it was removed.
Maureen Delacroix güzelliği yüzlerce kâlbi kırmıştır ve hâlâ yerçekimine meydan okuyor.
Maureen Delacroix, the face, that broke a thousand hearts, and a bosom that still defies gravity.
kalbim 98
kalbi 31
kalbin 16
kalbimi kırdın 25
kalbimi kırıyorsun 46
kalbi durdu 48
kalbim kırıldı 16
kalbim çarpıyor 19
kalbi 31
kalbin 16
kalbimi kırdın 25
kalbimi kırıyorsun 46
kalbi durdu 48
kalbim kırıldı 16
kalbim çarpıyor 19