Maze translate English
1,342 parallel translation
Brian'ın, kendisindekini labirente getirmesi gerekiyordu.
Brian was supposed to return his at the maze.
Ama labirentten çıkış yolunu kendi başına bulması gerekiyordu.
When we left, Brian was alive. He had to find his way out of the maze alone.
O halde o gece labirentte ne işi vardı?
Then what was he doing in the hedge maze that night?
Kanıtlara göre, Brian öldürüldüğü gece sen de o labirentteymişsin.
Evidence puts you at the hedge maze the night Brian was murdered.
Onu bulman için üzerinde labirentin haritası olan kaşığı verdi.
Gives you the spoon with the map of the maze so you could find him.
Üniversiteden atılırdı ama şimdi hayatta olurdu.
He would have been kicked out of the university, never would have been in that hedge maze.
Ahbap, bu bir labirent.
Dude, it's a maze.
Bence Berger'ı alt etmek için o labirentin yolunu tutmuştur.
I bet you he's on his way back to the maze to take on Berger.
Burada ne olmalı, biliyor musun? Saman balyasından labirent.
Oh you know what should be on here is hay-bale maze.
Saman balyasından labirent yaptığımıza inanamıyorum.
I can't believe we're actually having a hay-bale maze.
Nasıl bir manyak bir saman labirentinde dolaşmak ister ki?
What kind of weirdo wants to walk around in a maze of hay?
- Evet! Bu yıl, çocukluk hayalinin saman balyasından labirentte gezmek olduğuyla ilgili ateşli bir konuşma yaptı.
This year he gave an impassioned speech about how his childhood dream was to visit a hay-bale maze.
Ve bu saman balyasından labirent, tamamen Taylor'ın fikri mi?
And this hay-bale maze - - this is all Taylor's idea? Yep.
Limonata standının bütçesi, saman balyasından labirente aktarıldı.
The budget for the lemonade booth has been reallocated to the hay-bale maze.
Bunun için endişelenmene gerek yok Babette. Çünkü tuzlu fındık standı olmayacak çünkü tuzlu fındık standının bütçesi,.. ... saman balyasından labirente aktarıldı.
Well you don't have to worry about that, Babette, because there's not going to be a salty nuts booth because the budget for the salty nuts booth has been reallocated to the hay-bale maze.
Bütün bütçeyi, saman balyasından labirente harcamış.
What? ! He spent the entire budget on the hay-bale maze.
Bütün bütçeyi, saman balyasından labirente harcadım. - Hayır!
I put the entire budget into the hay-bale maze.
Labirent kelimesi yollar sistemiyle dönüşümlü olarak kullanılsa da,..
Although the word "labyrinth" is used interchangeably with "maze,"
... yollar sistemi uzmanları, farkın bilinmesinde ısrarcı.
maze scholars insist upon a distinction.
Labirent tek seferde geçilebilen bir karışık yollar sistemidir. Dalları olmayan bir yollar sistemi.
A labyrinth is a universal maze, a maze without branches, without choices...
Görüşürüz Taylor. Yazılı tarihteki ilk labirent...
Now, the first maze in recorded history...
Kasabanın tanınmış bir yapısı görülürse labirentin amacına ters düşermiş.
He thinks that it defeats the purpose of the maze if we can still see a town landmark.
- Hayır bu sadece bir labirent.
No, it's just a maze - - a maze made out of hay.
Sanmıyorum canım. Basit bir labirent. Ama samandan yapılmış.
I don't think so sweetie it's just a maze, but it's made out of hay!
Sadece samandan yapılmış bir labirent mi?
It's really just a maze made out of hay? What a drag.
Nihayet labirente geldiğimize inanamıyorum.
Well, I can't believe we're finally here at the maze.
Vay be, saman labirentinde olmak farklı bir duygu.
Oh man there is just something about being in a maze of hay.
- Kesinlikle. Vay be, su kaydırağı parkından çıkıp saman balyası labirentine iyi ki gelmişim.
Oh man, am I glad I got out of that waterslide park so I could come to the hay-bale maze!
Saman balyası labirenti çok eğlenceli olacak.
Well, the hay-bale maze is gonna be really fun, and then afterwards,
Öyle değil mi bebeğim?
- Whoa. - Oh, you okay? The maze.
İyi misin? Labirent.
Just high on the maze.
- Labirentte koşmak yok!
No running in the maze!
Labirentte kaybolursanız paniğe kapılmayın. Olduğunuz yerde kalın ve ellerinizi sağlayın. Labirent muhafızı sizi bulacak.
Oh, and if you get lost in the maze, don't panic, just stand still, wave your hands, and the, uh, maze guard will find you.
Size de merhaba. Çocuklar labirenti sevdi mi?
Did the kids like the maze?
- Çocuklar labirente bayıldı.
The kids loved the maze
- Labirente bayıldık.
We loved the maze. - Really?
Labirentte kaybolursanız tahta bacaklı adama el sallayın.
If you get lost in the maze, wave to the man on stilts.
Hayır.
Yeah. No, no, no, the maze hasn't changed anything.
- Labirenti çözdüm.
I've mastered the maze.
Başta teslimat yapmak için labirenti etrafından dolaşmam gerekiyordu. Ama koçum... Labirenti içinden geçmek daha kolay.
I thought I had to go around the maze to make the deliveries, but, dude, it's easier to go through the maze.
Labirente girmek için can atıyorum. Kesin çok güzeldir.
I am dying to go through the maze.
- Ama burada yardıma ihtiyacın var.
GO through the maze.
Labirente gece gireceğim. Tek başıma. Ben.
I'm gonna go through the maze at night, all alone, me, a blindfold.
Bu bir labirent.
It's a maze.
Bir labirent oluşturuyor.
He's building a maze.
Bu bir mantık labirenti.
That's a logic maze.
Labirent'te, bir çelik bilyayı hareket ettirmek için iki topuz kullanıyorsun.
See, in Labyrinth, you use two knobs to move a steel ball through a maze.
Belki bu labirenti çözebiliriz ve nerede bittiğini söyleyebiliriz.
We may be able to solve this maze... and tell you where it ends.
Labirentin nerede bittiğini biliyorum!
Because I know where the maze ends!
Evet, kuralları olan bir labirent.
Yeah, a maze with rules.
Mesela saman balyasından labirent çok iyi gidiyor.
Take, for instance, the hay-bale maze.