English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ M ] / Mazeret yok

Mazeret yok translate English

118 parallel translation
Mazeret yok.
No alibi.
Hayır, mazeret yok.
No, I'll accept no excuses.
Mazeret yok.
No excuse.
Ancak artık mazeret yok.
However, that no longer matters. We have our leaders. Martin Bormann and you, Herr Rudd.
Mazeret yok, açıklama yok.
No excuses, no explanations.
- Yemeğe kalmamak için mazeret yok.
- No excuses for your not dining with me.
Mazeret yok.
There are no excuses.
- mazeret yok!
- There is no excuse!
- Mazeret yok!
- No excuses!
Lütfen, mazeret yok.
No excuses, please.
Pizzanızı yiyip doğruca yatağa gidiyorsunuz, mazeret yok.
You eat your pie then straight to bed, no nonsense.
Hazıra konmak yok, mazeret yok.
There will be no free rides, no excuses.
Daha fazla mazeret yok!
No more excuses!
Hiç mazeret yok!
There are no excuses.
Mazeret yok!
There are no excuses!
Artık mazeret yok.
No more excuses.
Mazeret yok.
Don't make excuses.
- Mazeret yok.
- No offense.
Artık mazeret yok.
So no more excuses.
Mazeret yok. Gelecek derste görüşmek üzere.
I'll see you next time.
Lanet mazeret yok!
No shit, Shaft!
Mazeret yok.
No exceptions.
Mazeret yok.
No excuses.
- Mazeret yok.
- No buts.
Mazeret yok, erteleme yok.
No stone unturned, no excuses, no delays.
Kural 76, mazeret yok, bir şampiyon gibi oyna.
Rule number 76 : No excuses, play like a champion.
Kural 76, mazeret yok, bir şampiyon gibi oyna.
rule # 76 : No excuses, play like a champion.
Artık mazeret yok, Wilber.
No more excuses now, Wilber.
Önemli hiçbir mazeret yok.
There's no excuse that matters. None.
Şimdi onu ziyaret edeceksin. Mazeret yok!
You're going to visit him, no excuses.
- Daha fazla mazeret yok!
- No more excuses!
Ölüm için hiç mazeret yok.
There is no excuse for death.
Bana göre olabileceğin kadar güçlü olmaman için bir mazeret yok.
In my mind there's no excuse for not being as strong as you possibly can be.
- Mazeret yok.
- But nothin'. Come on.
Daha fazla mazeret yok.
No more excuses.
Mazeret yok.
No buts.
Mazeret yok.
No excuses!
Tutuklu yok, sadece mazeret var.
No prisoners, nothing but excuses.
Artık mazeret de yok, insan boğma da!
No more clingwrapping.
Mazeret yok.
But nothing.
Sizde uyandırdığım dehşet için daha başka mazeret bulmanıza gerek yok.
You need no further excuse than the horror I inspire in you.
Mazeret sunmanıza gerek yok.
I ended up... No need to make excuses.
Olga yüzünden geldiğini de biliyorum. buraya gelmek için Barnabas'ın mesajlarını mazeret göstermene gerek yok. Bunu yaptığım yok.
It was a misunderstanding, banal and trivial, and K. had a lot of those.
Oh, belki de milyarlarca hayatın yok edilmesinde yardımın olduğunu, kabul edebilirsin... yaptığın şeyler için, mazeret üretebilirsin... belki de... bir miktar suçluluk hissedebilirsin.
Oh, maybe some kind of acknowledgment of the billions of lives you helped destroy... a justification for what you did... maybe...
Anne ve babam onu cezalandırabilmek için herhangi bir mazeret arıyor, ama 3 haftadır bir sorun yarattığı yok.
I thought he was sick, but tomorrow he's old enough to get his learner's permit.
Tıbbi bir mazeret arıyorsan hiç şansın yok.
If you're looking for a medical excuse, you're out of luck.
Bir mazeret dilekçesi yazdım, yani sorun yok.
I Wrote You An Excuse, So It's Fine.
Mazeret yok.
I don't want excuses.
Gus, sağlam bir mazeret diye bir şey yok.
Gus, there is no such thing as an air tight alibi.
Eğer kabul edilebilir bir mazeret olsaydı ki yok, ama olsaydı, böyle birşey olurdu.
If there was an acceptable excuse, which there isn't, that would, you know, be up there.
Herhangi bir mazeret veya açıklamam yok. "
"There's no apologies I can make, " no explanations I can give.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]